Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı ve Kamu-Sen İl Temsilcisi Ziya Hotamışlı konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ‘’Türk milli eğitimi ne yazık ki yap-boz oyunundan, sevgili öğrencilerimiz de deneme tahtası olmaktan, eğitimciler de sürekli değişen mevzuat, yönetmelik, genelge vb.den dolayı moral-motivasyon bozukluğu yaşamaktadır.

Eğitimin ana taşıyıcı unsuru olan öğretmeni; yeniden itibarlı bir meslek erbabı olarak görmeden hiçbir başarı elde edilemez.

Elbette günün şartlarına, gelişmelerine ve ihtiyaçlara binaen yönetmeliklerde de, müfredatta da değişiklikler ve güncellemeler yapılabilir. Burada asıl olan “iyi niyet”tir. Çünkü “niyet hayır olursa, akıbette hayr olur.”

Müfredat değiştirme çabasını toplumsal kutuplaşma, ayrışma, ötekileştirme, dışlama yeni fitnelere yol açmayacak bir “iyi niyetli” adım olarak görmek istiyoruz. Umudumuz, beklentimiz budur.

Son dönemde pek çok Milli Eğitim Bakanı değişti ve her bakan yeni bir icat, keşif, model arayışına girdi. Ne yazık ki bu denemelerin hemen hepsi de hüsran, hayal kırıklığı ve başarısızlıkla sonuçlandı. Oysa ki eğitimin tüm kesimlerince mutabık kalınarak bir orta yolda buluşulmaya çalışılsaydı; netice mutlaka bu günkünden çok daha iyi olurdu.

Fatih Projesi adıyla dağıtılan ve çöpe giden tabletler; milyarlarca dolarlık program da büyük bir aveyla-vaveylayla takdim edilmişti..!

100 bine yaklaşan öğretmen açığı giderilmeden, atama bekleyen 450 bin öğretmen adayımız atıl vaziyette bekletilirken bir de ücretli öğretmenlik uygulaması sona erdirilmeden bilhassa eğitim süreklilik esasına dayalı devlet politikası olarak yürütülmeden hangi model olursa olsun istenilen başarı elde edilemez…

Öğretmenliğe yeni atanan meslektaşlarımızı yeniden sınava, yetmedi mülakata alma işkencesi derhal kaldırılmalıdır.

Öğretmeni ve tüm kesimleri muhatap almadan hiçbir değişiklik devletimize, milletimize olumlu sonuçlar getirmeyecektir.

Bakanlığımızın son değişiklikleri tartışmaya, önerilere açmasını olumlu buluyoruz. Ancak böyle temel bir meselenin oldu-bittiye getirilmeden yangından mal kaçırırcasına değil de daha geniş zamanda ele alınıp olgunlaştırıldıktan sonra bir mutabakat halinde uygulamaya geçirilmelidir. Bakanlığımızın bu tartışmaya açma yaklaşımını; keşke 4+4+4 dayatmasında, Yönetici Atama Yönetmeliği vb. de görebilseydik…

Türk milli eğitimi devlet politikası olarak süreklilik ilkesine göre yönetilmeli, dış unsurların inisiyatifine, tasallutuna, müdahalesine ve vesayetine bırakılmamalıdır.15 Temmuz’da Türk Milli eğitiminin el ve yön değiştirme faturasını; en acı biçimde hep beraber ödüyoruz.

Bir daha yeni 15 Temmuzlar yaşamamak için okullarda hiçbir yeni yuvalanmaya fırsat ve imkân verilmemelidir.

Okullarımız arasında hiçbir ayrımcılığı kabul etmiyoruz. Çocuklarımız hepimizin, tüm okullarımız da Türk milletinindir.

Türk milli eğitimi; bizi biz yapan ortak milli değerler üzerine inşa edilmelidir. Ortak değerler hiçbir şekilde tartışma konusu yapılamaz.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, silah arkadaşları,  kurucu ruh ve kuruluş felsefesi de ortak değerlerimizdir.

Haçlı-siyon emperyalizminin planlarını bozan, tuzaklarını başına geçiren Atatürk ve silah arkadaşlarından rahatsız olanlar; kimin yanında olduklarını ve kime hizmet ettiklerini kamuoyunun takdirlerine havale ediyoruz..

Kurucu değerlerden uzaklaşmak,  sapmak IŞİD vb. sapkınlığa destek demektir. Her fırsatta Atatürk’ü hedef alanların karın ağrısı, kuyruk acısı nedir? Ortak değerlerimizin yozlaştırılması, itibarsızlaştırılması milli birliğimize ve bağımsızlığımıza halel getirir.

Türk Eğitim-Sen olarak Türk milletinin ve T.C. Devletinin lehine olacağına inandığımız her türlü iyi niyetli çabaya desteğimiz, katkımız sürecektir.

Daha önceki uyarı, itirazlarımızda olduğu gibi; yanlış bulduğumuz her husus da karşı tavrımızı, tekliflerimizi, tenkitlerimizi kamuoyuna duyurmaya devam edeceğiz.

Türk Eğitim-Sen, her bir insanımızı milli, insani ve evrensel değerlerle müheccez, vasıflı, ahlaklı, çalışkan, üreten, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür olarak yetiştirme mücadelesi vermektedir.

Ülkemiz, coğrafyamız ateş çemberi içindeyken milli birliğimiz ve bağımsızlığımız en öncelikli hassasiyetimizdir. El ele, gönül gönüle vererek daha çok çalışarak maddi-manevi kalkınmayı gerçekleştirmeliyiz. Muhtaç olduğumuz sevgi, saygı, hoşgörü, dayanışma ve daha güçlü Türkiye, daha mutlu huzurlu Türk milleti hedefine herkesi her kesimi dâhil etmektir.

Her zorluğu sabırla, büyük bir fedakârlık, sevgi örneğiyle aşan değerli meslektaşlarımıza en içten selam sevgi saygı ve teşekkürlerimizi sunuyoruz.

İhraç edilen ve açığa alınan değerli meslektaşlarımızın bir an önce öğrencilerine ve mesai arkadaşlarına kavuşmalarını bekliyoruz. Kaybedecek hiçbir vatan evladımız yoktur. Adaletin daha fazla gecikmeden tecelli edeceğine inanıyoruz. Her meslekte olduğu gibi eğitim camiamızda da aileler, yakınları her açıdan perişan olmuş durumdadır. Devlete millete karşı suç işlemiş olan sorumlular bulunup masumlar daha fazla ızdırap çekmemelidir.15 Temmuz tüm yönleriyle aydınlatılmalıdır.

Diğer illerde benzer iddia ve gerekçelerle açığa alınanlar görevlerine döndü. Doğu-Güneydoğu’da binlerce göreve iade varken, Karaman’da her ne hikmetse iki elin parmağını geçmez sayıdaki iadeyi asla kabul etmiyoruz.

Eğitim-öğretim hizmetlerinde memur, hizmetli, şef vb. gibi en önemli görevi ifa eden çalışanlarımızın görevde yükselme, terfi, eğitim-öğretim ödeneği, sınavlarda görev alma ve ek gösterge gibi taleplerimiz hala gerçekleşmedi.

Toplu sözleşmede altına imza atan ama hayata geçirilmeyen 21 maddenin Türk Eğitim-Sen yargıya taşıdık. Yetkili sendika şahsi iş ve işlemlerinin ısrarlı takipçisi iken, eğitim camiasını ilgilendiren ana meselelerde suskun, pasif ve vurdumduymaz tavrını kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

Eğitim camiası mensuplarımızın maddi kayıpları gün geçtikçe artmaktadır.

Ülkemize ve Karaman’ımıza bol bereketli bir yağışlı aydan sonra tatile girecek sevgili öğrencilerimize ve eğitim camiamıza iyi tatiller diliyoruz.’’ dedi.