Sempozyumun son gününde oturum başkanlığını Prof. Dr. Salih Tuğ’un yaptığı kapanış toplantısında sırasıyla Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Prof. Dr. Celalettin Vatandaş, Prof. Dr. Sönmez Kutlu ve Prof. Dr. Halit Çalış sempozyum ile ilgili görüş ve düşüncelerini paylaştı. 

“Mezhebin din olmadığı yönündeki vurgularımızı daha titizlikle yapmalıyız”

Prof. Dr. Halit Çalış, sempozyum boyunca değerlendirilen konuların, önerilerin ve tenkitlerin titizlikle dikkate alınacağını belirterek, “Din ve mezhep ilişkisi ele alınırken mezhebin din olmadığı yönündeki vurgularımızın daha titizlikle gözden geçirilmesi kanaatindeyim. Çünkü bu durum mezhebi biraz daha dinin ötesine iterken dini biraz daha keyfilik alanına açar bir tablo ortaya çıkarıyor. Dinin toplum düzlemindeki somutlaşmış biçimini atlamak bizi daha tehlikeli boyutlara taşır diye kaygı duyuyorum. Bizler burada din-mezhep ilişkisi üzerine kendi uzmanlık alanlarımız çerçevesinde bir sonuca ulaşmaya çalışırken, ümmet on beş asırdır hem bir zihniyet hem de pratik yaşam itibariyle kimi hususları dinin asli unsurları kabul ederek, nesiller boyu hiçbir kopukluk olmaksızın bizlere taşıdı. Bundan daha güçlü bir bilgi kaynağı olamaz diye düşünüyorum.” dedi. 

“Kavramlarımız ve kurumlarımıza taşıyamayacakları yükler yüklememeliyiz”

Mezheplerin sorumlulukları ve etki alanları hakkında da konuşan Prof. Dr. Halit Çalış, çoğu zaman mezhebin sorumlu olmadığı bir sorunun çözümünün mezhepte arandığına dikkat çekerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Modern dönemde karşılaştığımız hususların birçoğu klasik dönemde oluşmuş bir mezhep disiplininin doğurduğu bir sonuç değildir. Kavramlarımız ve kurumlarımıza taşıyamayacakları yükler yüklemek ve onların sebep olmadığı sorunların çözümlerini onlardan beklemek aslında o kavram ve kurumun anlaşılması önünde engeldir. Geçmişimizi tahlil ederken yalnızca geçmişle değil bugüne dair analizler de yapabilmeliyiz. Mezheplerin iyi anlaşılması için kişinin şahsi sorumluluğu çerçevesindeki sorumluluklarının da atlanılmaması gerekiyor. Pozitif söylemlerin getireceği özgüven ve cesaretle bünyeyi sağlam tutmaya çalışmalıyız.”

“Anadolu’nun size ihtiyacı var”

Konuşmasının son bölümünde temennilerini dile getiren Prof. Dr. Halit Çalış, “Üç gün boyunca her birisi ülkemiz için bir çınar niteliğinde olan ilim adamlarını burada misafir ettik. Âlimlerimizden istirhamım vakitlerinin biraz daha büyük bir kısmını Anadolu’ya ayırmaları. Çünkü Anadolu’nun size çok ihtiyacı var. Anadolu’da bu anlamda büyük bir açlık söz konusu. Sempozyuma katılımın verdiği cesaretle önümüzdeki yıl da başka bir sempozyumla burada buluşmayı temenni ediyorum ve huzurlarınızda tüm hocalarıma şimdiden davetimi iletiyorum. Katılım gösteren ve katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu. 

“Geleceğimiz adına çok ümitlendim”

KMÜ Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen ise yaratılış ve dünyaya geliş gayelerimizden birisinin de tanışmak olduğuna değinerek, “Eğer buluşmuyorsanız yaşamıyorsunuz. Önce yaratıcı ile daha sonra yaratıcının yarattıkları ile buluşmak, gerçek anlamda yaşamanın tadına varmamızı sağlıyor. İnsan kusursuz değildir. Elbette ki eksikliklerimiz olmuştur fakat eksiklerimizi bizimle paylaşın ki bu eksiklikleri giderelim. Yaşamış olduğunuz güzellikleri ise dostlarınıza ve sevdiklerine anlatın ki güzellikler paylaştıkça çoğalsın.” dedi. 

Prof. Dr. Sabri Gökmen, sempozyum boyunca yaşanan zihinsel heyecanların bedensel yorgunlukları giderdiğine vurgu yaparak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Fikir anlamında zenginleştiğimiz bu sempozyumda dinlediğim arkadaşlarım beni heyecanlandırdı ve açıkçası geleceğimiz adına çok ümitlendim. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenlere ve katılım gösteren herkese teşekkür ediyorum.”

Sempozyum, dinleyicilerin ve öğrencilerin de görüşlerini paylaşmasının ardından sona erdi.