Hayatının baharında kansere, 2 yıl sonra ise MS hastalığına yakalanan genç-yazar Fatma Demirci, hayatını kaleme aldığı ‘Aşılayıcı Ümit Rüzgarı’ kitabının imza gününe katıldı.

Kadın Yönetici ve Kadın Çalışanlar Dayanışma Derneğinde (KAYÇAD) düzenlenen imza gününde Demirci, birçok insana örnek olacak azmin zaferini anlattı. Demirci, devletin bu tür hastalıklarla savaşanların elinden tutmasını istedi.

Kötü huylu beyin tümörüyle hayatının bir anda değiştiğini belirten Demirci, yaşadıklarını paylaşmak için 45 dakika gibi kısa bir süre içerisinde okunabilecek ‘Aşılayıcı Ümit Rüzgarı’ isimli kitabını yazmaya karar verdiğini belirtti. Beyin tümörü tedavisi gördüğü dönemde Sakarya’da KAYÇAD ekibiyle tanıştığını, derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Canbasoğlu’nun kendisine el uzattığını belirten Demirci, taşeron bir temizlik firmasında çalışarak hayatın üstesinden gelmeye çalışıyor.

Bir işte çalışmadığı dönemde önce kansere ardından ise MS’e yakalandığını aktaran Demirci şunları söyledi:

“Yaşadıklarım hiçbir zaman sırtımda bir kambur olmayıp, her zaman beni ilerletecek azmin kaynağı oldu. 22 yaşında kansere yakalandım. Ayakta durabilmem için bir şekilde çalışmam gerekiyordu. MS hastalığım nedeniyle ayda 2 bin TL’lik ilaç masrafım oluyor. Bu masraflar sigortasız olursanız cebinizden çıkıyor. Ben tüm zorluklara, sık sık tekrarlayan ataklara rağmen taşeron bir temizlik firmasında işe başlayarak, ilaçlarımın devlet tarafından karşılanmasını sağladım. Devletimiz zor süreçleri atlatan, sık sık bizi yoklayan, enerjimizi tüketen bu hastalıkla savaşan yenen insanlara kucak açmalı."

Fatma Demirci kitabında şu tavsiyelerde bulundu;

"Sizi hayata ne bağlıyorsa onu yapın. Beni okumak, yazmak, çizmek hayata bağlıyordu. Kanser bir son değildir. Yaşama umutla bakarsak, güneş o zaman bizin için yeniden doğacak, içimizdeki çocuk yeniden gülecektir. Şu an tek sitemkar olduğum şey, MS hastalığından dolayı vücut direncimi, gücümü toparlayamamak, vücudumu halsiz ve yorgun hissetmek. Herkes koşarken biz emeklemeliyiz, yarınlarda yürüyebilmek için. Tek yaptığım doğru, ’En büyük zaferdir yaşamak, yaşamı yakalamak, her nefesin tadını çıkarmak’ diyerek yoluma devam etmek oldu.”