Adıyaman’ın Kahta ilçesinde Eğitim Bir-Sen tarafından, "Darbeci, vesayetçi anayasadan sivil anayasaya" konulu konferans düzenlendi.

Kahta Kültür Merkezi Konferans Salonunda düzenlenen konferansa, TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, Milletvekili Adnan Boynukara, Kahta Kaymakamı Ahmet Gazi Kaya, ilçe Belediye Başkanı Abdurrahman Toprak, mahalle muhtarları, STK temsilcileri, sendika üyeleri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Program, Eğitim Bir-Sen faaliyetlerinin anlatıldığı sunumun ardından Eğitim Bir-Sen İlçe Başkanı Mustafa Işık’ın selamlama konuşması ile başladı. Eğitim Bir-Sen Başkanı Mustafa Işık, 16 Nisan tarihine kadar emek içerisinde çalışacaklarını vurguladığı konuşmasında, “Çünkü 16 Nisan bu ülkede istikrarsız zemini yok edecek. Umudu büyütecek. Uzun hükümetleri başlatacağı ümidini taşıyoruz. 16 Nisan’ın bu ülkenin kalkınmasının ana başlangıç noktası olabilecek tarih olduğuna inanıyor, parlamenter sistemin bu ülkenin büyümesine fırsat vermediğini biliyoruz. 93 yıllık Cumhuriyet tarihinde 65. Hükümet iş başında ve şuana kadar 64 tane Milli Eğitim Bakanı değişti. Hükümetlerin ortalama görev süresi bir buçuk yıl. Böyle bir ülkede yükselme ve kalkınma olmasa gerek” şeklinde konuştu.

1921 anayasasının ülkenin en özgürlükçü ve demokratik anayasası olduğunu söyleyen Milletvekili Adnan Boynukara ise, “1921 Anayasasının birinci maddesi ‘hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’. Gördüğünüz gibi arkasında, önünde herhangi bir cümle yok. Fakat kısa bir süre sonra bu millet kendi başına bırakılamaz. Bu milletin ne yapacağı belli olmaz diyerek maddeyi değiştirdiler. Millet egemenliğini Türkiye Büyük Millet Meclisi ve anayasal kurumlar yoluyla yürütür şeklide bir ekleme yapıldı. Aslında bu vesayet sisteminin temel noktası burasıdır. Milyonlarca insan tercihini ortaya koyarak oy veriyor. Fakat bu tercih devlet yönetimine yansımıyor. Çünkü anayasal kurumlar var. Siz halktan oy alabilirsiniz ama siz ancak belediye faaliyetleri yapabilirsiniz. Vesayet sistemi, diğer konularda sizin tasarruf hakkınız yok diyordu. Asıl sorun burası, buradan hareketle de şuana kadar kaç darbe olduğunu bilmiyoruz. Siyaset tarihimizi, darbeler arası demokrasi tarihi diye tanımlamak mümkün. Bir demokrasi tarihimiz yok. Darbeler arasında kısa bir demokrasi tarihine sahibiz. Bunların hepsi milletin iradesinin yanına anayasal kurumlar diye kendini konumlandırmış olan unsurların beslenerek yaptıkları darbelerdir” ifadelerini kullandı.

Batının süreli haçlı mantığı ile hareket ettiğini belirten TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın ise, “Almanya’nın halini görüyorsunuz. Batı da çatırdıyor. Çünkü batı bir haçlı mantığı ile hareket etti. Batı hep bir sömürü düzeni ile hareket etti. Karşısında sömürecek insanlar aradı. Siz, onlar sizi sömürdüğü ölçüde varsınız. Ama siz artık dik duruyorum, artık ben senin kararın ile değil aziz milletimin kararıyla hareket ediyorum dedikten sonra da sizden kötüsü olmaz.

Türkiye’nin tam bağımsızlık meselesi, bu süreç Türkiye’nin prangalarından kurtulması, sırtındaki kamburlardan kurtulması için çok önemli bir fırsat. Demokratik değerler üreten o Avrupa’nın tek dişi kalmış canavarlığını, barbarlığını, zalimliğini geçmişinde var olan Nazizm’i bir kez daha gördük. Çünkü kendi dışındakileri yok sayıyor. Kendi iradesindekileri kabullenmiyor. Bu olmak ya da olmamak kadar önemli bir süreçtir. Ya eski Türkiye diyeceğiz. Ya da yeni Türkiye diyeceğiz. Ya vesayetlerin olduğu çatışmaların, kaosların olduğu eski Türkiye diyeceğiz. Ya da dünya beşten büyüktür diyen zalimlere karşı dik duran, tüm mazlumlara sahip çıkan, özgüveni yüksek yeni Türkiye diyeceğiz” dedi.