Trakya Üniversitesi Keşan Meslek Yüksekokulu’nda hazırlanan bir proje kapsamında, Edirne’nin Enez ilçesinde koruma altında olan Boz Irk Sığırlarla ilgili detaylı bilgiler toplanıyor.

Keşan MYO Müdürü Yrd. Doç. Dr. Sülayman Kök, yaptığı açıklamada, hazırladıkları ’Türk Boz Irkı Sığırlarda UoG-CAST, CAPN1 ve CAPNI 4751 Marker Genotipleri Araştırılması’ projesinin kabul edildiğini söyledi. 2013 yılında çalışmalarına başlanan projenin, Trakya Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu tarafından kabul edildiğini söyleyen Kök, projede birkaç düzenleme yapılacağını aktardı.

Keşan MYO Müdürü ve Trakya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü öğretim görevlisi Yard. Doç. Dr. Süleyman Kök’ün yürütücülüğünü yaptığı projenin yardımcı araştırmacılığını ise Keşan Gıda Kontrol Laboratuarı Biyolog Sertaç Atalay, Keşan Gıda Kontrol Laboratuarı Uz. Vet. Hek. Mustafa Savaşçı ile Bursa Gemlik Veteriner Okulu Dr. Vet. Hek. Mustafa Savaşçı yapıyor.

"BOZ IRKLAR, DURUMLARI TESPİT EDİLMEDEN YOK OLMAKLA KARŞI KARŞIYA"

Proje hakkında bilgiler veren Süleyman Kök, projenin amacının bölgedeki boz tipi sığır ırkında et kalitesinin araştırılması olduğunu belirterek, "Projenin genel olarak mantığı boz tipi sığır ırkında et kalitesi üzerine etkili olan genler. Bu üç genetik bölgede biz çalıştık. Bu bölgelerde et gevrekliği konusunda etkili lokuslarda ilişkili genler var mı-yok mu diye, eti gevrekleştirme yönünde etkili lokusların var olduğunu belirledik. Boz ırklar, durumları tespit edilmeden yok olmakla karşı karşıya. Dolayısıyla gen kaynaklarımız, üzerinde ıslah çalışmaları yapılmak suretiyle et kalitesi iyi olan bir ırk geliştirilebilir" dedi

"ENEZ’E BAĞLI ÇANDIR KÖYÜ’NDE 100 BAŞ KORUMA ALTINDA"

Boz Irkların, koruma altında olduğunu vurgulayan Kök, "Popülasyon genetiği açısından da boz ırklar Çandır’da koruma altında. Orada 100 baş sığır koruma altında tutuluyor. Bir de farklı alanlardan alınarak Bandırma’ya götürülen ve koruma altına alınan farklı ırklar var. Hem oradaki hem de buradaki köylerde bulunan sığırlardan kan ve doku örneği aldık. Bu iki doku örneğini de karşılaştırdık. Genetik yönden karşılaştırma yaptık. Şimdi küçük lokal alanlarda kalan ırklarda birbirine benzerlik artıyor. Bu benzerliğin artması ırkın korunması açısından tehlike oluşturuyor. Çevre koşullarına ve hastalıklara karşı dayanıklıkları azalıyor. Sığır ırkı geniş bir popülasyon şeklinde korunabilirse çevre koşullarına ve hastalıklara karşı dirençlerini arttırmış oluruz. Bizim görevimiz bilimsel yönde uyarmak" şeklinde konuştu.

"ETLER, IRKLARINA GÖRE AYRI AYRI SATILMALI"

Sülayman Kök, bölgedeki mevcut sığır ırkının belirlenmemesi halinde yok olacağına dikkat çekerek, "İlk klonlama İstanbul ve Uludağ Üniversiteleri Veterinerlik Fakülteleri tarafından boz ırk üzerine oldu. Irkların neslinin devam ettirilmesi ve korunması için klonlama bir garanti yöntemi. Ama klonladığınız hayvanın genetik yapısı tek düze olmamalı. Biz üzerine iki farklı şeyi söylemeye çalışıyoruz; bu ırk korunmalı ama bu ırkın içinden belirli sürüler seçilmek suretiyle ayrı bir sürü olarak et gevrekliği yönünden kaliteli et üreten bir hayvan haline getirilip sürüler geliştirilip, büyütülmeli. Ayrıca bunun eti de kültür etlerinden daha farklı fiyata satılabilmeli. Et eğer sığır etiyse, bu boz ırkın antrikotu, bu montofonun antrikotu veya hoştaynın antrikotu diye farklı fiyatlarda satılmalı. Bu et nadir bulunuyor ve damak zevki daha farklıysa normal fiyattan daha yükseğe satılmalı. İnsanların önüne bunu alternatif ürünler olarak sunmak lazım" dedi.