Düzce Depremzedeler Derneği (DEPDER) Başkanı Avukat Ayşegül Şenol Can, depremi unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını söyledi.

12 Kasım düzce Depreminin 15. Yıldönümü nedeniyle bir açıklama yapan DEPDER Başkanı Can, “12 Kasım 1999 tarihinde meydana gelen deprem ile 15 yıl önce kaybettiğimiz canları ve deprem gerçeğini unutmadığımızı göstermek için. Valilik ve Belediye yetkililerinin unutmaması için, depremlerden bu yana çözülmeyen sorunlarımızın çözülmesi için. Deprem başta olmak üzere tüm afetlere karşı her türlü önlemin önceden alınması gerekliliğini hatırlatmak için. Her yıl olduğu gibi bu yılda deprem saati olan 18.57 de Düzce Anıtpark meydanında hep beraber ‘Depremi Unutma Unutturma’ demek istiyoruz.

Bugün artık tüm dünyada kabul edildiği gibi afetlerle etkin mücadelede en önemli yöntem önceden önlem alma kültürünün kamu yönetimi anlayışına ve toplumun tüm katmanlarına yerleşmesidir. Önceden hazırlıklı olmanın en önemli göstergesi ise başta devletin kurumlarının bu konuda hazırlık olmasıdır. Buna uygun bir afet yönetimi anlayışının uygulamalar eliyle ve devletin bu konudaki yapılanmasını tamamlaması ile mümkün olacaktır. Ülkemiz yeryüzünün önemli deprem kuşaklarından birisinde yer almaktadır. Ancak bugüne kadar geçirdiğimiz deprem felaketleri göstermektedir ki, depremlerin etkileri ile etkin mücadele edemiyoruz. Bir arayış içindeyiz ancak kararlılık süreklilik ve hesap verebilirlik konusunda iyi bir noktada değiliz. Zaman zaman hükümet yetkililerinin kararlılık içeren birkaç çıkışı olsa da bunlar yerleşik uygulamalara dönüşememektedir. Bunun çeşitli nedenleri olsa da en önemlisi afet duyarlı bir kamu yönetimi anlayışının halen daha yerleştirilememiş olmasıdır. Depremlerle etkin mücadele için yeterli kaynak ayrılmamakta ayrılan kaynaklarsa amacına uygun kullanılmamaktadır (deprem sonrası toplanan vergiler). Aksine kamusal nitelikten yoksun ve piyasa koşullarına emanet edilen bir anlayış hüküm sürmektedir. Halkın katılımı sağlanamamakta hatta istenmemekte böylece sürdürülebilir mücadele yöntemleri oluşmamaktadır” dedi.

DERS ÇIKARMALIYIZ

Ayşegül Can, depremlerden ders çıkartılması gerektiğini belirterek “17 Ağustos gibi çok ağır sonuçlar doğuran bir afetin hemen sonrasında yaşadığımız 12 Kasım depremleri ile aslında yaşadıklarımızdan önemli dersler çıkartmamız gerekiyordu. Ancak ardı sıra yaşadığımız depremler ve yakın geçmişte yaşadığımız ve birkaç gün önce yıl dönümü olan Van ve Erciş depremlerinde de gördük ki halen çok önemli yaklaşım sorunlarımız var. Ülke genelindeki gelinen noktadaki eksiklerimiz fazlası ile deprem geçiren bir il olmamıza rağmen bizde de hüküm sürmeye devam ediyor. Ne gibi derseniz; İmar planlarımızın ve üst ölçekli planlarımızın afet duyarlılığı taşıdığını söylemek mümkün değildir. Yapılan tadilatlar ve parçalı uygulamalarla bu eksiklik her gün artmaktadır. Planın uygulayıcısı olan belediye meclislerinin depremlerle yaşadığımız acılardan ders çıkarttığını ve buna uygun uygulamalar yaptığını görememekteyiz. Aksine tek sorunumuz kat artış kararları almak gibi davranılması kısa aralıklarla alınan kat artış kararlarının imar uygulamalarında yaratacağı vahim uygulama hatalarına hiç düşünülmemiş ve önlem alınmamıştır. Topluma yol gösterici olmak ve gereken önlemleri almak konusunda hem eğitici hem yaptırımcı olması gerekirken acılı kentin insanları sürekli belediyeyi uyarmak zorunda kalmakta ancak sonuç alamamaktayız. Kat sayısının dört kata çıkarılması sırasında alınan kat artış kararında Düzce’nin alüvyon topraklarla çevrili zemin yapısı ile verimli tarım arazileri dikkate alınmamış olup ovada yoğunluk artırmaya yönelik karar alındığını açıkça görmekteyiz. İlave planlarla ilin verimli tarım arazileri arsaya çevrilmektedir. Bu gidişin iyi olmadığını belirtmek isteriz. Belediye yetkilileri her keresinde bir kattan ne olacak diye kat artışı vererek halkın katılımını önemsememekte değişik çıkar gruplarının taleplerinin ortaklaştırılması yönünde bir çaba sarf etmeyip, yalnızca önüne gelen talebin baskısına dayanamayıp şehrin geleceğini düşünmemektedir. 2001 revizyon imar planı ile kat sayısı iki ile sınırlanmıştır. Bu uygulamadaki planda konut gelişim alanlarının nereleri olduğu bellidir. Şehrin nispeten sağlam zeminli olan kalıcı konutlar ve çevresi başta olmak üzere kuzey tarafında konutlaşmanın yoğunlaşacağı alan olduğu bellidir. Bu çevrede ihtiyaca uygun düzenlemeler yapılabilir. Ancak her zaman doğru zemin araştırmaları ile bu kararların alınması gerekir.

Bugün geldiğimiz noktada en önemli sorunumuz depremlerde hasar gören mevcut şehir merkezi ve çevresindeki binaların sağlamlaştırılması yıkılması gereken binaların yıkılması eski yanlışlarımızı tekrar etmeden mevcut yapı stoğunun elden geçirilmesidir. Bu yönde bir seferberlik başlatmak başta Belediye ve Valiliğe düşmektedir. Geniş imkanların kullanıcısı kamu gücünü elinde bulunduran bu kurumlar bir kararlı tutum sergilediklerinde her şeyin ne kadar kolay çözüleceğini göreceğiz” diye konuştu.

“Düzce Depremzedeler Derneği olarak bugüne kadar neler gördük neler yaşadık” diyen Can “Depremden sonra yapılan imar planlarının, deprem riski gözetilerek ve usulüne uygun yapılması için. Hak sahipliği mağduriyeti yaşayanların sorunları için. Kalıcı konut inşaatları ve yer seçimlerinde ki güvenli tercihler için. Deprem yardımlarının nerede? nasıl? kullanıldığını alenileştirmek için. Denetim sorumluluğunu yerine getirmeyen, yerleşime uygun olmayan arazileri yerleşime açarak depremin felakete dönüşmesinde sorumluluğu olan Belediye ve Valiliğin yargılanması için. Kiracı depremzedelerin, sağlıklı-güvenli konuta ulaşabilmesi için. Her yıldönümünde unutulmaması için uğraştık, çabaladık, başardık. Sözümüzün arkasındayız. Depremi de unutmadık, kaybettiklerimizi de” dedi.