Ali ÇOLAK denemeci. Aynı zamanda Zaman gazetesi yazarı. Denizli’den izlenimlerini paylaşmış. Önce Ak Parti belediyecilik hizmetlerinin yönettiği ilçede nasıl bir değişim ve dönüşüme yol açtığının tanığı olduğunu söylüyor. Denizli’de Ak Parti Nihat Zeybekçi döneminde başarılı bir belediyecilik yapmış, altyapı sorunlarını büyük ölçüde çözmüş, şehre dev parklar kazandırmış, Denizli’yi yaşanabilir bir kente haline getirmiş. Nihat zeybekçi milletvekili olunca yerine Osman Zolan gelmiş. O da hizmetleri devam ettirmiş. Güler yüzüyle insanların sempatisini kazanmış. Nitekim otogardan bindiği taksi şoförü de kendisinin bu fikirlerini ‘Ben hizmete bakarım abi. Kim olmuş önemli değil, bana hizmet veriyorsa oyumu alır. Bunlar Denizli’nin çehresini değiştirdi.’ Diyerek desteklemiş.
Denemeci Ali Çolak elbette bir hakkı teslim etmiş. Sadece Denizlide değil Ak parti’nin kazandığı bütün belediyelerde benzeri hizmetleri o belediyeleri gidip gören herkes bilir. Söyler, yazar.
Bu hakkı teslim ettikten sonra Sayın Çolak Denizli’nin caddelerinde dolaşmaya başlıyor. Sokaklara kendi tabiriyle kılcallara iniyor. Birden bu görüşlerinden nasıl oluyorsa emin olmadığını anlıyor. Ve yine nasıl oluyorsa cami avlularında, otobüs duraklarında, meydanlarda, kafelerde görüştüğü insanlar karşısına bambaşka bir tablo çıkartıyor. Bu tablo Sayın Çolak’a şunu hatırlatıyor. ’30 Mart, Ak Parti seçmeni açısından Başbakan’ın haklılığının oylanması, muhalefet açısından da yolsuzlukların ve bir süredir yaşadığımız baskı düzeninin hesabının sorulması anlamına geliyor.’
 Evet 30 Mart seçimleri yerel bir seçim olmanın çok ötesine geçti. Sayın Çolak’ın Delikliçınar Cami’nin avlusundaki Cemaat Çay Ocağı’nda İsmail Bey’den mülhem ‘Bu sefer yerel seçim argümanları geçerli değil.’ Dediği gibi.
Üç emekli amcayla çay içen Çolak ‘Nasıl görüyorsunuz durumu?’ diye soruyor. Onlar da ‘CHP alır seçimi’ diyorlar. ‘Niçin?’ diyorum. İşsizlikten girip yolsuzluktan çıkıyorlar. Çınar’a çıkan yolun belediye otobüsleri haricinde trafiğe kapatılmasından, esnafın gelirinin düşmesinden yakınıyorlar. ‘Ama bu kadar parklar yapılmış, şehir modernleşmiş.’ diyorum. ‘Park karın doyurmuyor!’ diyorlar.
Devam edelim. Sayın Çolak Bayramyeri’nde hararetli bir konuşmanın üstüne varıyor. ‘Ne olur bu seçim?’ diye sormaya kalmadan yaşlı bir Denizlili ‘Ayakkabı kutusu!’ diyor. ‘Siz kime vereceksiniz oyunuzu?’ ‘Pamukkale’de MHP’ye, büyükşehirde CHP’ye’ diyor.
Ve daha birçok olayı anlatıyor Sayın Çolak. Ve ne hikmetse bu her anlatılan sandıkta CHP’yi işaret ediyor.
Ali Çolak’ın Denizli izlenimleri aslında cemaatın seçim stratejisini de ortaya koyuyor. Ne idi o strateji MHP’nin güçlü olduğu yerde MHP, CHP’nin güçlü olduğu yerde CHP desteklenecek.
Ali Çolak Pamukkale’de MHP’nin, büyükşehirde CHP’nin seçimi alacağı üzerine izlenimlerini aktarırken, halk daha fazla kin ve nefret görmek, baskı altında yaşamak istemiyor teziyle mesajını bitiriyor.
Şimdi Ali çolak’a soruyorum. Hemen hemen her yazdığın yazıda çiçeklerden, böceklerden, ağaçlardan, tabiattan, çevreden bahsederken yukarıda da belirttiğin gibi şehre dev parklar yapmış, şehri yaşanabilir hale getirmiş Ak Parti belediyeciliğinden, bu ülkede dikili bir ağacı dahi olmayan CHP’ye neden yanaşıyorsun.?  Neden CHP’nin faziletlerinden bahsediyorsun.? Kala kala bu sana mı kaldı.
‘Bilmem hatırlar mısın?’ diyerek bizlere o çocukluğumuzun huzur dolu evlerine, sokaklarına, insanlarına, bahçelerine taşıyarak gönüllerimizde haklı bir yer tuttun.
CHP’nin değirmenine su taşımanın ne menem bir şey olduğunu bilmem hatırlar mısın? Sayın Çolak. İstanbul’daki çöp dağlarını bilmem hatırlar mısın?, musluklardan çamur aktığını, İski yosuzluğunu bilmem hatırlar mısın? CHP zihniyetinin Bediüzzaman hazretlerine hayatı nasıl zindan ettiğini, onu mahkeme mahkeme nasıl dolaştırdığını, hapislere attığını, zehirleyerek öldürmeğe çalıştığını, risalelerin okunmasının yasaklandığını bilmem hatırlar mısın?
Sayın Çolak bilmem hatırlar mısın? Bu millet CHP zihniyetleri döneminde ötekileştirildi. O dönemlerde yok sayıldı, o dönemlerde kin ve nefretin muhatabı oldu, o dönemde baskının her türlüsüne maruz kaldı. İkna odalarını bilmem hatırlar mısın? Üniversite kapılarından çevrilen başörtülü kızlarımızı, kamuda çalışan başörtülü kadınların işlerinden atıldığını, İmam-Hatip Liselerinin orta kısımlarının kapatıldığını, çocuklarımıza Kur’an-ı Kerim'in öğretilmesinin yasaklandığını bilmem hatırlar mısın?
Bilmem hatırlar mısın? Sayın Çolak.
M. Abdulkadir YUSUFOĞLU