Prof. Dr. Halit Çalış, kişinin mümin kabul edilip edilmemesinin özde kalple alakalı olduğunu belirterek, “İman kalbin tasdiki, küfür ise kalbin yalanlamasıdır. Kişinin kalbini yararak mümin olup olmadığını bilme imkânımız yoktur. Kişinin imanını sözlü olarak ifade etmesi, ona Müslüman muamelesi yapılmasının şartıdır.” dedi.

İmanın bütünlük, tutarlılık ve süreklilik isteyen bir kavram olduğunu dile getiren Prof. Dr. Halit Çalış, “İman için, peygamberlerin Allah’tan din olarak getirip tebliğ ettiği hususların tamamına inanmak zorunludur. Bu iman, tutarlı bir şekilde ömür boyu sürmelidir. Kişinin hayatının inanç değerleriyle uyum göstermemesi büyük bir kusur olmakla birlikte, onu iman dairesinin dışına çıkarmaz. Dolayısıyla itaat iman için, itaatsizlik de küfür için belirleyici değildir; belirleyici olan içten kabul ya da reddetmedir.” şeklinde konuştu.

“İmanın gereklerinden birinin inkârı, küfre düşmek için yeterlidir”

İmanın konuları itibariyle bütünlük arz ettiğini söyleyen Prof. Dr. Halit Çalış, “Konuları bakımından iman, dizilmiş domino taşlarına benzer. Birisini çektiğiniz zaman hepsi devrilir. Dolayısıyla bütününün kabul edilmesi gerekiyor. Birini kabul etmezseniz iman etmiş olmazsınız. Aynı durumu küfür için düşündüğümüzde ise inanç değerlerinden birinin inkârı kişinin küfre düşmesi için yeterlidir.” dedi.

Prof. Dr. Halit Çalış, küfrün kelime anlamı bakımından bir şeyi örtmek, gizlemek, nankörlük gibi anlamları olduğuna dikkat çekerek, küfrün dinimizdeki tanımına değindi. 

Küfrün, imanın tam zıttı olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Çalış, “Küfür, imanın zıddıdır; inanç değerlerinin bütününü veya birini kabul etmemektir. Başka bir deyişle Allah'ın varlığını ve birliğini, peygamberliği, Hz. Muhammed'in Allah katından getirdiği kesin olarak belli olan şeyleri inkâr etmek, bunları yalanlayıp tasdik etmemek, ona inanmamak, sabit dini esaslardan bir veya birkaçını inkâr etmektir. Gerek iman gerekse küfür kişinin hür iradesi ile gerçekleşir; iman cennete, küfür ise cehenneme götürür.” diye konuştu. 

Küfür ile ilgili ayetlerden ve hadislerden örnekler veren Prof. Dr. Çalış, bir takım söz ve eylemler sebebiyle insanları küfürle suçlamanın son derece tehlikeli olduğuna dikkat çekti ve şunları söyledi: “Küfür, şirk gibi ifadeler, mutlaka bir muhatap bulur ve ona yapışır. Bu, ya suçlanan kişidir, ya da suçlayan kişidir. Sevgili Peygamberimiz bu konuda ‘Kişinin Müslüman kardeşini haksız yere küfürle itham etmesi kendisinin de küfrüne sebep olur’ buyurmuşlardır. Dolayısıyla bu hususta fevkalade hassas olmak gerekir.” dedi.

Küfür çeşitlerinden de bahseden Prof. Dr. Çalış, kişiyi küfre götürecek hareketlerden örnekler verdi.

“Şirk, Allah’a karşı büyük bir zulümdür; affedilmeyen günahtır”

Prof. Dr. Halit Çalış, programın ikinci bölümünde ise ‘Şirk’ kavramı üzerinde durdu.  Şirk kavramının kelime olarak ortak koşmak ve ortaklık anlamlarına geldiğini belirten Prof. Dr. Çalış, “Şirk, mutlak ilah olan Allah’ın zatında, sıfatlarında, fiillerinde ya da O’na ibadet edilmesinde ortağı, dengi yahut benzerinin bulunduğuna inanmak demektir. Kur'an-ı Kerim'de insanlar, Allah’a gerek zatında, gerek sıfat ve fiillerinde başkalarını ortak kılmaktan, yalnız Allah'a mahsus olan ibadette başkalarını O'na ortak etmekten şiddetle menedilmiştir” dedi.

Şirk kavramı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Çalış, ilahlık sıfatlarından birisini gerçek Mabud (Allah) dışında bir varlığa da vermenin şirkin başta gelen şekillerinden olduğunu ifade ederek, şirk çeşitleri hakkında bilgi verdi.

Gizli şirk ve açık şirk olmak üzere iki çeşit şirk olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Çalış, ”Açık şirkin ne olduğu bellidir. Gizli şirk ise, Peygamber Efendimizin ifadesiyle ‘karıncanın ayak sesinden daha gizlidir.’ Allah için yapılması gereken amel ve ibadeti kullara gösteriş olsun diye yapmak demek olan riya, gizli şirktir. Nitekim hadiste riyanın şirk olduğu ifade edilmiştir.” diye konuştu.

İman, küfür ve şirk kavramlarının temel özelliklerini ve birbiriyle ilişkilerini hatırlatarak konuşmasını tamamlayan Prof. Dr. Çalış şunları söyledi: “İmanın zıddı küfür, tevhidin zıddı şirktir. Küfür ve şirk noktasında üst kavram küfürdür. Dolayısıyla her şirk küfürdür, fakat her küfür şirk değildir. İmanda bütünlük ve süreklilik, küfür ve şirk konusunda ise endişe ve ihtiyat temel ilkedir.”

Seminer, katılımcıların sorularının cevaplanması ve konuyla ilgili karşılıklı fikir alışverişinin ardından sona erdi.

HABER MERKEZİ