Yenimahalle Belediyesi ve Hacettepe Üniversitesi’nin proje ortaklığıyla Sosyoloji Derneği’nin düzenlediği “Suskunluğun Çığlığı” projesi kapsamında panel düzenlendi.

Panel, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB) Sosyal Tesisleri’nde yapıldı. Panele Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Çağlar, TOBB Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Sarınay, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve akademisyenler katıldı. “Kadına yönelik şiddet sadece kadınların problemi değildir” başlığı altında yapılan panele eşinden gördüğü şiddet yüzünden konuk sığınma evine giden bir kadının yaşadığı zorluklar damga vurdu.

“EVDEKİ HALIDAN BİLE DEĞERSİZDİM”

Her gün eşimden dayak yediğini, artık gördüğü şiddetlere dayanamayarak evden ayrılmaya karar verdiğinde nereye gideceğini, ne yapacağını bilmediğini belirten kadın, “Evdeyken yerdeki halıdan bile değersizdim ve ben de kaçtım. Bana ‘sen bensiz hiçsin’ diyen kocamın ardından, ailem de bana yüz çevirdi. Arkadaşım dışında gidebileceğim bir yerim yoktu. Daha sonra ailemin izimi bulduğunu ve hakkımda ölüm kararı verdiklerini öğrendim. Kaldığım evden de kaçarak polise gittim ve sonra bir kadın konuk evine sığındım. O günden itibaren dünyam değişti” dedi.

ONA UZANAN ELLER HAYATINI DEĞİŞTİRDİ

Mağdur kadın konuk olduğu sığınma evinde görevli uzmanlardan yardım aldığını ve ilk olarak boşanma ve kimlik değişimi için gereken çalışmaların başlatıldığını ifade ederek, “Beş ay içinde adım soyadım değiştirildi ve sanki bir peri sihirli değneğini bana dokundurmuş gibi hayatım güzelleşti. Liseyi dışarıdan okumaya, çalışmaya başladım. Artık iki çocuğumla konuk evinde yaşıyorum ve yastığa başımı koyarken, ‘eşim yine beni dövecek, dayak yiyeceğim’ korkusu yaşamadığım için çok mutluyum. Kendime güvenim arttı. Hayatın yaşamaya değer olduğunu anladım” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Aylin Görgün Baran, kadına yönelik şiddetin, erkeğin orantısız bir biçimde kadının üzerinde kurduğu bir eylem olduğunu söyleyerek, “Kadına olan şiddete dikkat çekmek, farkındalık yaratmak için suskunluğun sesi olduk” dedi. Baran yapılan araştırma sonuçlarına göre ülkemizde kadınların, yüzde 32’si erkeğin ailesi, yüzde 18’i maddi sıkıntılar, yüzde 13’ü ise çocukların sorunları ve erkeğin kendi içinde yaşadığı sorunlar nedeniyle şiddet gördüğünü belirtti.

ÜLKEMİZİN KANAYAN YARASI “ŞİDDET”

Sosyoloji Derneği Başkanı İhsan Sezal ise, bu şiddetin sadece bizim toplumumuzda kanayan bir yara olmadığını diğer tüm toplumlarda da farklı boyutlarda şiddetlerin yaşandığını ifade ederek, kadına ve diğer tüm bireylere yapılan şiddetlerin son bulması temennisinde bulundu. Prof. Dr. Harun Tepe’de yaptığı konuşmada insan hakları açısından kadın ve şiddete değinerek, “ Sadece insan olduğumuz için eşit hak ve onurlara sahibiz. Bu düşünceyi herkes benimserse sorunlar ortadan kalkar” şeklide konuştu. Tepe, şiddetin sadece ‘dövmek’ olarak düşünülmemesi gerektiğini, öldürme, yaralama, tehdit etme, vurma, baskı, zorlama, bağırma, sert bakış bunların da birer şiddet olduğunu vurguladı.

Kadına yönelik şiddeti doğuran ve pekiştiren olumsuz tutum ve davranışların ortadan kaldırılması amacıyla, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddet konularında toplumsal farkındalık yaratmak ve zihinsel dönüşüm sağlamayı hedefleyen projenin paneli “Suskunluğumuz çığlık olsun şiddet son bulsun”, “Kadına yönelik şiddet bir suçtur”, “Şiddet insan hakları ihlalidir” sloganlarıyla son buldu.