Önemli anların fotoğraflanıp sosyal medyada paylaşılması moda haline gelirken, bu moda oluşumu toplumsal değerlerin hem ticari hem de gösteriş olarak kullanılmasına neden oluyor. Toplumsal değerlerimiz içerisinde çok büyük önem teşkil eden camilerimiz de bu modanın kurbanı olmaması için Karaman Müftüsü Nuri Değirmenci konuyla alakalı olarak gazetemize açıklama yaptı. Müftü Değirmenci, “İslâm birleştirici, bütünleştirici ve toplumsal dayanışmayı sağlayıcı bir dindir. Toplumların dayanışma içinde bulunmaları; birlik ve beraberliklerini sağlayabilmeleri, güçlü olabilmeleri ve dışarıdan gelecek, yıkıcı tehlikelere karşı kendilerini koruyabilmeleri açısından oldukça önem arz eder. Parçaları bir araya toplayan, bir şeyin bir kısmını diğer kısmına katan, uzlaştıran ve barıştıran anlamlarına gelen cami toplumda ortak bir şuurun oluşmasına önemli katkılar sağlayan bir müessesedir. Cami, toplumun her kesiminden insanın herhangi bir ayırıma gitmeden bir araya geldikleri, kaynaştıkları, aynı heyecanları yaşadıkları, kardeşlik, birlik ve beraberlik duygularının doruk noktasına ulaştığı kutsal bir mekândır. Bu yüzden İslâm'da cami özel bir konuma sahiptir. Hz. Peygamber'den günümüze kadar bu yönünü hep muhafaza etmiştir” dedi.

CAMİLERİN FONKSİYONU

Kuruluşundan günümüze kadar camilerin üstlendiği fonksiyonları anlatan Müftü Değirmenci, “Camiler, İslâm'ın ilk dönemlerinden itibaren Müslümanların hayatında önemli bir yer tutmuştur. Peygamberimiz İslâm'ı müesseseleştirmeye camiden başlamış ve ilk kurulan İslâmî müessese cami olmuştur. Cami ilk İslâm toplumunun teşekkülünde merkezi bir rol oynamıştır. Bu amaçla Hz. Peygamber, hicretten sonra Medine'ye varır varmaz, hemen bir mescit (Mescid-i Nebevî) inşa ettirmiştir. O, Ashabıyla istişare toplantılarını burada yapmış ve gerçekleştirdikleri işlerin planlarını burada şekillendirmiştir. Bu mescitte birbirinden ayrı üç mekân bulunmaktaydı:

1.            Namaz kılmaya ayrılan bir bölüm,

2.            Okul vazifesi görmek için Suffa denen bir mekân,

3.            Hz. Peygamber'in hanımlarına ayrılmış birkaç odadan oluşan ayrı bir kısım” açıklamasında bulundu.

CAMİLER YAYGIN EĞİTİM KURUMUDUR

Camilerin günümüzde toplumsal dayanışmayı sağlamadaki etkinliğine de değinen Müftü Değirmenci, “Kurulduğu günden itibaren Müslümanların yaşamında önemli bir yere sahip olan camiler, bugün de aynı konumlarını muhafaza etmektedirler. Günümüzde camiler, öncelikle ibadet yeri olma özelliğine sahiptirler. Milyonlarca insan beş vakit namaz, cuma namazı, bayram ve teravih namazlarında ibadet maksadıyla camilere gelmektedirler. Ayrıca mevlit programlarında ve ramazanlarda okunan mukabelelerde camiler dolup taşmaktadır.

Camiler ibadet yeri olma özelliğinin yanında, din eğitiminin temel bahisleri olan iman, ibadet, ahlâk gibi konularda eğitim yapılan birer yaygın eğitim kurumudur. Camilerde her yaş ve seviyedeki insanımız dinî konularda bilgilendirilmekte, aydınlatılmakta ve okullarda öğrendikleri dinî bilgiler pekiştirilmektedir. Akşam kursları ve yaz aylarında açılan yaz Kur'an kursları yaygın din eğitimi adı altında camilerde yürütülen din eğitimi etkinlikleridir.

Yaygın din eğitimi yetişkinlere ve okul dışındakilere dinî bilgiler kazandırmak ve dinî anlayışlarını geliştirerek hayatın dinî boyutunu yorumlamalarına yardımcı olmak amacıyla yürütülen, planlı, programlı ve örgütlü bir din eğitimi çabasıdır. Camiler birer yaygın din eğitimi kurumu olduğundan buralarda verilen hutbe ve vaazların, Kur'an-ı Kerim ve dinî bilgiler öğretiminin önemi bir kat daha artmaktadır”  şeklinde konuştu.

CAMİLERİN FONKSİYONU AZALDI

Günümüzde camilerin fonksiyonları, değişen fizik mekân anlayışıyla birlikte azalmış; mabet ve dinî eğitim-öğretim merkezi olmak üzere alanının daraldığını dile getiren Müftü Değirmenci, “Yaşadığımız çağda konutların apartman olarak yapılması, şehirlerdeki nüfus yoğunluğunu artırmış, şehir ve köyde yaşayan nüfus oranları yer değiştirmiştir. Nitekim ellili yıllarda Türkiye’de şehirde yaşayan nüfus yüzde yirmiyken günümüzde bu sayı yüzde seksenlere ulaşmıştır. Köyden şehre gelen ve şehrin dar kalıplarına mahkûm olan aile içindeki çocuk, genç, kadın, yaşlı, emekli ve engellilerin ev dışında sosyal ihtiyaç ve problemlerini çözecek yeni fizik mekânlara ihtiyaç vardır.

Bugün şehirlerde yaşayan insanların camilerin fizik mekânlarından sadece mabet ve dinî eğitim için değil, başka sosyal hizmetler için de yararlanmaları gerekmektedir. Bu bakımdan çocuk, genç, kadın, yaşlı, emekli ve engellilerin camilerde kullanabilecekleri farklı alan ihtiyacı ortaya çıkmakta ve şehir mimarimizle birlikte cami mimarisinin de fonksiyonellik ve estetik açısından yeniden ele alınması gerekmektedir” diye belirtti.

“İnsanoğlunun temel ihtiyaçları karşılandıktan sonra ilk hatırına gelen şey, sanat ve estetiktir” ifadesini kullanan Müftü Değirmenci, “İnsan yaşadığı mekânların; cami ve eğitim merkezlerinin de estetikten nasip almasını ister. Yetmişli-seksenli yıllarda konut ihtiyacını estetiğine bakmadan gecekondu anlayışıyla çözmeye çalışan insanımız, mabetlerini de aynı anlayışla inşa etmek durumunda kalmıştır” şeklinde kaydetti.

CAMİLERDE FOTOĞRAF ÇEKTİRMEK CAMİ ADABINA AYKIRIDIR

İslam’ın şiarı konumunda bulunan cami, minare ve mabetler, bulundukları coğrafyanın İslam medeniyetine ait olduğunu gösteren birer simge olduğunu ifade eden Müftü Değirmenci, şunları dedi: “ Ancak o coğrafyada o medeniyetin devamı, cami veya mabetlerin manevi imarıyla mümkündür. Bu yüzden bugün mabet dikmek ve cami inşa etmek noktasında Müslümanların gayretlerini takdir etmemek mümkün değildir. Ancak mabet dikmeyi heykel veya bir başka sanat eseri dikmekle eşdeğer görmek ve böyle bir yarışa girmek yanlış olur.

Camilerde dini duyguları istismar ederek dilenmek, cami kapılarında ticaret yapmak ve camilerde önemli anılarını fotoğraf çektirerek anlamlaştırmak cami adabına ve fonksiyonlarına aykırıdır.

Bu davranışlar camilerin toplumsal hayatımızda temsil ettiği manevi anlama zarar verir, camilere gösterilmesi gereken saygının giderek yok olmasına katkı sağlar.”

ADEM DEMİREL