Hemen hazırız değil mi partiler, liderler ve pek çok konuda fikir beyan etmeye. Oysa ben gündeminizde hiç olmayan bir koalisyondan bahsetmiştim.
       Milyon yıllık dünya tarihinde süregelen mücadele elbette koalisyonun nasıl kurulacağıdır. Evet ironi yapmıyorum koalisyondur. Şeytanilere karşı Rabbanilerin kuracağı koalisyon milyon yıldır şekillenmeye çalışıyor.
       Hazreti Adem’e yapılmayan secde ile dile gelen Şeytani cephe,” Adem’in (Aleyhisselam) dünya hayatı” olarak bize bildirilen süreç boyunca bir an olsun boş durmamış, güya Allah’a karşı bir galebe elde etmek amacı ile var gücüyle stratejiler üretip, dünya halklarına son derece başarıyla uygulatmış ve yine stratejiler üretip uygulatmaya devam etmektedir.
       Pek çok kesimle birlikte bu cephenin önderliğinin İsrail ya da İsrail menşeli bir teşkilat tarafından yapıldığı fikrine ben de katılıyor, ülkeler ve dünya tarihine baktığımda da bunun kanıtlarını fazlası ile görüyorum. Paranın yani ekonominin kimlerin kontrolünde olduğunu, kıymetli madenlerin kimlerden izin almaksızın ticaretinin yapılamadığını, yüzyıllar öncesinden gelen kehanetlerin kaynaklarını bile araştırsak karşımıza hep aynı isim ve teşkilatlar çıkar.
       Yüzyıllar ve hatta daha dikkatlice tarihi anladığımızda bin yıllar öncesinin stratejilerin halklara uygulayış aşaması öncesindeki toplumsal ve sosyolojik çalışmaları bizler çoğu zaman iç savaşlar, darbeler, ihtilaller, devrimler, sivil itaatsizlikler, turuncu devrimler, Arap Baharı, Gezi ve benzeri eylemleri gibi masum ambalajlar içinde sunduklarını sanırım hemen herkes görüyordur. Bunların hepsinin ve bundan sonra da uygulamaya girecek olanların tamamının nihai amacı Koalisyon. Hep bildiğimiz ama belki de bizim ömrümüzün yetmeyeceği bir dönemde yaşanacağından olsa gerek ki dünyaya bakışımızda, olan bitenleri geniş perspektiften gözlemleyip çözümleyerek gerçeği görebilmemizde bize ışık tutacak bir veri olarak kullanmayı alışkanlık edenlerimiz pek azdır.
       Şeytani cephe yukarıda da söylediğim gibi sürekli olarak stratejiler üretiyor, plan dışı gelişmelere karşı b planları, c planları yapıyor ve asla rehavete kapılmadan “Allah’a karşı galip gelmek için” çalışıyor.
       Bu planlardan en önemlisi ve bence en başarılısı da Rabbani cephenin mevcut ve potansiyel kadrosu için ürettikleri ve uygulattıkları planlardır. Reddedilemeyecek şartlar ve ortamlar oluşturarak düşmanlarına hissettirmeden yerleştirilen düşünceler, alışkanlıklar ve imkanlar bugün Şeytani Cephe’nin en çok sonuç aldığı alan. 
       Rabbani Cephe öncelikle planlı bir şekilde bilgiden ve bilinçten uzaklaştırıldı. Büyük çoğunluğu teknoloji müptelası, zenginlik düşkünü, şehvet tutkunu, kibir ve bencillikten başka hiçbir fikir ve hizmet üretmeyen, sevgiden, hoşgörüden, adaletten, bağışlamaktan uzak, herkese ve hemen her şeye karşı muhalif, hiçbir şeyi beğenmeyen, her fırsatta takdir edilmeyi, yüceltilme ve nefsini tatmin etmeye yönelik tavır ve hareketler sergileyen bireyler haline getirilmiştir. Ve bu sonuç maalesef tam da Şeytani Cephe’nin istediği sonuçtur.
       Sadece şehrimizde değil, ülkemizde ve hatta Rabbani Cephe’nin mevcut ve potansiyel kadrosu sayabileceğimiz tüm coğrafyada durum aynen böyledir. BOP diye bildiğimiz projenin hayata geçirileceği topraklara baksak düşmana gerek kalmadan kendilerini imha etmekte olduklarını görüyoruz ki ben de olsam asker ve mühimmat kaybetmeden bir bölgeyi elde etmek en çok işime gelecek sonuç olurdu.
       Oradakiler sakalını beğenmedikleri için birbirlerini kesseler, bıyığını beğenmedikleri için canlı bomba ile patlatılsalar. Kıyafetlerini beğenmedikleri için işkence görerek insan hariç herhangi bir şeye dönüştürülseler. Tüm kadınlara tecavüz edilerek toplumun genetiği ve ruhsal dengesi bozulsa, üstelik işkence, zulüm ve tecavüzler sonucu baba oğula, kardeş kardeşe, akraba akrabaya düşman olsa Şeytani Cephe’nin perde arkasında olduğuna dikkat edecek, ne olup biteceğini görebilecek tek bir kimse kalmasa orada savaşmayı gerektirecek bir durum da olmaz. 
       Evet Ortadoğu bu planın en başarılı olduğu bölge ve zamanı gelen her ülkede bu plan en ileri seviyede sonuç veriyor.
       Devrimler, ihtilaller, darbeler ve Arap Baharı ile sınırlarımıza kadar gelen Şeytani Cephe’nin bu projesi sanmayın ki Türkiye’ye girememiştir.
       Son dönemdeki etrafa saçılan kin ve nefret söylemleri, her kesimin bir diğerine karşı sevgisiz ve hoşgörüsüzlüğü, insanlarımızın çıldırmışçasına birbirine beslediği kin bu projenin bizi de kuşattığının göstergesi.
       Yazılarımda, dost sohbetlerinde dilimin döndüğünce, aklımın erdiğince bunu anlatmaya çalışıyor ve birlikten, barıştan, hoşgörüden, sevgiden yana söz etmeye dikkat ediyorum. Biliyorum ki dönemin sonu gelip de Rabbani Cephe ile Şeytani Cephe’nin korkunç savaşı başladığında Rabbani Cephe tarafında olmalıyım. Ve biliyorum ki Yaratıcım bana bir siyasi partinin değil “Salih Amel” safında olmamı öğütledi. Bunu da bugünün siyasi parti yandaşları gibi diğerlerini münafık, küffar, cahil, koyun, hain, düşman kabul ederek değil, yüce Kitapta bildirdiği üzere sadece ve sadece Salih Amel ile ortaya koyabileceğim.
       “İşit” ile işitemeyen insanoğlu, “Gör” ile de görmemekte direndi. Dilerim ben ve benim gibi sizlere İslam’ın temel ilkelerinden olan sevgi ve hoşgörüyü, özellikle de “Salih Amel”i tavsiye edenler, Yaratıcımızın son dönemdeki ilk emri “Oku” ile tüm dimağlarda karşılık bulur.
       Sabah yataktan besmelesiz kalkıp ilk işimiz hangi partinin koalisyon için ne dediğini öğrenip birilerini suçlayıp, birilerini hain, birilerini kafir, birilerini münafık, birilerini devlet düşmanı ilan etmek dışında koalisyon için bir şeyler yapmak lazım.
       Ben bugün imkan bulduğum bu köşeden sizlere Rabbani Cephe safında olabilmek adına sevgi, barış ve hoşgörüyü yine hoşgörünüze sığınarak tavsiye ettim. Siz bugün koalisyon için ne yaptınız?