Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde (KMÜ) “Sanayi Sektörünün Karaman’daki İşçi Kadınların Sosyo-Ekonomik Durumuna Etkileri” konulu bir araştırma gerçekleştirildi.

KMÜ Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İsmail Güllü tarafından hazırlanan ve KMÜ Bilimsel Araştırmalar Projesi (BAP) Komisyonunca desteklenen proje, Karaman Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) çalışan kadın işçilerin ele alındığı ilk sosyolojik araştırma niteliği taşıyor.

Karaman Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) çalışan kadınların sosyal yaşamlarına ve problemlerine ilişkin sosyolojik tespitler yapmak amacıyla 2012 Mart ve Haziran ayları süresince gerçekleştirilen araştırmada 400 işçi kadınla anket yapıldı ve yüz yüze görüşmelerle araştırma desteklendi.

Yakın Çevreleri, Kadınların Çalışmasını Desteklemiyor

Araştırmaya katılan işçi kadınların çoğunluğu çalışmalarının çevreleri tarafından uygun karşılanmadığını ifade ediyor. Sonuçlara göre çevrelerinin çalışmasını hoş karşılamadığını söyleyenlerin oranı yüzde 80, kararsızlar yüzde 10, katılmayanların oranı da yüzde 10 olarak gözlemlendi.

İş tanımında toplumda yaygın bir yanlış olarak karşımıza çıkan ‘kadın işi, erkek işi’ gibi ayrımların da incelendiği araştırmada kadınların yüksek oranda cinsiyet ayrımından rahatsız oldukları belirlendi. Cinsiyet ayrımcılığı yaşadığını düşünen kadın işçilerin oranı yüzde 50,75 ve buna katılmadığını belirtenler yüzde 18,75 iken kararsızlar ise yüzde 30,50 olarak saptandı.

Yakın Çevre İle İlişkiler Zayıflıyor

Ankete katılan kadınlara, çalışma hayatının onların sosyal ilişkilerinde zayıflamaya yol açıp açmadığına ilişkin yöneltilen soruya kadınların yüzde 64,25’i çalışma hayatının sosyal ilişkileri zayıflattığına katıldığını belirtirken bu görüşe katılmadığını belirtenlerin oranı yüzde 23,75, kararsızlar ise yüzde 12 olarak tespit edildi.

Çalışan Kadın Çocuklarını ve Eşini İhmal Ediyor

Araştırmadaki önemli parametrelerden birini de çalışan kadın-çocuk ilişkisi oluşturuyor. Konuyla ilgili çıkan sonuçlara göre çalışan kadınların yüzde 64,25’inin eş ve çocuklarını ihmal ettiğini düşündüğü belirlendi.

Yoğun Çalışma Temposu Ailevi Sorunlara Yol Açıyor
 

Araştırma kapsamında görüşleri alınan kadınların yüzde 90’ı yoğun iş temposunun aile içi ilişkilerde sorunlara yol açtığını ifade ediyor.

Ankette ayrıca, çalışan ve kariyer yapan kadınların çoğunun ya evlenmemiş ya da boşanmış olmaları dikkat çekiyor. Ankete katılan kadın işçilerin yüzde 27,25’i boşanmış, yüzde 45,75’i bekâr, evlilerin oranı ise yüzde 27’yi gösteriyor. Araştırmada kadınların çalışmalarının onların boşanmalarına etki eden bir unsur olup olmadığı sorusuna ise yüzde 48,5’i evet yanıtını veriyor.

Aylık Gelir ve Ev Sahibi Olma Oranları

Araştırmaya katılan kadınların aylık gelirleri ile ilgili sorulara bakıldığında ayda 500-1000 lira arası aylık gelirim var diyenlerin oranı yüzde 38, aylık 1000-1200 lira arası diyenlerin oranı yüzde 43 olurken 1200-1500 lira aylık gelirim var diyenlerin oranı yüzde 19 olarak göze çarpıyor.
Araştırmada kadınlar ve erkekler arasında yaşanan ücret farklılıkları da gözden geçirilerek sonuca yansıtıldı. Ücret farklılıklarından kaynaklanan problemlerin mevcut yasalardan dolayı değil, uygulamada yaşanan bir sorun olduğu gözlemlendi.

Kadınların ev sahibi olup olmadıklarına yönelik soruların sorulduğu bölümde ise kiracı olanların veya akraba yanında oturanların oranının yüksekliği dikkat çekici. Araştırmaya göre sadece yüzde 28,25’lik bir dilim kendine ait evi olduğunu belirtiyor.

“Çalışan Kadınlar İçin Yeni Düzenlemeler Gerekiyor”

Yrd. Doç. Dr. İsmail Güllü anket sonuçlarına ilişkin değerlendirmesinde, sosyal hayatı düzenleyici girişimlerde bulunulması gerekliliğine değinerek, “Mesai saatleri, erkek işçilere uygun olarak düzenleniyor. Aileleri ve çocukları nedeniyle kadın işçilere uygun düzenlemeler yapılmalıdır.” şeklinde konuştu.

Yrd. Doç. Dr. Güllü, aile danışmanlığı mekanizmasının çalışan kadınlar için daha sistemli olarak ele alınması gerektiğini belirterek, çocuk konusunun ise çalışan kadınların en hassas ve yoğunlukla üzerinde durduğu konuların başında geldiğini kaydetti. Yrd. Doç. Dr. Güllü, çocuklu kadınlar için işyerlerinde çocuk yuvaları, bakım evi, okul sonrası etüt merkezleri kurulması ve çalışma saati düzenlemelerinin kadının iş hayatına katılımını artıracağını ifade etti. Yrd. Doç. Dr. Güllü, iş yerlerinde yapılacak dinlenme odaları ve emzirme odası gibi uygulamaların ise verimliliği artıracağının altını çizdi.

Yrd. Doç. Dr. Güllü, kadınların iş yaşamı ile birlikte karşılaştığı güçlüklerin üstesinden gelmek üzere profesyonel psikolojik desteğin önemine dikkat çekerek, aynı zamanda kadınların sosyal ve kültürel yönden ve sağlık yönünden desteklenmesi gerektiğini vurguladı.

Ailelerin çocuklarını yetiştirirken kadın-erkek ayrımından uzak durmalarını tavsiye eden Yrd. Doç. Dr. Güllü, mesleki ve teknik eğitimde kapsamlı bir reform ile genç kızların geleneksel mesleklerin dışında daha aktif yer alması gerektiğini dile getirdi.