Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde geçen Haziran ayında hastane yönetimi tarafından çalışanların ofislerine gizli kamera yerleştirildiğinin ortaya çıkması üzerine Danıştay tarafından açılan dava görülmeye başlandı. Haziran ayında yangın dedektörlerinin içine gizli kamera yerleştirildiği ortaya çıkmıştı.

Olay, hastane yönetiminin morgda çalışan hastane personeli Celil Baş’ı işten çıkarması ile gün yüzüne çıktı. İşten çıkarılan Celil Baş’ın hastane yönetiminden şikayetçi olması üzerine Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü tarafından soruşturma açılmış ve bu soruşturma kapsamında verdikleri ifadelerde hastane yöneticileri kamera koyduklarını kabul etmişlerdi. Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü tarafından açılan soruşturma sonucunda sorumlulara bir ceza verilmemesi üzerine işten çıkarılan Celil Baş konuyu Danıştay’a taşıdı. Danıştay 1. Dairesi konuyla ilgili dava açılması kararını verdi.

Danıştay kararı uyarınca Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi yöneticilerine karşı açılan dava, Kocaeli 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Basına kapalı gerçekleşen duruşmada Başhekim Nazım Mutlu, Hastane Müdürü Öznur Gezer ve hastanenin güvenliğinden sorumlu müdür Yunus Taş sanık sıfatıyla yargılandı. İfadelerin alınmasının ardından dava ileri bir tarihe ertelendi.

Duruşma sonrası açıklama yapan Avukat Gülesen Milkelam, ‘Özel hayatın gizliliğine dair bir yargılama’ olduğunu belirterek "Aynı zamanda sendika temsilcisi olan müvekkilimizin sendikal haklarının da bu davada ihlal edildiğini savunuyoruz. Çalışma hürriyeti engellenmiş oluyor. Ayrıca şantaj ve tehditle ilgili suç duyurularımız olacak ve bu konuda da bu davada ifade verildi" dedi.

Kişilerin çalışma alanlarının özel hayat olarak kabul edildiğini anlatan Milkelam, şöyle konuştu: "Bu konuyla ilgili Danıştay 1. Dairesi’nin kararları var ve buna dayalı olarak açılmış bir davadır bu. Müvekkillerimiz haklıdır. İnşallah hakları da mahkemelerde adil bir şekilde temsil edilecektir. Bu davada üç kişi yargılanıyor. Hastane müdürü, hastane başhekimi ve hastanenin güvenliğinden sorumlu müdür yargılanıyor. Şu an mağdur bir kişi ama iki kişi adına da dilekçelerimizi hazırladık. Mağdur aslında üç kişi. Ama hastanenin diğer bölgelerine de aslında gizli kamera yerleştirildiğini başhekim ifadesinde belirtti ve bunu suç olarak görmüyor. Kişinin çalışma ofisini özel hayat olarak görmüyorlar. Hastanenin içindeyse bunun her alanı kamusal alandır diye iddia ediyorlar ve kamusal alandaki her türlü görüntüyü hastanenin güvenliğini sağlamak adına alabiliriz diyorlar. Ama bu şekilde değil aslında."

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, Anayasa Mahkemesi kararları ve bütün uluslar arası sözleşmelerde kişinin özel hayatının çalışma ofislerinde de olabileceği yönünde çok değişik kararlar olduğunu anlatan

Milkelam, şunları söyledi: "Bu konu dünyada çok tartışılan bir konu ama aslında temel birbirimize saygı göstermemiz diye düşünüyorum. Bu dava bir çok işyerinde çalışanlara önder olacak diye düşünüyorum. Herkes birbirine saygı gösterecek. Biz müvekkillerimizin haklı olduğunu görüyoruz. Nitekim Danıştay’da bizi haklı gördü. Açık alanlardaki kameralara Danıştay bir şey demedi ama çalışma ofislerinde, kişinin çalışma alanlarında kamera kullanılamayacağını Danıştay, uluslar arası belgelere ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına dayalı olarak vermiş olduğu kararda belirtti. Bu Danıştay kararıyla açılan bir davadır. Yani savcının iddianamesi ile açılan bir dava değildir.’’

İşten çıkarılan personel Celil Baş ise, olayın 2012’nin Mayıs’ında geliştiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "O tarihte yıllık izindeyken, yıllık iznimin ikinci günü beni hastaneye çağırdılar. ‘Senin bir görüntün var. Gizli kamera ile çektik. Bu görüntülerde bir bayanla bir ilişkin mi var’ diyerek beni çağırdılar. Ve bana hiçbir soru sormadan, hiçbir savunma almadan işten attılar. Bir CD çıkarttılar dolaplarından. Ben bunu kabul etmedim. Bunun sebepleri nedir diye sordum. Bana seyrettirdikleri görüntülerde hiçbir şey yok. Ama bunu beni işten atma sebebi olarak gösterdiler. Ben bu durumu devlet memuru olan diğer arkadaşıma anlattım. Onlar kamerayı bulunduğu yerden çıkararak yetkililere gösterdi ve bu günlere geldik. Kameralar aslında hastanenin çoğu yerinde var ama benim bulunduğum yerde morg bölümündeki yangın söndürme dedektörünün içinde vardı. Yangın söndürme dedektörü yani bu insanların can güvenliğidir. Yangın söndürme dedektörünün içerisine çok rahat bir şekilde koymuşlar ve bunu mahkemede de kabul ediyorlar. Neticesinde mahkememiz devam edecek biz de sonucu orada göreceğiz.”