Bilecik’te düzenlenen “1.Dünya Savaşı Süresince Ortadoğu’nun Şekillenmesi” adlı uluslararası sempozyumu başladı.

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen sempozyumun açılış bölümüne, Bilecik Vali Yardımcılar Ekrem Ballı, Hıdır Kahveci, Bilecik İl Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak, Bilecik İl Genel Meclisi Başkanı Serkan Yıldırım, Ortadoğu vee Afrika Araştırmacıları Derneği Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan, çok sayıda öğretim görevlisi, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Sempozyumda açılış konuşmasını yapan Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Ortadoğu kavramı üzerinde durdu. Kurşun, “Yanlış bir tarzda kurgulanmış bir kavramdır. Ama netice itibariyle ne olursa olsun yaygınlaşmış olan bu kavramın ortaya çıkış süreci yine tamamen Osmanlı Devleti’nin dağılmasına paralel olarak meydana gelen gelişmelerdir. Bu yüzden dünyanın herhangi bir yerinde Ortadoğu’dan bahsedilebilir, ama biz bahsettiğimizde daha farklı ve daha anlamlı bir bahsediş olmalıdır. Çünkü olayın bir noktadan nesnesi, mekanı, coğrafyası bizler olduk. Tabii ki bugün artık Ortadoğu ilk anda sanki bir coğrafi yön gibi aklımıza geliyor. Ama son yıllarda çokça konuşulduğu için artık herkes bunu biliyor ki, Ortadoğu bir coğrafi yönü işaret etmiyor. Bu da netice itibariyle nasıl Orta Batı yoksa yönler arasında Ortadoğu’da olmayacaktır. Doğal olarak siyasi bir yönü var, siyasi bir anlatım. Bu durumda bizim çok konuşmalarımızın da tarihin ötesinde siyasi anlamları da olmalı diye düşünüyoruz. Siyasi anlam son yıllarda özellikle Ortadoğu dünyasında konuşulduğu veya batı genelinde Arap dünyasında sayıp sevilip yeni Osmanlıcılık değildir. Bu bizim siyasetçilerimiz tarafından kullanılsa da mana itibariyle çok iyi biliyorum ki, ilk anda hissedilen mesele değildir. Çok net ve açık bozulmuş olan bu Dünya dengesi geçmişte o dünya dengesini sağlayan engeller ile yeniden rayına oturtmak diye geçmeyecektir” dedi.

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Azmi Özcan ise; bugün çok önemli bir vesile ile toplandıklarını söyledi. Orta Doğu ve Afrika Araştırma Derneği (ORDAF) Türkiye’nin en büyük kuruluşlardan birisi olduğunu ve sempozyumda bulunan meslektaşlarının bir çoğunun onun üyeleri olduğunu belirten Özcan, "Çok geç kalmış bir proje. Bu projenin beyni Zekeriya bey hem Türkiye’de hem de yurt dışında pek çok platformda ülkemizi ve bizim ürettiğimiz bilgiyi yeryüzünün kullanımına sunmak için feragat etti. Aynı zamanda Marmara Üniversite’sinin de akademik birimlerini bilen birisi. İşin doğrusu bu kadar işi bir arada nasıl götürüyor. Onu da biz zaman zaman aramızda sorguluyoruz. Muhtemelen herhalde klonları var diye düşünüyoruz. Onun için hem ülkemiz hem üniversitemiz adına teşekkür ediyoruz hem size, hem üyelerimize. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA)’yı biliyorsunuz yine ülkemizin resmi kuruluşlarından bu konferansa bu sempozyuma katkıda bulunuyor. Uluslararası kalkınma aynı şekilde. Biz de platform olarak üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz” dedi.

“SOĞUK SAVAŞ BİTTİKTEN SONRA SON 20 YILDA DÜNYANIN PEK ÇOK YERİNDE SAVAŞLAR CEREYAN ETTİ”

Soğuk savaş bittikten sonra herkesin şahitlik ettiği son 20 yılda dünyanın pek çok yerinde savaşlar cereyan ettiğini belirten Özcan, sözlerine söyle devam etti.

“Ama bizim hemen etrafımızda balkanlarda Ortadoğu’da, Kafkaslarda sürekli bir hareketlilik var. Bu sürekli hareket sanki yeryüzü hareketi deprem gibi yeni bir düzenin oturması için yaşanan sancılar ve bunlar öyle kader ve öyle önemli sancılar ki eğer bunlara bu aşamada müdahale edemezseniz yani geç kalırsanız artık sizde bu tarihin pasif aktörü olursunuz ve tarihten sürgün edilirsiniz. Tarihten sürgün edilmek demek şu, mesela son yüzyılda var mısınız tarihte, vitrinde misiniz? Dünya’ya taktim edebildiğiniz herhangi bir değeriniz var mı? Eğer tarih sizi kaybetmediyse tarihten sürgün edilmiş demektir ve bize yakışmayan bir tarihtir. Onun için bu tür toplantıları takip etmek lazım ve zaman ayırmak lazım. Biz sizi uyarmazsak ey toplum, önünüzdeki dağın arkasını göremezseniz ya şarampole yuvarlanırsınız, ya uçuruma yuvarlanırsınız ve kaybedersiniz. Bunu bir bütün olarak telaki etmek lazım. Şehrimize dışarıdan gelen misafirler bölgemizle ilgili kültürel, turistik merkezleri ziyaret edecekler onlar gönüllü elçilerimiz olacaklar. Öğrencilere özellikle tavsiye ediyorum bu tartışmaları takip etsinler. Onlara asıl katkıyı sağlayacak olan bu tür platformlardır. Bu bilgileri kitaplardan da alabilirsiniz ama bilginin burada yoğuruluşunu göreceksiniz. Ben sizin yerinizde olsam elinizdeki elektronik oyuncakları bırakır, beynimi bu işe yoğunlaştırırım. Onlar sizi sizin beklediğiniz işlevler için değil, beyninizi uyuşturmak için kullanılan birer mekanizmaya dönüştürür ve sizi siz olmaktan çıkarıp elektronik makina haline getirir. Kısacası demek istediğim bu sempozyumlar ve konferanslar öğrenciler ve sizler için inşallah hayırlı ve uğurlu olur diyor saygılar sunuyorum.”

Konuşmaların ardında sempozyuma geçildi. Bugün 3 oturum olma üzere yarın da yapılacak 3 oturumun ardından sempozyum sona erecek. Pazar günü Söğüt ilçesine yapılacak gezi sonrası yenilecek akşam yemeğinin ardından katılımcılar Bilecik’ten ayrılacak.