Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, “İster karayollarında ister havayollarında ister demiryollarında ve denizcilik alanında yaptığımız bütün bu projeler büyük fotoğrafın birer parçası olarak planlanmakta, planlanmakta ve bundan sonra da yapılmaya devam edecek” dedi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan Atlantik Konseyi İstanbul Zirvesi 2017’ye katıldı. Zirvede konuşma yapan Arslan, “İster karayollarında ister havayollarında ister demiryollarında ve denizcilik alanında yaptığımız bütün bu projeler büyük fotoğrafın birer parçası olarak planlanmakta, planlanmakta ve bundan sonra da yapılmaya devam edecek” dedi.

Ulaştırma ve lojistik sektöründe, sektörden kaynaklı gayrisafi yurt içi hasılanın yüzdesinin 14.9 olduğunu vurgulayan Arslan,”Öncelikle bir tespit yapmak lazım. Ulaştırma ve lojistik sektöründe, sektörden kaynaklı gayrisafi yurt içi hasılanın yüzdesi yüzde 14.9 çok önemli bir rakam. Ülkemiz Avrupa, Asya ve Afrika arasında köprü konumunda bir ülke. Bu köprünün hakkını vermek adına da ulaştırmanın bütün türlerinde ana koridorları tamamlayan projeleri önceliklediğimizi ve bütün yaptığımız çalışmalarında bu ana koridorun bir parçası olduğunu özellikle vurgulamak isterim. İster karayollarında ister havayollarında ister demiryollarında ve denizcilik alanında yaptığımız bütün bu projeler büyük fotoğrafın birer parçası olarak planlanmakta, planlanmakta ve bundan sonra da yapılmaya devam edecek” diye konuştu.

31 trilyon dolarlık gayrisafi yurt içi hasıladan kaynaklı ticaretten ve taşımacılıktan Türkiye olarak pay almak istediklerini dile getiren Arslan, “3 veya 4 saatlik uçuş mesafesinde eriştiğimiz 1,5 milyar nüfus var. Bu 1,5 milyar insanın oluşturduğu gayrisafi yurt içi hasıla 31 trilyon dolar. İşte biz istiyoruz ki etrafımızdaki bu 31 trilyon dolarlık gayrisafi yurt içi hasıladan kaynaklı ticaretten ve taşımacılıktan ülke olarak pay alalım, bu coğrafya da hizmet edelim. Bütün projelerimizi bu perspektifte değerlendirip planlıyoruz. Son 14 yılda ulaştırma alanında yaptığımız yatırımın bedeli yaklaşık 100 milyar dolar, TL olarak ta 320 milyar TL yatırım yapmış durumdayız. Hepsini kamu kaynağıyla yapmak mümkün. İstiyoruz ki özel sektör dinamiklerini de bu işin içine sokarak çok daha hızlı projeleri hayata geçirelim. Eğer bir sosyal fayda düşünerek yapıyorsak bu sosyal faydayı sağlamış olalım ama ağırlıkla ve özellikle de katma değer oluşturacak projeleri planladığımız için bu geri dönüşün de bir an önce olmasını istiyoruz”dedi.

"Bugüne kadar 10 milyar doların üzerinde özel sektör marifetiyle yatırım yaptık"

Yapılan yatırımlarla ilgili bilgiler aktaran Arslan, “Bugüne kadar 10 milyar doların üzerinde, 39 milyar liralık özel sektör marifetiyle işbirliği çerçevesinde yatırım yapmış durumdayız. Şuan fiilen devam eden projelerin maliyeti yaklaşık 10 milyar dolar. Son günlerde yaptığımız projeleri de bunun içine katarsak bu rakam çok daha büyüyecek. Havacılık sektöründe yap-işlet-devret modeliyle çok başarılı uygulamalar yaptık. Ülkemizde bu yolla yaptığımız birçok projenin başlangıçtaki görevli şirketlere verdiğimiz süreler doldu. Şimdi imtiyaz hakkıyla işletme dönemleri devam ediyor. Keza İstanbul’da 3. bir havalimanı yapıyoruz. Bunu da özel sektör işbirliği çerçevesinde 10 milyar euronun üzerinde bir yatırım da yapıyoruz. 25 yllık işletme periyodunda da 25 milyar dolara yakın bir gelir elde edeceğiz. Nasıl bir havalimanı? Sadece birinci etabının terminalinin büyüklüğü 1 milyon 300 bin metrekare. Monaco’nun bir buçuk misli büyüklüğünde. San Marino’nun büyüklüğü kadar. Yani artık ülke büyüklükleriyle kıyaslıyoruz. Hedefimiz başlangıçta yılda 90 milyon yolcuyu uçurmak ama uzun vadede 200 milyon kişiye hizmet etmek. Bu, ülkemizin ve ülkemiz havacılığının kalkınması anlamına geliyor. Biliyoruz ki dünya havacılığının da lokomotifi olacak çok önemli bir projeden bahsediyoruz. Havacılıkta yaptığımız bütün bu yatırımların altında yatan bir gerçek var ki dünya havacılık merkezi bundan 15 yıl önce Portekiz’de, Fransa’da iken yani Avrupa’nın batısındayken, her geçen gün bu ağırlık merkezi doğuya doğru kayıyor. Bugün dünya hava taşımacılığının ağırlık merkezi Türkiye’nin bulunduğu yerde. İşte bunun da farkında olarak projeleri buna göre planlıyoruz” şeklinde konuştu.

“Ülkemiz üzerinden giden orta koridorun sadece ülkemiz açısında değil, Avrupa ile Asya açısında da çok önemli olduğunu biliyoruz” diyen bakan Arslan “Orta koridorun tamamlayıcısı olan gerek bölünmüş yolları gerek hızlı tren hatlarını veya yük taşımayı da işin içine koyacağımız 200 km hıza uygun demiryolu hatlarını da yapıyoruz. Bunu yaparken yine kamu-özel sektör işbirliğine çok önem veriyoruz. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Avrasya Tüneli bunun için iyi bir örnektir ki bunlar bitmiş işletmeye alınmış projelerimiz. Yakın zamanda 1915 Çanakkale Köprüsü’nü de 10 milyar liranın üzerinde bir yatırım bedelli bu köprünün ve devamındaki otoyolun da yap-işlet-devret modeliyle ihalesini yaptık, temelini attık. Hedefimiz ülkemizin 100’üncü kuruluş yıldönümü olan 2023’te bu projeyi hizmetine katmak” dedi.

Bakan Arslan Kanal İstanbul projesinde de bir finans modelini üzerinde çalıştıklarını söyleyerek “Havacılık sektöründen başlayarak ülkemizdeki kamu-özel işbirliği modelinin çok başarılı bir şekilde uygulayıcısıyız. Bunu örnek alıp başka sektörlere de yaygınlaştırıyoruz. Hatta daha da önemlisi yakın gelecekte ülkemizin en büyük projelerinden biri olacak Kanal İstanbul projesinde de yine finans modelini çalışıyoruz. Kamu adına bu işin paydaşları olanlarla çalışıyoruz. Orada da çok daha farklı bir finans modeli geliştirmek bu büyüklükteki bir projeyi uygulanabilir kılmak adına süreç yürütüyoruz. Biz yaptığımız projelere güveniyoruz. Güvendiğimiz için de garantiler veriyoruz. Biliyoruz ki bu garantiler başlangıçta kamuya yük gibi gözükmekte. Birincisi projenize olan güveni ortaya koyduğunuzda finansman maliyetini düşürüyorsunuz, riskleri azaltıyorsunuz ve olaki günü sonunda bir risk gerçekleşirse kamu olarak karşılıyorsunuz. Gerçekleşmezse boşuna para vermemiş oluyorsunuz. Bunu da borç üstlenim anlamasıyla sağlıyoruz” dedi.