‘Konuşma akıcılığında meydana gelen ritm bozukluğu’ olarak da tanımlanan hastalığın nedenleri farklılık gösterebildiği bildirildi.

Yetişkinlerde yüzde 2, çocuklarda ise yüzde 5 oranında rastlanan kekemeliğe dikkat çekmek ve doğru bilgilendirme yapmak amacıyla 22 Ekim tüm dünyada Kekemelik Günü olarak anılıyor. Prof.Dr. Nevzat Tarhan, kekemeliğin konuşma akıcılığında duraklama, tekrarlama, uzatma ve bazen de bunlara eşlik eden motor belirtilerle karakterize olan bir ritim bozukluğu olduğunu belirtti.

Tarhan, “Çocuklarda 2-7 yaş arasında, en sık da 3-5 yaş arasında ortaya çıkar. Erkek çocuklarında, kız çocuklarına oranla 4-5 kat daha fazla görülür ve daha ağır seyreder. Bunun sebebi kadınların beyinlerinde konuşmayla ilgili olan kısmın daha etkin çalışması, kadınların biyolojik olarak konuşma konusunda daha yetenekli olmasıdır. Ayrıca erkeklerin beyinlerindeki konuşma alanı strese karşı daha kırılgandır. Ailede kekeme birisinin varlığı da çocukta kekemelik riskini arttırır.”dedi.

KEKEMELERİN ZEKA ORTALAMASI YÜKSEK

“Kekemeliğin altında yatan sebeplerden biri, çocuğun düşünme hızıyla konuşma hızının birbirine uyumlu olmamasıdır” diyen Tarhan , “ Çocuk acelecidir, çok hızlı düşünür, ama düşündüklerini ifade etme noktasında konuşması düşüncesine yetişemez. Araştırmalar kekemelerin zeka ortalamasının genel ortalamanın 14 puan yukarısında, 114 puan civarında olduğunu ortaya koymuştur. Kekemelik asla bir zekâ özrü değildir, aksine kekemeler daha zekidir diyebiliriz”diye konuştu.

KORKU HORMONU BOZUYOR

Çocuğun kekemeliği bulunduğu ortama, yanındaki kişilere göre değişebileceğini anlatan Tarhan şunları söyledi: “Örneğin çocuk annesi yanındayken kekelemeye başlar, annesi gittiğinde konuşması düzelebilir. Böyle bir durumda kekemeliği besleyen unsurun aile tutumu olup olmadığı da araştırılmalıdır. Nitekim çocuklarda sonradan ortaya çıkan kekemeliği tetikleyen bir başka unsur da anne-babaların tutum hatalarıdır. Ebeveynlerden biri çok titiz davranıp çocuğun her şeyinin dört dörtlük olmasını, örneğin okuma-yazmayı mükemmel şekilde öğrenmesini beklerken, diğeri bir an önce bir şeyleri okumaya başlamasını isteyebilir. Çocuk hem annesinin hem de babasının beklentisini aynı anda karşılayamayınca beyin stres hormonu salgılar, çocuk aşırı stres altında kalır. Bazen beyin aşırı korku hormonu da salgılayabilir. Yaşanan stres kimi çocuğun midesine zarar verir; kimi çocukta alerjiler, saç dökülmeleri görülür; kiminin ses tellerini kilitler. Korku hormonu da beynin konuşma ile ilgili alanında koordinasyonu bozar ve çocukta konuşma bozukluğu görülür.”

SABIRLI OLUNMALI

Birçok rahatsızlıkta, problemde olduğu gibi kekemelikte de erken müdahalenin düzelme sürecini kısaltacağını ifade eden Tarhan, “Bu yüzden ebeveynlerin çocuklarında gördükleri bu ritim aksaklığını hiçbir zaman göz ardı etmemeleri, derhal bir uzmana başvurmaları yerinde bir davranış olacaktır. Kekemelik tedavisinde yüz güldürücü sonuç almak için öncelikle hem çocuğun hem de anne-babanın sabırlı davranması gerekir. Nasıl eski bir binayı restore etmek yeni bir bina inşa etmekten daha zorsa, bozulan konuşmayı düzeltmek de birisine konuşmayı öğretmekten daha zor olacaktır. Ortada bir yanlış öğrenme vardır ve bunun düzeltilmesine çalışılacaktır. Burada çocuğun istekli olması da başarı oranını arttıracaktır. Çocuk sabırla tedavi disiplinine tam bir uyum gösterdiği takdirde konuşmasında ciddi şekilde düzelme sağlanacaktır.Sonradan gelişen kekemeliğin tedavisi doğuştan gelen kekemeliğe göre daha kolaydır. Çünkü doğuştan kekemelerde konuşma kaygısı görülmez, ama diğer gruptaki çocuklarda bu kaygı vardır ve hissettikleri kaygı onları düzelme yönünde motive edecektir. Bu çocukların kekemeliği yenme şansları daha yüksektir.Anne-babalar kekemeliğin tedavi sürecinde çocuğun öğretmeniyle de işbirliği yapmalıdır. Öğretmenin çocuğa nasıl davranması, durumu sınıfa nasıl kabul ettirmesi gerektiği konusunda yönlendirilmesi çok faydalı olacaktır. Örneğin zaten kaygısı yüksek olan kekeme bir öğrenci söz istediğinde öğretmenin onu bekletmemesi, hemen söz vermesi gerektiği; aksi halde çocuğun kaygısının daha da artacağı öğretmene anlatılırsa okul hayatı da çocuğun terapisine büyük katkı sağlayacak ve süreci hızlandıracaktır” ifadelerini kullandı.