Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, “Füzyon enerjisini kararlı ve kontrollü bir şekilde yapmak insanlığın küresel ısınma ve enerji problemini kökünden çözecek. Bu nedenle dünyanın enerjideki en önemli çıkış yolu füzyon enerjisidir” dedi.

İstanbul Aydın Üniversitesi’nde öğrencilerle buluşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, “Türkiye’nin Teknolojik Gelişimi ve İmkanları” konulu bir konferans verdi. Konferansa İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Rektör Prof. Dr. Yadigar İzmirli, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Dünya’da yaşanan küresel ısınma ve enerji problemleri hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, “Füzyon enerjisi yıllardır dünyanın enerjideki en önemli çıkış yolu olarak görülüyor. Bu enerji, nükleer enerjinin tam tersi etkiler gösteriyor. Ortaya helyum atomu çıkıyor. Yani iki hidrojenin birleştirilmesinden helyum atomu çıkarttığınızda nükleer kirliliğinin önüne geçmiş oluyorsunuz. Böylelikle çok yüksek miktarda enerji üretiyorsunuz. Bütün dünyamıza ve güneş sistemine enerjisini veren güneşin enerji üretmesi de bu prensibe yani füzyon enerjisine göre çalışıyor. Hidrojen bombası 1950’lerde yapılmıştı. Çünkü hidrojen bombasında kontrollü bir enerji üretimi yok. Ancak, füzyonu kararlı ve kontrollü bir şekilde yapmak insanlığın çok büyük çabası ve bu insanlığın küresel ısınma ve enerji problemini kökünden halledecek olan bir çalışmadır” dedi.

“HİDROKARBONLAR KARBONDİOKSİT SALINIMINI ARTTIRIYOR”

Dünya’nın çok büyük bir enerji problemi olduğunun altını çizen Pof. Dr. Kavranoğlu, “Dünyamızda aydınlanma, sanayi ve araçların ihtiyacı için gittikçe artan miktarlarda enerji kullanıyoruz. Bu enerjimizi petrol ve doğalgaz yakarak kullanıyoruz. Yani hidrokarbonları tüketiyoruz. Hidrokarbonların yakılması demek dünyaya karbondioksit salınımını artırmak demektir. Bu da küresel ısınmaya sebep oluyor. Bizim çocukluğumuzda yağan karlar bugün yağmıyor. İnsanların gittikçe daha fazla enerji ihtiyacı olmasından dolayı dünya ısınıyor. Bunun nedeni de yeryüzüne çıkan petrolü enerjiye dönüştürmemize bağlıyorum” dedi.

Dünyada yapılan bilimsel çalışmalardan örnekler veren Kavranoğlu, “Avrupa Uzay Ajansı’nın 5,5 sene önce gönderdiği bir uzay aracı seyahat etti. Gittiği gökyüzünde 6,5 milyar kilometre uzakta bir ufak meteoru buldu, etrafında dönüp yörüngeye girdi üzerine kondu ve oradan aldığı maddeleri inceleyip bütün dünyaya bilgi gönderdi. Bunun yanında bakıyoruz yine insanlık DNA’yı ve içindeki yapıyı keşfetti. 1993 yılında başlayıp 2003 yılında sona eren ve 3 milyar dolar yatırım yapılan dünyadaki birçok ülkenin ve birçok araştırma merkezinin parçası olduğu “The Human Genom Project” yapıldı ve bununla insanların DNA’sı çıkarıldı. Bir insandan anne karnındayken alınacak sıvı bu insanın hangi hastalıklara hangi yaşta yakalanabileceği zayıf ve kuvvetli noktalarının ne olduğu varsa potansiyel bir hastalığı keşfediliyor. Önümüzdeki yıllarda doğmadan önce DNA’ya bakılarak yüz şekli ve parmak izi bile tespit edilecek” diye konuştu.

Ülke olarak çok ilerleme kat ettiğimizi belirten Kavranoğlu, "Şu anda Türkiye’de 2 milyona yakın Suriyeli misafirimiz var. Bunlar için biz 5 milyar dolarlık para harcadık. Bundan dolayı şikayet etmiyoruz. Artık o zayıf Türkiye gitti yerine daha güçlü bir Türkiye geldi. Bu Türkiye’nin kalkınmışlık ve gelişmişlik seviyesi dünyanın en ileri seviyedeki ülkelerine gelsin. 12 yıl önce kişi başına düşen milli gelirimiz 3 bin dolar civarındaydı. Bugün 11 bin dolarlara kadar çıktık. 2023 yılında Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 25 bin dolar olsun. Türkiye’de 10 yıl önce 30 bin tam zamanlı araştırmacımız vardı bugün 100 bin tane var. 2023’te bu sayı 300 bine çıksın istiyoruz. Bunlar siz gençler olacaksınız" dedi.

“OSMANLI BİLİM VE TEKNOLOJİDE EN İLERİ SEVİYEDEYDİ”

‘Biz İstanbul’u asker sayımızın fazlalığıyla değil Fatih Sultan Mehmet’in bilime ve bilim adamına verdiği önemle kazandık’ diyen Kavranoğlu, “İstanbul’u fethederken Fatih Venedikli bilim alimlerinden de faydalandı. Bizans’ın ne bilgisi varsa hepsinden faydalandık. İstanbul’u fethederken o topları zamanın en yüksek teknolojisini geliştirerek ve onu kullanarak gerçekleştirdik. 1400’lerden 1600’lerin ortalarına kadar Osmanlı İmparatorluğu Amerika’nın bugünkü konumundaydı. Dünya’daki tek süper güç konumundaydı. En güçlü devlet bizim devletimizdi” ifadelerini kullandı.