Manisa Barosu, Soma ilçesine bağlı Yırca Mahallesinde geçen Cuma akşamı zeytinlik alanda avukat Hasan Namak’a yapılan saldırıyı kınadı. Manisa Barosu Başkanı Zeynel Balkız, meslektaşlarına yapılan saldırıyı kınarken, bir taraftan da Danıştay 6. Dairesi tarafından Soma’da yapılması planlanan termik santral hakkında verdiği yürütmeyi durdurma kararını ‘Geciken adalet adalet değil, cinayettir’ sözleriyle eleştirdi.

Manisa Barosu Başkanı Zeynel Balkız ve Baro avukatları Manisa Adliye Sarayı önünde bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasına 7 Kasım Cuma akşamı Soma’da yapılması planlanan termik santralin güvenlik görevlileri tarafından elleri arkadan kelepçelenerek alıkonulan avukat Hasan Namak da katıldı.

6 BİN ZEYTİN AĞACI YOK OLDU

Balkız, açıklamasına, “Bir hukukçu ve Manisa Barosu olarak asla tasvip etmeyeceğimiz bir holiganlığı 7 Kasım 2014 tarihinde Cuma gecesi yaşamış olduk” diyerek başladı.

Manisa Barosu Başkanı Zeynel Balkız, bu olayı öncelikle Manisa Barosu olarak ve tüm hukukçular olarak şiddetle kınadıklarını belirterek şunları söyledi: "Hadisenin evvela çevre yönü sonra hukuk yönü ve hukukun üstünlüğü yönü vardır. Çevre yönü bakımından Yırca köyünde bir çevre katliamı yaşanmıştır. Her ne kadar bakanlık kararıyla bir özel sektörün santral yapımıyla ilgili bir hükümet kararı, bakanlık kararı, kamu yararı kararı olsa bile bu karar sonradan gelişen ve diğer kanunlara göre tamamen geçersizdir. Bakanlığın vermiş olduğu kamu yararı kararı zeytinciliğin ıslahı ve zeytinlik alanların korunmasıyla ilgili kanunun 20. maddesine aykırıdır. Öyle zannediyoruz ki, bakanlık bu kararı verirken bu kanunu ve 20. maddeyi ya görmemiş veya çiğnemiştir. Nitekim dün araştırıp öğrendiğime göre Manisa Tarım İl Müdürlüğü buradaki zeytinlik alanların sanayiye açılmaması için, zeytinlik alanların daraltılmaması için olumsuz görüş belirtmiştir. İl Tarım Müdürlüğünün vermiş olduğu bu görüş ve karar buradaki zeytinlerin korunması için yeterlidir. Yatırımcı firma maalesef bu kanunu çiğneyerek burada zeytinlik alanları tahrip etmiş ve asırlık zeytin ağaçları en az 6 bin zeytin ağacı yok olup gitmiştir. Bunu hukuksuzluk, hukukun çiğnenmesi ve tam bir holiganlık olarak ifade etmek istiyorum. İlgili bakanlığın Manisa’yı temsil eden Tarım İl Müdürlüğü zeytinlik alanların daraltılamayacağı konusunda görüş bildirmiş olmakla bu saniyeden sonra burada zeytin fidanının kesilmesi ve köklenmesi dahi kanunen suçtur."

Manisa Barosu’nun işlenen bu suçun sonuna kadar takipçisi olacağını ve köylülerimizin çiğnenen haklarının geri alınacağını kaydeden Balkız, sözlerini şöyle sürdürdü: "Üzülerek belirtiyorum ki o zeytinlik alanlara tekrar kavuşmak için belki Soma ve Yırca 50 yıl daha beklemek zorunda kalacaktır. Bu ülkenin 50 yılını mahvedenlerden hukuk düzeni içerisinde hesap soracağız.”

“GECİKEN ADALET ADALET DEĞİLDİR, CİNAYETTİR’

Geciken bir adalet olduğuna da vurgu yapan Balkız, “Burada geciken bir adaletten de bahsetmek istiyorum. Hep söyleriz ‘Geciken adalet, adalet değildir, cinayettir’ Nitekim Danıştay’ın 6. dairesinin vermiş olduğu bu yürütmeyi durdurma kararı 28 Ekim 2014 tarihinde verilmiş olmasına rağmen bunun UYAP’a düşmesi ve açıklanması 7 Kasım’da yapılmıştır. Aradan geçen bu 10 günlük süre içerisinde bu şirketin holiganlarının kıyımına müsaade edilmiştir. Bu bir çevre katliamıdır, kıyımdır ama bunu ne kadar bu özel şirketin holiganları yapmış ise, aynı zamanda Danıştay’ın bu geciken adaleti bu kararı açıklamaması da bu cinayete bir yerde ortaktır. Bu bakımdan, Danıştay’ın bu tavrını da bir hukukçu olarak şiddetle kınıyorum” ifadelerini kullandı.

“VAHŞİ KAPİTALİZM”

Balkız açıklamasına, “Bu yeşillik alanların yani zeytinlerin çevredeki en son sınırından itibaren 3 kilometre mesafede bir sanayi tesisinin yapılması mümkün değildir. Bu bakımdan bu bir yürütmeyi durdurma kararı olsa bile bundan sonra burada böyle bir santralin kurulmaması için gereken yapılacaktır. Ayrıca, bu olay vahşi kapitalizmin serbest bırakılır, önlem alınmazsa ülkemizi ne hale getireceğini açıkça ifadesidir. Görüyoruz ki dün 50 yıllık, 100 yıllık zeytin ağaçlarıyla donatılmış bir yeşil alan bugün simsiyah toprak haline gelmiş. Bu işin düzeltilmesi için 50 yıl lazım” diye devam etti.

MESLEKTAŞIMIZ HOLİGANLAR TARAFINDAN ALIKONULMUŞTUR

Manisa Barosu avukatlarından Hasan Namak’a yapılan saldırıyı da dile getiren Balkız, şunları söyledi: “Burada en büyük mağduriyeti çiftçilerimizle beraber, doğayla beraber bir hukukçu arkadaşımız, meslektaşımız Hasan Namak çekmiştir. En büyük mağduriyet onun. Çünkü bu şirketin holiganları gece uyurken kendisini basmışlar ve açıkça ifade ediyorum ceza hukukuna göre adam kaldırma suçunu işlemişlerdir. 4-5 kilometre başka bir yere götürülerek burada 4-5 saatliğine mahsur bırakılmış, hürriyeti kısıtlanmış, arkasından elleri kelepçelenmiş ve işkenceye tabi tutulmuştur. Burada geciken bir adaletten söz etmek istiyorum. Biz olay anında Cuma günü bu olayla ilgili suç duyurusunda bulunmamıza rağmen bugün savcıdan aldığım bilgilere göre adamların yeni teşhis edildiği bilgisi gelmiş ve henüz daha ifadeleri alınmamıştır. Bu konuyu da ısrar ve azimle takip edeceğiz.”

GÜVENLİK ZAFİYETİ

“İdarenin düşünmesi gereken olay şudur” diyen Balkız, "Bir özel güvenlik hangi yetkiyle, hangi şartlarla ve hangi amaçla bir avukatı çadırından alarak dağa kaldırır? Eğer Batı’nın Batı’sındaki Türkiye’de bunlar oluyorsa biz bu ülkede önemli bir tarzda önemli bir şekilde bir güvenlik sorunu olduğunu düşünürüz. Onun için bunun telafisi belki bundan sonra gayretli çalışmalarla mümkün olacaktır. Burada bir güvenlik zafiyetini de dile getirmek istiyorum. İster köylü olsun, ister avukat olsun Türk vatandaşı Batı’nın Batı’sında kendi can ve mal güvenliğini sağlayamıyor boyutta ise durum bu hale gelmiş ise gerisini varın siz düşünün. Hukukun üstünlüğü ilkesinde bu olayları olması ve cereyan etmesi mümkün değildir. Onun için her zaman söylediğimizi yine söylüyoruz. Manisa Barosu, Türkiye Baroları ve Türkiye Barolar Birliği hukukun bugün savunucusu olan maalesef belki yalnız bırakılmış olan kurumlarındandır ama bağımsız savunmayı biz buradan savunurken, aynı zamanda bağımsız yargıyı da savunmuş oluyoruz. Türkiye’nin yargıçları, Türkiye’nin savcıları korkmadan, çekinmeden ve vahşi kapitalizme teslim olmadan görevlerini yapmalıdır. Türkiye’de er ya da geç arzu ettiğimiz hukukun üstünlüğü elbette sağlanacak ve bunu avukatlar sağlayacak, barolar sağlayacaktır. Böyle feci bir olaya maruz kalan, işkenceye muhatap olan değerli arkadaşımız Hasan Namak’a geçmiş olsun diyorum. Manisa Barosu’na ve Türk avukatlarına geçmiş olsun diyorum. Bu bizim mücadele azmimizi artırmıştır ve bu mücadele azmimizle olayın peşini bırakmayacağız, sonuna kadar takip edeceğiz.”

"BU AÇIKÇA MAFYA FAALİYETİDİR"

Soma’da yapılması planlanan termik santralin güvenlik güçleri tarafından elleri arkadan kelepçelenerek bulunduğu çadırdan çıkarılıp 5 kilometre uzaklıktaki bir tarlaya bırakılan Avukat Hasan Namak da, “Ben sadece şunu söylemek istiyorum. Sayın Başkanım kibar bir insan olduğu için holigan diye tanımladı. Ben uluslararası kriterlere göre bunun bir mafya tanımına uyduğunu düşünüyorum. Bir menfaat grubu devlet birimlerinin göz yummasıyla bu işleri yapabilmiştir. Hiçbir mafya kuruluşu devlet birimleriyle işbirliği yapmadan, onların göz yumması olmadan o faaliyeti yürütemez. Bu açıkça uluslar arası kriterlere göre mafya faaliyetidir” ifadelerini kullandı.