Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, dışarıdan taşıma provokatörlerle ülkenin karıştırılmak istendiğini söyledi.

Avcı, AK Parti Kastamonu İl Danışma Meclisi toplantısına katılmak üzere Kastamonu’ya geldi. Sabahleyin Ilgaz’da İl ve İlçe milli eğitim müdürleri ile bir toplantı gerçekleştiren Avcı, daha sonra Şerife Bacı Öğretmenevine geldi. Burada partililerle bir araya gelen Avcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını Kastamonu’ya getirdiğini belirterek, “Kastamonu şehitler beldesidir, evliyalar şehridir. Dün Hakkari Yüksekova’da hain bir saldırıda şehit düşen kardeşlerimize, bu şehitler diyarından Allah’tan rahmet diliyorum. Ailelerine ve milletimize, Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun” dedi.

Kastamonu’nun şehitler beldesi ve evliyalar şehri olduğunu belirten Avcı, şunları söyledi: “Bizim kültürümüzde biliyorsunuz Evtad-ı Erbaa (dört direk) diye bir tabir vardır. Evtad-ı Erbaa tabiri, Anadolu’yu bize vatan kılan dört büyük kişiyi simgeler. Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerini, Mevlana Celaleddin Rumi hazretlerini, Hacı Bayram Veli hazretlerini ve Şeyh Şabanı Veli hazretlerini simgeler. Dolayısıyla bu evliyalar diyarında Hazreti Pirin huzurunda sizlerle beraber olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.”

30 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinde Kastamonu Belediyesini kazanan AK Parti Kastamonu teşkilatını tebrik eden Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Son seçimlerde göstermiş olduğunuz büyük performans sebebiyle sizleri tebrik ediyorum. Belediye Başkanlığı seçiminde nihayet Kastamonu’yu AK Belediyecilikle tanıştırmaya vesile olduğunuz için gösterdiğiniz gayretleriniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sabahleyin buraya gelmeden Ilgaz’da İlçe Milli Eğitim Müdürleriyle bir toplantı yaptık. Orada Kastamonu’nun eğitim sorunlarını gözden geçirdik. Kastamonu’da 19 ilçe müdürümüz ve ben olmak üzere hepimiz bıyıklıyız. Bir tane bile kadın ilçe milli eğitim müdürümüz yok. Bu sadece Kastamonu’ya özgü bir zaaf değil. Bizim kendi merkez teşkilatımızda da bir tane Genel Müdürümüz var nazar boncuğu gibi. Halbuki bizim öğretmen kadromuzun yüzde 51’i hanımlardan oluşuyor. Yani öğretmenlerimizde hanımlarımız çoğunlukta. Öğretmenlerimizin yüzde 51’i hanım ama yöneticilerimizin yüzde 98’i erkek. Bu olmaz. Tabi bunun muhtelif sebepleri var. Bu güne kadar kadınların, hanım öğretmenlerin daha çok genelde kamuda çalışan bütün hanımların önüne çıkarılan bir sürü saçma sapan yasaklar sebebiyle hanımlar maalesef bu kademelere gelmek noktasında yeteri kadar hevesli olamadı. Çünkü önlerinin şu veya bu gerekçeyle kesileceğini biliyorlardı. O yüzden bu güne kadar maalesef bizim yönetici olarak değerlendirebileceğimiz hanım kardeşlerimizin sayısı çok fazla olamadı. Ama bundan sonra bu engellerin ortadan kalkmasıyla inşallah burada gördüğümüz bu, demokratik tutum, bu hep söylenen ifadeyle cinsiyet eşitliği veya fırsat eşitliği kavramını uygun tavrı, her alanda siyasette olduğu gibi bürokraside de hayata geçiririz inşallah."

Türkiye’de, herhangi bir gerekçeyle şiddete, teröre başvurmanın hiçbir mazereti kalmadığını anlatan Avcı, sözlerine şöyle devam etti:

"Terör, Türkiye’de normal demokratik yollardan normal siyasi mecralardan elde edilebilecek konuşabilecek, hiçbir şeyi şiddetle terörlü elde etmek mümkün değil. Ancak son zamanlarda özellikle çevremizde de gelişen olayların bir yansıması olarak içimize karıştırmak isteyenlerin gayretleri artmıştır. Son günlerde özellikle artmıştır. Dolayısıyla sadece terörü maruz kalan illerde, ilçelerde değil Türkiye genelinde soğukkanlılığımız ve sağduyumuzu muhafaza etmeye ihtiyacımız var. Geçen hafta Mardin’de bölgedeki 23 ilin milli eğitim müdürlerini topladık. Mardin’de saldırıya uğrayan okulları ziyaret ettik. Oradaki yöneticilerimiz ve öğretmenlerimizle görüştük. Hem kendi gözlemlerimiz hem de bize aktarılanlar şunu gösteriyor.”

Kobani olaylarını bahane ederek yakıp yıkan ve yağmaya teşebbüs edenleri, o şehrin gerçek sakinleriyle hiçbir alakası olmadığını vurgulayan Avcı, şöyle konuştu: “Tüm olayları dışarıdan getirilen taşıma provokatörler üzerinden gerçekleştirmişlerdir. Yani Mardin’den Bitlis’e, Bitlis’ten Van’a, veya köylerden ilçe merkezlerine çünkü oranın halkı, bu tür olayları tasvip etmediğini çok net bir şekilde göstermeye başlamıştır. Mardin’de ziyaret ettiğimiz okullarda ve özellikle kadınlarımıza kurs veren eğitim kurumlarımızda, bize aktarılan mahalle sakinleri, özellikle hanımlar, bu kurumlarımıza yapılan saldırıları önlemek için çok ciddi cansiperane göstermişlerdir. Fakat o, taşıma provokatörler bizzat bu hanımları da taşlayarak bu eylemleri gerçekleştirmişlerdir. Bunun hiçbir demokratik talep veya sosyal taleple ilişkilendirilir gerekçelendirilebilir bir tarafı yoktur. Sadece şu kadarını söylemem yeterli olur. Son üç yıl içerisinde hükümetimizin bu bölgeye, 23 vilayete gönderdiği öğretmen sayısı kendi alanlarımdan örnek vereyim. Diğerlerini zaten vatandaş görüyor. Köprüleri, tünelleri, hastaneleri, havaalanlarını zaten vatandaş görüyor. Son üç yılda bölgeye gönderdiğimiz öğretmen sayısı 100 bin. 23 vilayete son üç yıldır 100 bin yeni öğretmen görevlendirmesi yapmışız. Türkiye’ye yeni 40 öğretmen ataması oldu. Bunun 29 bini bu 23 vilayete görevlendirdik. Türkiye’nin genelinde öğretmen doluluk oranları ortalama yüzde 88’dir. Doğu Anadolu bölgesinde yüzde 92’dir. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yüzde 89."

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da öğretmen doluluk oranlarının Türkiye geneli üzerinde olduğunu anlatan Avcı, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu kıyaslamaları her alanda yapabilirsiniz. Ulaşımda da, yatırımların bölgeye ne kadar akmakta olduğunu bir göstergesini göstermek için. Eğitimde, adalette, emniyette yani her alanda şiddet yoluyla talep edilebilecek hiçbir şey kalmamıştır. Eskiden bunun mazereti olmazdı. Ama en azından bahane olarak ortalıkta laf dolaştırıldığı için söylüyorum. Bunları hiçbiri eksikliği halinde teröre mazeret olarak gösterilmez. Şimdi Sayın Başbakanım da muhtelif vesilelerle kamuoyuyla paylaştığı güvenlik paketi reformu, çok büyük ölçüde yabancı istihbarat teşkilatlarının yönlendirmesiyle harekete geçen bu terör guruplarıyla mücadeleyi kolaylaştırmayı amaçlıyor. Bu tedbirleri almak zorundayız. Çünkü kamu güvenliğinin olmadığı yerde hiçbir şey konuşulamaz. En birinci öncelik kamu güvenliğidir. Hükümetimiz, devletimiz ve halkımız, kamu güvenliğinin sağlanması konusunda kararlıdır. Bu kararlılığının gereği olan bütün yasal düzenlemelerde bir bir yapılacaktır.”