Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Semra Özdemir, kanser tanı ve erken teşhisinde önemli bir yeri olan başta akciğer, lenf bezi olmak üzere çeşitli kanser türlerinde tanı ve metastaz aşamasında, son teknolojik cihaz PET-BT ile yüzde 95 oranında başarı elde edildiğini belirtti.

Doç. Dr. Semra Özdemir, “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı, kurulduğu 2011 yılından beri hastalara yüksek standartta bir tıp hizmetİ sunmak için çalışmaktadır. Anabilim Dalımızda halen 1 Doçent, 1 Yardımcı Doçent, 1 araştırma görevlisi, 5 cihaz teknisyeni, 1 hemşire, 2 sekreter ve 1 yardımcı personel ile hizmet vermekteyiz. Bünyemizdeki 1 adet Gama kamera, 1 adet PET-BT (Pozitron Emisyon Tomografi), efor cihazı ve diğer destek ekipmanları ile nükleer tıbbın tüm alanlarında başvuran hastalara en iyi hizmeti vermeye çalışıyoruz” dedi.

Pozitron Emisyon Tomografisi/Bilgisayarlı Tomografi (PET/BT) onkolojik hastalıkların ilk teşhisi, evrelemesi, takibi, tedavi yanıtının değerlendirilmesi ve radyoterapi planlamasında kullanılan, kısacası kanserin vücuttaki haritasının çıkarıldığı son teknolojik bir cihaz olduğunu belirten Özdemir, “PET/ BT iki farklı ünitenin birleşiminden oluşmaktadır. PET, hücrelerin fonksiyon ve metabolizması hakkında bilgi verirken, BT ise anatomik olarak ayrıntılı ve kesin bilgiler sağlar. Birçok hastalıkta, henüz görülebilir anatomik değişiklikler ortaya çıkmadan önce, hastalığın yarattığı metabolizma değişikliğini göstererek erken ve doğru tanı konmasına olanak verir. Ayrıca PET/BT cihazının tüm vücudu tarayabilme özelliği sayesinde, hastalığın yayıldığı alanı göstererek tedavide büyük bir avantaj elde edilebilmektedir” dedi.

PET/BT işlemi için en az 6 saat açlık ve bir gün öncesinde karbonhidrattan fakir diyet gerektiğini ifade eden Özdemir, “ Çünkü çekim sırasında hastaya halk arasında şekerli su olarak bilinen radyoaktif işaretli bir şeker analogu olan F-18 FDG(floro-deoksi-glukoz) verilmektedir. Bu nedenle hastamızın kan şekeri düzeyinin yüksek olmasını istemiyoruz, yoksa verdiğimiz şeker analogu vücutta tutulum göstermez ve istediğimiz bilgiyi alamayız. Hastamız kliniğimize geldiğinde ilk olarak kan şekeri ölçülür. Kan şekeri istenilen sınırlarda ise damardan radyoaktif madde enjekte edilir. Radyoaktif maddeler çeşitli olmakla birlikte en fazla kullanılanı F-18 Florodeoksiglikoz dur. Enjeksiyon sonrası verdiğimiz maddenin vücutta dağılması için yaklaşık 1 saat beklenir ve sonrasında çekime alınır. PET/BT tetkiki için kullanılan radyoaktif maddeden ve BT’den kaynaklı radyasyon dozu ulusal ve uluslararası atom enerjisi kurumlarının kabul ettiği sınırlardadır. Ayrıca dikkatli ve titiz bir çalışma ile alınan radyasyon dozunu en aza indirmek mümkün olabilmektedir” diye konuştu.

PET/BT, özellikle onkolojik hastalıkların ilk teşhisinde, evrelendirilmesinde (yaygınlığın belirlenmesinde), tekrarlayan hastalığın belirlenmesinde ve uygulanan tedavilerin etkinliğinin değerlendirilmesinde sıkça kullanıldığını belirten Özdemir, “PET/BT özellikle erken tanıda çok önemli avantajlar sağlıyor. Pek çok hastalığı başlangıcında yakalama olanağı sağlıyor. PET/BT cihazından önce vücuttaki nodüllerde kanser olup olmadığı ancak biyopsi ile saptanabilirken, şimdi PET/BT ile bu lezyonların kanser olup olmadığı yüksek bir duyarlılıkla saptanabiliyor.

En sık kullanıldığı kanser tipleri şunlarıdır; Akciğer kanseri, meme kanseri, kolon ve rektum kanseri, lenfoma, malign melanoma, baş-boyun tümörleri, tiroid kanseri, over,endometrium ve serviks kanseri gibi jinekolojik tümörler, primer odağı belirlenemeyen tümörlerin araştırılması.Diğer kanser tiplerinde ise FDG dışı radyofarmasötikler kullanılarak benzer şekilde bilgiler edinilebilmeye başlanmıştır. İlerleyen yıllarda bu tip kanserlerde PET/BT ile takip edilebilecektir” diye konuştu.