Antakya’da yıllardır ayakkabı imalatçılığı ve satışı yapan Mehmet Ali Yıldırım, Çin’den getirilen zehirli ayakkabıların piyasaya sürülmesinin ardından yerli ayakkabının değerinin ortaya çıktığını belirterek, bu yaşananların sektörün başındakilerden kaynaklandığını söyledi.

Ayakkabı imalatçısı Mehmet Ali Yıldırım, üretmeden sadece tüketen bir toplum olduğumuzu ifade ederek, “Geçen hafta Gümrük Müdürlüğü’ne bağlı bir depoda imha edilmek üzere çalınan ayakkabılarla ilgili bir haber ortaya çıktı. Ama bu daha önce de biz federasyonda yönetim kurulu üyesiyken Ankara’da bunları duyuyorduk ama bir şekilde bunun üstü örtülüyordu. Zehirli ayakkabı için şimdi değil, Gümrük Birliği’ne üye denilerekten son 10 yıldan beri ayakkabı ithalatı bayağı bir arttı dedik. Kendi ürettiğimiz tüketicimiz varken hangi mantığa sığıyor anlamış değilim. Türkiye’de en büyük ayakkabı ithalatını yapanlar, ithalat ve ihracat dengesini düzenlesinler diye bu kurumun başındalar. Ama maalesef Türkiye’ye en fazla ayakkabıyı getiren ve Uzakdoğu’dan getirenlerin başında gelir. Sorgulanması gereken aslında budur” dedi.

Antakya’da 300’e yakın ayakkabı imalatçısı olduğunun altını çizen Yıldırım, “Türkiye’nin yüzde 20 ile 25 arasındaki dilimini Antakya üretiyor. Aslında bizi yönetenler, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, bir Ar-Ge çalışması yapsa bu ithalata biraz daha işte son günlerde gümrükleri arttırdılar ama geç kalındı. Buradaki üretici zaten girdilerden dolayı çok sıkıntılı. Bir de üstüne Çin malı, Uzakdoğu dediğimiz sadece ayakkabı değil oyuncak, tekstil, aslında Türkiye’nin kanayan yarası. Üretmeden sadece tüketen bir toplumuz. Böyle bir toplumdan da bir ilerleme beklenemez” ifadelerini kullandı.

İnsanların ucuz ayakkabı almasının arz talep üzerinden olduğunu kaydeden Yıldırım, “İnsanlar neden ucuz ayakkabı alır, çünkü arz-talep ve durumu kötü olunca ucuz ayakkabı alır. Parası olsa iyi bir kösele ayakkabı niye almasın. Adamın durumu yok ki böyle bir talep oluyor. İnsanlarda bakıyor piyasada böyle bir durum var. İnsanlar zaten sorgulayamıyor. Sadece aman bu kışımı ya da yazımı geçirsin diye alıyor. Kanserojen mi, hastalık mı yapar kimse o riskine bakmıyor. Çünkü adamın ne buna ayıracak bütçesi, zamanı ve bilgisi var. Bu son haberle birlikte ulusal medya üzerine gitti de biraz ses getirdi” diye konuştu.