Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) ve Ankara Üniversitesi işbirliği ile Jean Monnet Konferans Dizisi kapsamında ‘Türkiye ve AB İlişkilerinde Yeni Gündem’ konulu konferans düzenlendi. KMÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Karamanoğlu Mehmetbey Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferans Türkiye-AB ilişkilerini anlatan sinevizyon gösterimi ile başladı.
Oturum başkanlığını İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Çevik’in yaptığı konferansa KMÜ Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Belgin Akçay, Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Özlen Kavalalı, Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Cemalettin Damlacı, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinden Prof. Dr. Tuğrul Arat, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Belgin Akçay, Türkiye ve AB ilişkilerinin bilimsel düzeyde tartışılması ve değerlendirilmesi amacıyla üniversitelerde konferanslar düzenlediklerini dile getirdi. Prof. Dr. Akçay, konferansın konuları hakkında bilgiler vererek, ‘Türkiye-AB İlişkilerinde Vize ve Geri Kabul, Yeni Nesil Ticaret Anlaşmaları, Türkiye-AB İlişkilerinde Yeni Dönem Gelişmeleri’ başlıkları hakkında kısa bir değerlendirme yaptı.

“Üniversiteler hayalleri ve idealleri olan bir nesil yetiştirir”

Prof. Dr. Belgin Akçay’ın ardından KMÜ Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen kürsüye çıktı. Rektör Gökmen, bir ülkenin veya bölgenin kalkınmasında en önemli etkenin nitelikli eleman yetiştirilmesinden geçtiğini belirterek, “Nitelikli bireylerin yetiştirilmesi konusunda akla gelen ilk kurum üniversiteler olmaktadır. Üniversitelerin temel görevi nitelikli, katma değer üreten, hayalleri ve idealleri olan, dinamik bir nesil yetiştirmektir.” dedi.  

Üniversiteleri gelişmiş ve iyi olan ülkelerin dünyada hızla geliştiğini ve kalkındığını söyleyen Prof. Dr. Gökmen, “Bizler de Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinin iyi bir üniversite olması için canla başla çalışıyoruz. Ülkemizin ve dünyamızın gündemindeki konulara yabancı kalmayıp gündemi takip etmemiz gerekiyor. Bu amaçla düzenlenen bu konferansın da gençlerimiz açısından faydalı geçeceğini umut ediyorum.” şeklinde konuştu. 

“Türkiye, aday ülkeler arasında Schengen vizesi uygulanan tek ülke”

Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Özlen Kavalalı, Türkiye-AB ilişkilerinde vize ve geri kabul konularını anlatarak, Türkiye AB ilişkilerinde en önemli şikâyetlerden birisinin AB ülkeleri tarafından Türk vatandaşlarına uygulanan vize olduğunu söyledi. AB üyesi ülkelerin kendi aralarındaki dolaşımlarını kolaylaştırmak amacıyla Schengen anlaşmasını yaptığını ifade eden Kavalalı, “AB üyesi ülkeler kendi aralarında ticari dolaşımı serbestçe uygulamak ve hiçbir engele takılmadan gerçekleştirebilmek amacıyla bu uygulamaya geçtiler. Fakat Türkiye, AB’ye aday ülkeler arasında vatandaşlarına Schengen vizesi uygulanan tek ülke konumunda.” dedi. 


Geri kabul anlaşmaları hakkında da bilgiler veren Özlen Kavalalı, geri kabul anlaşmasının sınırları belirlenmiş bir ülkede yasadışı olarak bulunan kişilerin anlaşma yapılmış kaynak ülkeye veya en son transit geçiş yaptıkları ülkeye geri gönderilmesini düzenlediğini söyledi. 

“AB’nin Asya Pasifik ülkelerine ilgisi arttı”

Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Cemalettin Damlacı ise yeni nesil ticaret anlaşmaları ve Türkiye-AB Gümrük Birliği ilişkileri hakkında sunum yaptı. Serbest ticaret anlaşmalarının gelişimi ve değişimi hakkında da bilgiler aktaran Damlacı, serbest ticaret anlaşmalarıyla yabancı sermaye yatırımları alanındaki serbestleşmenin en üst seviyeye çıkarılmasının hedeflendiğini belirtti. Damlacı, Asya Pasifik ülkelerinin güçlü bir ekonomik büyüme performansı sergilemelerinin, AB’nin Pasifik ülkelerine olan ilgisini artırdığını da sözlerine ekledi.

Damlacı, Türkiye ile ABD arasında yapılacak olan serbest ticaret anlaşmasına da değindi. Yapılacak olan serbest ticaret anlaşması ile ticaretin ve ekonomik hayatın büyümesi, istihdamın arttırılması, hizmet ticareti ve kamu alımlarında yeni pazarların açılması gibi amaçları bulunduğunu belirten Damlacı, “Türkiye ve ABD arasındaki siyasi, ticari ve ekonomik ilişkilerin gelişmesine bağlı olarak pek çok görüşme yapılıyor. Anlaşma sürecinin olumlu sonuçlanması için her iki tarafın da katkısı çok önemlidir.” dedi. 

“Türkiye, AB’yi önce halk olarak benimsemeli”

Prof. Dr. Tuğrul Arat da Türkiye-AB ilişkileri hakkında genel bir değerlendirme yaptı. Türkiye’nin her zaman AB’ye entegre olabilmek amacıyla görüşmelerde bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Arat, “Türkiye, sadece ekonomik veya diğer hususlar için değil AB’nin bir parçası olmak için çaba göstermiştir. Türkiye gerekli şartları yerine getirdiği takdirde elbette ki AB’ye girecektir. Fakat eğer belirtilen kriterlere uyulmaz ve yerine getirilmezse üyelik süreci uzamaya devam eder. Önemli olan Türkiye’nin AB’ye üye olmak istiyorsa bunu devlet olarak değil, halk olarak benimseyebilmesidir. Halk Avrupalılık bilincine sahip olmalı.” şeklinde konuştu. 

AB’ye girmek isteyen ülkelerin hukukun üstünlüğünü tanımış ve buna uygun hareket etmek zorunda olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Arat, “AB, çoğulcu ve katılımcı bir demokrasi anlayışını benimseyen, hukukun üstünlüğü sistemine dayalı, insan haklarına saygılı ve sahip çıkan bir kurumdur.” dedi. 

Yapılan konuşmalar ve sunumlardan sonra konuşmacıların dinleyenlerin sorularını yanıtlamasıyla konferans sona erdi.