İstanbul Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Gören, "Büyük sanayicilerin fındıktan vazgeçmesi mümkün değil" dedi.

İstanbul Fındık ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Gören, Zonguldak’ın Alaplı ilçesinde fındık sektöründe faaliyet gösteren iş adamı Burhan Alper’i ziyaretinde yaptığı konuşmada fındık üreticisini yakından ilgilendiren fındık fiyatlarının durumu ve geleceği hakkında açıklamalarda bulundu.

Fındık fiyatlarının piyasaya iniş hızına bağlı olarak ve arz talep dengesine göre alıcının talebinin devamının sürekliliğine bakarak fiyatların bir denge oluşturacağı kanaatinde olduklarını belirten Gören, ”Arz ve talebin kesiştiği yerde fiyat oluşur. Dolayısıyla fiyatın bugünkü şartlarda olması, yukarı çıkması ve inmesi piyasa şartlarına bağlıdır. Hiçbir etken, hiçbir gücün buna spekülatif hareketlerle buna engel olması mümkün değildir. Dolayısıyla talep olduğu sürece fiyatlar yükselir, talep azalınca fiyatlar azalır. Bildiğiniz gibi yakın zamana kadar kilosu 14.50 lira olan fındık bugün 13.40 liraya geriledi. Sezon başında ihtiyacı olan depoları boş olan alıcılar, hızlı bir şekilde piyasaya girerek fındık alımına başladı. Geçen 2-2,5 ay içerisinde ihtiyaçlarının bir kısmını karşıladıktan sonra nefes alma olayına gitti. Tabi ki serbest piyasanın getirdiği koşullar çerçevesinde, yani ihtiyaç olmadığı ve talep olmadığı zaman fiyatlar belli bir şekilde geriye geldi. Biz burada diğer yönden alıcı olan arkadaşlarımızın, hem yurt dışındaki sanayici ve ithalatçılarımızın hem yurt içindeki alıcılarımızın sezon başında hızlı bir şekilde fındık alıp depolarına koymasından kaynaklanan belli bir doygunluk noktasından sonra fiyatların yatay geçiş yaptığını gördük. Sezon başlayalı 2.5 ay oldu. 9.5 aylık önümüzde bir süreç var. Tamamen eldeki fındığın piyasaya iniş hızına bağlı olarak ve arz, talep dengesine göre alıcının talebinin devamının sürekliliğine bakarak fiyatların bir denge oluşturacağı kanaatindeyiz.”

“YURT DIŞINDAKİ İTHALATÇI FİRMALAR DÖRTTE BİR FINDIĞI ALMIŞ DURUMDALAR “

Yurt dışındaki ithalatçı firmaların Türkiye’deki fındığın yüzde 25’ini aldığını belirten Gören, “Şu anda yurt dışındaki ithalatçı firmalar ülkedeki fındık rekoltesinin yüzde 25’ini almış durumda, diğer yüzde 25’lik bölümde ise tüccarın hâlihazırda elinde olan ihraç edilmemiş durumda, geriye kalan yüzde 50’lik fındık üreticilerin elinde bulunuyor” diye konuştu.

“ZİRAAT ODALARININ İLGİ ALANI VERİMLİLİK OLMALI”

Ziraat odalarının fındık fiyatı kargaşası dışında ilgi alanlarının verimlilik olması kanaatinde olduklarını kaydeden Gören, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öncelikle ziraat odalarının görevinin bir tanımını yapalım. Ziraat Odaları köylünün daha refah yaşamasını temin etmek için, daha fazla üretim elde etmesi için, verimlilik şartları ön planda tutularak birim başına dekar başına daha fazla ürün elde etmek için neler yapılması noktasında köylünün bir yoldaşı ve arkadaşıdır. Biz, ziraat odalarının çok çok önemli bir kuruluş olduğuna inanarak, uzun vadede bizler için gerekli olan ihracat için gerekli olan fındık üretimin artırılmasında çok önemli bir kurum olarak görüyoruz. Dolayısıyla ziraat odaları fındık 5 lira iken de, 10 lira iken de ve son olarak 14 lira iken de aynı söylemleri söylüyorlardı. Tahmin ediyorum ki fiyat kargaşası dışında ziraat odalarının ilgi alanının verimlilik olması kanaatindeyiz. Onlar diyorlar. Bende bir fındık üreticisiyim. Benim de bir fındık bahçem var, benimde fındıktan elde ettiğim belli bir gelir var. Tabi ki her üretici gibi bende kendi bahçemdeki fındığımı da 20 liradan satmak ister. Bu da çok doğal bir olaydır. Alıcı en uygun fiyata en kaliteli ürünü almak ister. Satıcı ve üretici elde ettiği ürünü en yüksek fiyata satmak ister. Bu dünyadaki ekonominin temel kurallarından biri olup olması gereken bir noktadır. Biz fındık üreticisinin sorunlarının çözülmesi, üreticilerin sosyal yaşamının iyi bir noktaya gelmesi fındıkta temel sorunların çözümünde önemli noktalardan biri olduğunun kanaatindeyiz. Devlet sosyal bir devlettir. Bildiğiniz gibi alan bazlı destek gibi çeşitli girdilerle üreticiyi destekleyerek refahını sağlamak için önemli çalışmalar başlatmıştır.”

“BÜYÜK SANAYİCİLERİN FINDIKTAN VAZGEÇMESİ SÖZ KONUSU DEĞİL”

Bu yıl fındığın az olması dolayısıyla büyük sanayicilerin fındığa alternatif ürünlere yönelip yönelmeyeceği şeklinde soruya yanıt veren Yören, konuşmasına şöyle devam etti: “Büyük sanayiciler dünden bugüne ürün çeşitliliğinden Arge çalışmalarında fındıktan çıkmasının söz konusu olmadığı kanaatindeyiz. Çünkü büyük firmalar kendi ürünlerini satış yaptıkları noktalarda 3-4 yıllık planlama projesinde satışlarını gerçekleştirerek ürün planını ona göre hazırlamışlardır. Bu yıl ürünün az olmasından dolayı tabi bu tamamen doğa ve tabiat şartlarından kaynaklandı. İhracatımızın 300 bin tonlardan 200 bin tonlara düşeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Ama şunu belirtmek isterim ki büyük alıcıların fındıktan vazgeçmesinin söz konusu olmadığı, ama orta ve küçük ölçekli sanayicilerin ürün çeşitliliğinde ve Arge çalışmalarında fındığı çıkartıp fındık aroması ve başka ürünleri kullanacağıdır. Çünkü rekolte düşük olduğundan mecburen başka ürünlere yöneleceklerdir. Nedeni dünya üretim ve tüketim dengesinde 150 bin ton civarında bir eksiklik söz konusu, 850 bin ton kabuklu fındık tüketimi her zaman söz konusu olabilecekken dünya üretiminin 700 bin ton olduğu düşünülmektedir. Tüketime yönelik 150 bin tonluk eksiklik orta ve küçük ölçekli sanayicilerin fındıktan uzaklaşacağı hususunda bir gerçeği ifade etmektedir. Ama ben şunu iddia ediyorum. Çikolata fındıkla özdeşleşmiş durumda ve fındık çikolataya mükemmel bir tat veriyor. Ben onun için çikolata tüketenlerin fındıktan vazgeçecekleri kanaatinde değilim.”

İhracatçılar ve tüccarlar köylüden ucuz fındığı alarak pahalı satarak büyük kazançlar elde ediyorlar söylemlerine de açıklık getiren Yören, şöyle konuştu: “Kamuoyunda birçok karmaşık konular bizlerin kulağına geliyor. Bunların karşısında susmak ve hiçbir yorum yapmamak bu zamana kadar olan tercihimizdi. Diyorlar ki sanayiciler, ihracatçılar ve tüccarlar köylüden ucuz fındığı alarak pahalı satarak büyük kazançlar elde ediyor. Köylüler sömürülüyor şeklinde söylemler var. Ekonominin temel kurallarından biri bir ürünün fiyatının yüksek olması, ya da düşük olması o ürün hakkında o ürünü hammadde olarak kullanarak istihdam sağlayarak üretim ve ihracat yapan kurumlar için kesinlikle pozitif ya da negatif bir denge olarak algılanmaması gerekiyor. Biz bu işin ticaretini yapmaktayız. Fiyatlar düştüğü zaman o ürünü alıyoruz. Onun üstüne katma değer ve maliyetleri koyarak ona göre satıyoruz. Ürünün pahalı olmasında da aynı işlemi yaparak kendimizi idame ettiriyoruz. Tabi ki evrensel olarak baktığımızda bir ürünün pahalı olması veya az olması satıcının elinin biraz daha kuvvetli olması, bir köylü satıcısı ise daha güçlü olması, bizlerinde ihraç ettiğimiz ürünü de daha rahat satması anlamına geldiği için düşük fiyattan daha farklı olarak yüksek fiyat olması bizlerin hiçbir zaman negatif algısı olarak algılanmaması gerekiyor. Bir ürünün gerçek değeri piyasada çalışabilir, satılabilir tüketilebilir fiyatının olması gerekliliği ile yüksek fiyat kavramı vardır. Bir ürünün hakiki fiyatı satılabilir fiyatıdır. Tabi biz bunu her zaman çok yüksek fiyat babında tutarsak, bunu bir devlet politikası ile belli bir baskı altına alırsak, uzun vadede çikolata firmalarının Arge çalışmalarında ve ürün çeşitliliğinde fındıktan kaçacağı aşikar. Tüm dünya da kuru yemiş ve fındık fiyatları artmıştır. Ancak, tüketilebilir dengenin hiçbir zaman bırakılmaması gerekiyor.”