Bu hainlerin, bu katillerin koskoca Türk asker ve polisine karşı aylardır bu kadar dayanacaklarını hiç mi hiç kimse tahmin dahi etmiyordu. Meğer açılım onlara derin bir nefes aldırmış, gerek insan, gerekse dost bildiğimiz ülkelerin sağladığı silah ve mühimmatlarla ülkeyi cephanelik haline getirmişler.
Hain bebek katilleri son günlerde var güçleriyle Türk asker ve polisine, sivil halka saldırmakta, ahlaksızca Türk yurdunu bölme parçalama emellerinden bir türlü vazgeçmemektedirler.
İt itliğini, puşt puştluğunu yapacak elbette de, önemli olan biz ne yapacağız?
Gelinen bu noktadan sonra bunun bir ciddi ülke meselesi olup, her türlü ayrılık gayrılık bir kenara bırakılacak, bunun sadece bir hükümet meselesi olmaktan çıktığı, topyekün bir ülke meselesi olduğu şuuru bilinciyle hareket edilecek.
Siyasi partiler birleşmeli oy derdine değil, vatan derdine düşmeliler.
Meclis hiç bekletmeden dokunulmazlık dosyalarını oylamalı, temizlik önce meclisten başlamalı.
Devletin en üst yöneticileri gaz almayı bırakıp, az konuşup çok icraat yapmalılar.
Görevini layıkıyla iyi yapamayan kim varsa, son Belçika örneğinde olduğu gibi (içişleri ve Adalet bakan istifaları) milletimin bana emanet ettiği kuruma sahip çıkamadım diyecek heriflerin azda olsa bizden de çıkması.
PKK’ya taziyeye giden, taziye çadırı kurduran, kuran kurulmasına göz yuman milletvekili, Vali, Kaymakam, belediye başkanı kim varsa en ağır şekilde cezalandırılmalı.
Terör örgütü gösterisi, afişi, paçavrası, katillerin fosterleri gibi şeyleri taşıyan insanlarda suçlu sayılarak yargıya derhal çıkarılmalı.
Ülkesini seven herkes güvenlik güçlerine her türlü desteği her açıdan vermeli.
Cenaze törenlerine siyaset karıştırılmadan tek millet olarak katılınmalı.
Hükümet açıklamalarında “bu terörün son çırpınışları” açıklaması yerine,
Çırpındığı yeter, kesip can damarlarını geberdiği o günü milletine göstermeli.
Bu operasyonlar sonuna kadar artarak devam etmeli, iç ve dış tüm bataklıklar kurutulmalı, birilerinin ne dediğine bakılmamalı.
Genel Kurmay başkanı Hulisi AKAR paşamız diyor ki;
“Can damarı kesilen hayvan önce böğürür, sonra ölür.
Türk yurduna bozgunculuk yapanların sonlarını leş olarak göreceksiniz”
 
Paşam; Yediden Yetmişe millet olarak yanındayız, “Bizde varız”
 Otuz yıldır paçavralar altında, bir tek Türk bayrağının dahi olmadığı her açıklamalarında isyan kokan ve hala böğüren bu caniler artık tükensin.
 
Diyarbakır’da halkı isyana çağıran, halktan gerekli desteği bulamayıp prestij kaybeden uzantıları yok etmeye paşam! bizde varız.
Kalleş terörün köşeye sıkıştığını gören, baronların, organizatörlerin, iç ve dış mihraklarının karşısında, devletimizin yanında bizde varız.
Şimdilerde barış ve yeniden çözüm dileyenlerin açtıkları hendeklerin, kurdukları barikatların, kanaslarla, bixilerle, keleşlerle, roketatarlarla, patlayıcı araçlarıyla barışa hizmet etmediklerini biliyoruz. Onun için ey hükümetim, ey AKP ey Cumhurbaşkanım, ey Başbakanım ey Askerim, ey polisim seni zorlayanların karşısında millet olarak bizde varız.
Ey büyük Ülkem, ey Anadolum, sen ne büyük yurt, senin ne çok derdin varmış ki; yıllardır çilen hiç bitmedi, üzerine çullanan leş kargaları gitmedi, bunların tümünün bertaraf edilmesi içiz korkma bizde varız.
Masaya oturmaya, yeniden çözüm sürecine dönmeye hazırız diye bar bar bağıran dönekler.
Yeni bir sayfa açalım teraneleri yiyen Demirtaşlara karşı, Açın! İmralı yolunu diyen Sırrı Süreyyalara karşı, daha fazla kan dökülmesin diyen postal yalayıcısı Barzani’ye karşı, Belçikada çadır kurduran batıya, silah ve mühimmat desteği sağlayan AB, ABD’ye karşı bizde varız.
Bu millet dün olduğu gibi bugünde kenetlenip bunların üstesinden gelecek güçte ve kudrettedir. Hükümet akıllı olurda önünü görürse, verilen bunca şehit, yapılan bunca baskınlardan sonra, yılmadan son pkk lı ölene kadar bu mücadele devam etmeli.
O zaman Türk kanıyla beslenerek mutlu olan kandildeki katiller sevinemeyeceklerdir.
“Vatan uğruna savaşıp ölmek Türk milleti için şereftir”.
O şerefi taşımak için BİZDE VARIZ!