Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Soma’dan bu yana 94 tane kömür ocağının hem Çalışma Bakanlığı’nın yaptığı teftişlerde, denetimlerde hem de Enerji Bakanlığı’nın yaptığı teftiş ve denetimlerde kapatıldığını söylemem lazım. Bunların bir kısmı eksiklerini gideremediler. Eksiklerini gideremeyenler açılmadılar” dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, Hazar Strateji Enstitüsü’nün (HASEN) 2’inci yıl programına katıldı. Bakan Yıldız, programda gazetecilerin sorularını da cevapladı. Bir gazetecinin Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun sunduğu ekonomik programla ilgili sorusu üzerine Yıldız, Ermenek’te olduğu için bu programa katılamadığını hatırlatarak, “Enerji başlığının bizim 2023 yılı hedeflerimiz ve ekonomik programlarıyla alakalı birebir yakından ilgisi var malum. Kalkınmanın, büyümenin, ilerlemenin asıl unsurlarından bir tanesi enerji. Bununla alakalı hem enerji verimliliğini ve tasarrufunu, ki bu 6’ıncı enerji kaynağı olarak biz bunu söylüyoruz. En yerli kaynağımız enerji verimliliği ve tasarruftur. Buradan Türkiye’nin elde edebilecek ölçülebilir 15 milyar TL civarında bir tasarruf miktarı vardır. Bu birçok projemizin yatırım maliyetinden daha büyük bir rakamdır. Aynı zamanda rüzgâr gibi su gibi jeotermal gibi güneş gibi kaynaklarımızda da biokütleyle beraber geliştireceğiz. Hem yerli kaynaklarımızın hem de yenilenebilir enerji kaynaklarımızın mutlaka ama mutlaka geliştirilmesi gerekmekte. Bunları yaparken yatırımcıya sürdürülebilir bir öngörüde bulunuyoruz. Bugün bazı ülkeler İspanya, Portekiz, Almanya gibi ülkeler vermiş oldukları sübvansiyonlardan nasıl döneceklerini şuanda piyasayla tartışıyorlar. Geriye dönük bir kısım borçlarını da bu şekliyle değiştireceklerini söylediler. Türkiye’de güneş enerjisiyle alakalı fabrikalar açılırken, 2 hafta kadar önce Hatay’daki fabrikadaydık 4 katına çıkarmış kapasitesini. Almanya’da güneş enerjisi santralleriyle ilgili fabrikalar bir kısmı kapanmaya başladılar. O yüzden bunların teşvik edilmesi, uzun soluklu gerçekleşebilmesi için de öngörülerin doğru olması gerekiyordu. Biz enerji politika ve stratejileri olarak da bununla ilgili öngörüleri kamuoyuyla paylaştık. Doğru olduğunu bir kez daha teyit ettik” şeklinde konuştu.

“İŞ SAĞLIĞI VE HAYATIYLA ALAKALI GÜVENİLİR BİR ÇALIŞMA ORTAMININ OLUŞMASI İÇİN BİRÇOK AÇIDAN BU KONUNUN ÜZERİNDE DURDUĞUMUZU BİLİNMESİNİ İSTERİM”

İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili yapılan yeni düzenlemelerin olduğunu ve bunun yarın Başbakan Davutoğlu tarafından açıklanacağını belirten Yıldız, bu kapsamda bakanlıkların nasıl hazırlıklar yapacağının sorulması üzerine şunları kaydetti:

“Soma’dan sonra daha da yoğunlaştığımız, daha önce de çalıştığımız bazı bilgileri hızlıca derlediğimiz 4-5 ay yaşadık. Hiçbirimizin istemediği ve temenni etmediği bir şekilde Ermenek’teki maden kazasıyla beraber bu gündemimizde daha fazla yer aldı. Yarın iş sağlığı ve güvenliğiyle alakalı Sayın Başbakanımızın bir açıklaması olacak. Ben onun konuşma metniyle alakalı burada o bilgileri paylaşmam çok doğru olmaz ama dün Sayın Babacan’ın başkanlığında ilgili bakan arkadaşlarımızla yaptığımız hazırlık toplantısında ve dün Bakanlar Kurulu’ndaki görüştüğümüz bu konu üzerinde gerek Çalışma Bakanlığımızın, gerekse Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın hazırlıkları orada gündeme getirildi, paylaşıldı. İçinde bazı radikal kararlarda olacak bunların içerisinde ve sektörün mutlaka bulunduğu noktadan daha iyi bir noktaya getirilmesini sağlamamız lazım. Temenni etmediğimiz kaza oldu ama Soma’dan bu yana 94 tane kömür ocağının hem Çalışma Bakanlığı’nın yaptığı teftişlerde, denetimlerde hem de Enerji Bakanlığı’nın yaptığı teftiş ve denetimlerde kapatıldığını söylemem lazım. Bunların bir kısmı eksiklerini gideremediler. Eksiklerini gideremeyenler açılmadılar. İş sağlığı ve hayatıyla alakalı güvenilir bir çalışma ortamının oluşması için birçok açıdan bu konunun üzerinde durduğumuzu bilinmesini isterim.”

“YER ALTI ZENGİNLİKLERİYLE ALAKALI HERHANGİ AYRI BİR UYGULAMA YAPMAMIZ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR DOĞU ANADOLU’YA VEYA GÜNEYDOĞU ANADOLU’YA”

HDP’nin de içinde yer aldığı Demokratik Ekonomi Konferansı’nın sonuç bildirgesinde yer alan seçimlerin ardından o bölgede çıkarılan petrolden pay isteme taleplerini ve yine o bölgede yer altı, yer üstü kaynaklarının çıkarılması ve işletilmesi konusunda yetki denetiminin merkezden yerele yapılması konusundaki taleplerinin sorulması üzerine Yıldız, “Herhangi bir ayrısı gayrısı olmayan 780 bin kilometrekare bir alanda yaşıyoruz. Eğer bir kaynak varsa gerek yer altı kaynakları madenler, petrol veya incir, fındık, çay bu hepimizindir. Bunun doğusu batısı, kuzeyi güneyi olmaz. Bu tür cümleler bir ayrılık gayrılık oluşturan cümlelerdir. Hele hele şu konjonktürde. Bizim çözüm süreciyle alakalı bu sürecin ilerlemesine gösterilen nezaketi bütün kesimlerden beklemek durumundayız. Çünkü çözüm süreci 77 milyonumuzu ilgilendiriyor. Burada coğrafyayla alakalı Doğu, Güneydoğu Anadolu gibi bir ayrımı yapmak başka siyasi noktaları çağrıştırmaktadır. O yüzden bizim madenlerle alakalı, petrolle alakalı, bu ülkenin yer altı zenginlikleriyle alakalı herhangi ayrı bir uygulama yapmamız söz konusu değildir Doğu Anadolu’ya veya Güneydoğu Anadolu’ya. Çünkü hepsi bizim. Oradaki insanlarımız da Türkü Kürdü ayrım yapmaksızın aynı şekilde hissetmeleri gerekiyor" karşılığını verdi.

Gazprom başkan yardımcısının geçen hafta Ankara’ya gelmesinin beklendiği hatırlatılarak, kısa zaman içerisinde bu ziyaretin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği sorusu üzerine Yıldız, Rus doğalgazına ilişkin fiyat görüşmelerinin Ermenek’te yaşanan maden kazası nedeniyle ertelendiğini bildirdi. Türkiye’nin 1 Ocak 2015 itibariyle fiyat revizyon hakkı olduğunu kaydeden Yıldız, Gazprom’un bu konuda yaptıkları hazırlıkları kendileriyle paylaşacağını ve Rus tarafıyla önümüzdeki günlerde çeşitli toplantılarda bir araya geleceklerini, bu konuları değerlendirme imkanları olacaklarını ifade etti.

Türkmen gazının Türkiye’ye ulaşması konusundaki son durumla ilgili soru üzerine Yıldız, Türkiye’nin Hazar’ın gerek kuzeyinden, gerekse güneyinden gelebilecek Türkmen gazına talip olduğunu anlattı. Özel sektör marifetiyle bu gazın Türkiye’ye gelmesinin iyi olacağını söyleyen Yıldız, “İlerleyen ve son derece mükemmel bir noktaya giden Azerbaycan-Türkmenistan ilişkilerinin de böyle bir projeye katalizör görevi göreceğine inanıyorum” dedi.

“ÇEVRE ŞARTLARINA HERHANGİ BİR AYKIRILIK OLUŞTURAN PROJE TÜRKİYE’DE YAPILMAYACAK”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Bakanlar Kurulu’nun ardından zeytin ağaçları ve Türkiye’nin enerji ihtiyacına yönelik açıklamalarının sorulması üzerine Bakan Yıldız, Türkiye’nin yer altı ve üstü kaynaklarından birinin seçilmesinin diğerinden vazgeçmek anlamına gelmediğini bildirdi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yoğun çalışmalarıyla 12 yıl önce alınan 92 milyon olan zeytin ağacı sayısının 170 milyonu geçtiğini ifade eden Bakan Yıldız, "Biz bunu yaparken kalkınmamızı bir kenara bıraktık mı? Hayır. Peki kalkınmamızı sürdürürken zeytin ağaçlarını bir kenara bıraktık mı? O da hayır. O yüzden özellikle son 3 gün içerisinde kamuoyunun zeytinciler bir tarafa, santralciler bir tarafa diye ayrıştırılmasının başlık olarak doğru bir başlık olmadığı kanaatindeyim. Biz her ikisini beraberce yapabiliriz. Yani hem santralımızı hem de zeytin ağaçlarımızı beraberce geliştirebiliriz. Bütün kaynaklarımızı harekete geçirmemiz lazım orada 152 milyon civarında kömür var. Tabi ki çevreye duyarlı şekilde yapmamız lazım. O yüzden akışkan yatak teknolojisi, ultra süper kritik teknolojiler burada uygulanarak bu projeler yapılacak. Çevre şartlarına herhangi bir aykırılık oluşturan proje Türkiye’de yapılmayacak. Bunu Çevre Bakanımızda bu cümlelerle ifade edebilir, Enerji Bakanı da bu cümlelerle ifade edebilir. Bir başka bakanımızda bu cümlelerle ifade edebilir. Biz ortak dili tesis etmiş bir hükümetiz. Bizim bu manada da ayrımız, gayrımız yok" değerlendirmesinde bulundu.

Kendisinin yeşile ve zeytinin yetiştirilmesine, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in de enerji ile alakalı santrallerin yapımına hassasiyet gösterdiğini belirten Yıldız, şunları söyledi:

"Bu güzel bir şey. O yüzden herhangi bir kamplaşmaya yol açmadan, her ikisinden de vazgeçmeyerek, birini tercih etmenin diğerinden vazgeçmek anlamına gelmediğini bilerek kalkınmamızı sürdüreceğiz. Yeşilimizi arttıracağız. Park bahçelerimizi arttıracağız. Bunların hiçbirinin istismar edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Enerji santralinin de istismar edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Kaygılanmasın bütün vatandaşlarımız, endişelenmesinler, bizler her ikisini beraber yapabilecek bir kabiliyet ve kapasitedeyiz.”