Programlarının mütevazi bir dinleyici kitlesine hitap ettiğine dikkat çeken ve oturum başkanlığını da yapan Emine Nur Bayraktaroğlu “Ameller niyetlere göredir. Biz temiz bir niyetle yola çıktık. Derdimiz salonları doldurmak değildir; ama temennimiz insanların fikrî, sanatsal ve kültürel faaliyetlere de itibar etmesidir. Biz burada bir kişi de olsa yüz kişide olsa bildiklerimizi paylaşabilmenin, paylaşırken öğrenebilmenin huzurunu duyuyoruz. Hz.Aişe sevgisiyle, iffetiyle hepimizin adını duyduğu, hepimizin hayran olduğu bir isim. O’nun sevgisi ve iffet anlayışı bugün tüm dünya kadınları için eşsiz bir örnektir.”dedi.
Topluluk öğrencilerinden Elanur Küçük ise Hz.Aişe’nin aramızdan ayrılmış olmasının üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen, gönlümüzde sevgisinin, öncülüğünün ve önderliğinin daima diri olduğuna dikkat çekerek “Ne zaman bu hayatın fırtınaları, çileleri, dertleriyle karşılaşsak O’nun hayatından bir teselli buluruz kendimize… Allah Rasülü O’nun dilinden konuşur bizimle. O, O mübarek Sevgili’nin sözünün ve sünnetinin emanetçi olmuş… Çünkü Hz.Ebu Bekir’e evlât, Allah Rasulü’ne eş olmuş…”dedi. Elanur Küçük konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “İffetiyle, duruşuyla, ilmiyle hepimize örnek bir simadır Hz.Aişe…  Biz ondan bilmeyi, bilinmeyi öğreniriz… Biz ondan iffeti, iffetli kalmayı öğreniriz. Biz ondan direnmeyi, çalışıp didinmeyi öğreniriz. Yalnız bu kadar mı? Biz ondan merhameti, şefkati, şiiri, duayı, sadakati, mütevazılığı öğreniriz… Bir yanda ümmetin coğrafyası kan ve gözyaşıyla sulanırken, diğer yanda sofrasında iki kap yemeği az bulan, neredeyse şükretmeyi bile unutan bizler için sevmek ve sevilmek nedir? Gerçekten bir kul olabiliyor muyuz bu hayatta ve bu hayatta hem de bunca kanın, gözyaşının ve bunca dünya nimetinin olduğu bir çağda nasıl evlatlar olacağımızı, nasıl eşler olacağımızı, nasıl bir kul olacağımızı bilmek istiyorsak Hz.Aişe’nin hayatına bakalım. Mütevaziydi, alçakgönüllüydü… Ama aynı zamanda vakur ve cömertti. Öksüz ve fakir çocukları himayesine alır, onların terbiye ve yetiştirilmesine itina eder, sonra da kendilerini evlendirirdi. Birçok köle ve cariyesini azat etmiştir; bazı rivayetlerde sayıları altmış iki olarak zikredilen bu azatlılardan bir kısmı ilim ve hadisle meşgul olmuştur. Konuşmamın başında belirttiğim gibi O sözün de sünnetin de emanetçisiydi… Hz. Peygamber’in diğer hanımlarıyla, kızı Hz. Fatıma ve Hz. Ali ve diğer sahâbîlerin faziletlerine dair birçok hadis rivayet etmek ve onları ümmete tanıtmak suretiyle ne kadar alicenap olduğunu da göstermiştir.”
Daha sonra söz alan Fatmanur Dalkıran ise  Hz.Aişe’nin inişine vesile olduğu ayetlere dikkat çekerek: “Hz.Aişe de bir insan ve şimdi olduğu gibi o dönemde de münafıklar var, iftiralara kulak veren Müslümanlar var. İşte bu duruma çok üzülüyor ve Allah u Teala bu hüznü, hasreti ve ıstırabı Nur Suresi’nin 11-21 ayetleriyle mükâfatlandırıyor… Şimdi şöyle soralım kendimize… Dedikodunun, asılsız haberlerin kol gezdiği bir çağda biz acaba bu dedikodulara, bu iftiralara bilerek ve bilmeyerek alet oluyor muyuz diye… Acaba farkında olmadan kullandığımız cümleler yuvaların yıkılmasına, geçimsizliklerin artmasına mı sebep oluyor diye düşünüyor muyuz? Duyduğumuz her sözü aktarmanın bize günah olarak yeteceğini söylüyor Allah’ın Rasulü…”dedi.
Son konuşmacı olan Zeynep Şahin ise Hz.Peygamber vefat ettiği zaman çok genç olmasına rağmen Kur’an’ı ve Hz.Peygamber’in sünnetini en iyi bilen, anlayan ve muhafaza eden sahabilerin başında yer alan isimlerden birinin de Hz.Aişe olduğuna dikkat çekerek: “ O hem baba evinde hem de Hz.Peygamber’in yanında zekası, anlayış kabiliyeti, öğrenme arzusu, kuvvetli hafızası, aşk ve imanı sayesinde en iyi şekilde yetişti ve başkalarına nasip olmayan bilgiler edindi. Arap dilini maharetle kullanması yanında Arap şiirini de çok iyi bilirdi. “Çocuklarınıza şiir öğretiniz ki dilleri tatlansın.”derdi. Düşünün “çocuklarınıza şiir öğretiniz ki dilleri tatlansın.” diyor…  Bu, bugün çocuklarını, oğullarını kızlarını internetin, bilgisayarın, televizyonun dünyasına teslim eden bizlere ne çok şey söylüyor…  Ayrıca Arap tarihi, cahiliye çağının vaziyeti, örf ve adetleri hakkında geniş bilgi sahibi idi.  Ahlakında olduğu gibi ilmi bakımından da babası Hz.Ebubekir’e benzemişti. Küçük yaşından itibaren Kur’an’ı ezberlemeye başlamış, ayetlerin kıraat tarzını iyice öğrenmişti. Bilhassa Medine’de nazil olan ayetlerin nüzul sebeplerini, delâletlerini, tahlil ve değerlendirmelerini ve her ayetle nasıl ahkâm çıkarılacağını çok iyi bilirdi. Hz. Peygamber’in ashabı arasında çok sayıda fetva vermesiyle meşhur olan yedi kişiden biri de Hz. Aişe’dir. Rivayet ettiği hadislerin sayısı ise 2210’dur.  Hz.Aişe’nin en belirgin özelliklerinden biri de İslâm dininin esaslarını anlatmak hususundaki gayretidir. Hz.Peygamber’den sonra onun evi yediden yetmişe herkes için ilim ve irfan ocağı olmuştur.”dedi. 
Program oturum başkanlığını yapan Emine Nur Bayraktaroğlu’nun duası ile sona erdi.