Son olarak Ermenek’te meydana gelen faciayla gündemde olan madencilerin acısı ve derdi hiç dinmiyor. Söke ile Ermenek’in ortak kaderiyse kömür ocaklarının aynı şirkete ait olması.

Söke’deki maden ocağında 18 Temmuz’da yaşanan kazada Halil Kara hayatını kaybetmişti. Halil Kara’nın kızı Meryem Kara hukuken babasının hakkını aramaya devam etse de, şu ana kadar bir sonuç çıkmadı, babasının kıdem tazminatını dahi alamadı. Söke’deki maden ocağında mevcut çalışan işçilerin aylardır paralarını alamadıkları iddia edilirken; emekliye ayrılanlara para yerine senet verildiği ancak senetlerin dahi zamanında ödenmediği belirtiliyor.

“BABAM NEDEN ŞEHİT SAYILMIYOR”

Yaşadığı maden kazasından sonra babası Halil Kara’nın ve dolayısıyla ailesinin hakkını hukuki yolla aramaya başlayan Sökeli madencinin kızı Meryem Kara; babasının maden şehidi sayılmadığını ve şehit haklarından yararlanamadığını söyledi. İşyerinde ihmaller olmasına rağmen, şirketin kömür üretimine devam ettiğini ve etkilenmediğini anlatan Meryem Kara; “Çekilen acılar belli. Ben ve ailem haklardan yararlanamıyor. Devlet anneme 350, bana ve kardeşime 180 TL yetim aylığı bağladı. Kimseye derdimizi anlatamıyoruz. Devlet kurumları ‘Babanın şehit olduğunu ispatla’ diyor. Her şey ortada, babamın şehit olduğunu daha nasıl ispatlayayım. Türkiye’de madenler ve yaşananlar ortada. Devlet neden bize elini uzatmıyor” dedi.

“SÖKE’DEKİ OCAK TEHLİKE SAÇIYOR AMA ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYOR”

Söke’de Temmuz ayında yaşanan facianın tanıklarından olan madenin teknik servis personeli Yılmaz Cevizci de, Söke’deki madende kesinlikle ihmalin olduğunu söyledi. O kaza yaşanmasaydı, mutlaka başka bir kazanın Söke’de yaşanılmasının kaçınılmaz olacağını belirten Yılmaz Cevizci; “Benim kanaatimce madeni denetlemeye gelen müfettişler maden sahiplerinin söylediklerine göre rapor hazırlar. Şu anda da ocak tehlike saçıyor. Tahkimat eksikliği, yolların bozukluğu ve ekli elektrik tesisatı var” dedi.

Ermenek’teki maden sahasında da çalıştığını belirten Cevizci; “Söke’deki Uyar Madencilik’e ait mevcut ocaklar isim değişmese de şu anda el değiştirmiş gibi çalışmaya devam ediyor. 2006 yılında emekli olmama rağmen 8 yıl çalıştığım madenden, yaşanan kaza sonrası işten ayrıldım. 25 yıllık madencilik hayatımda son beş yılda olduğu kadar kötü zaman geçirmedik” diye konuştu.

“SEKİZ SENE ÇALIŞTIM BİR DENETLEME GÖRMEDİM”

Temmuz ayında emekli olmasına rağmen hâla içeride kendisinin ve oğlunun alacaklarının kaldığını belirten madenci Hikmet Yardımcı ise; “Ocakta 8 sene çalıştım ama bir kere denetim görmedim. Ocak hala çalışıyor ama güvenli değil. Söke’de, Soma’da, Ermenek’te acılar yaşadık. Ama değişen bir şey yok. Başka acılar yaşamak istemiyoruz, madenciler ön planda olmalı. Denetlemelerin sağlıklı yapılmasını istiyoruz” dedi.

“SENET VAR, PARA YOK, MUHATAP YOK”

Söke’deki madende vinç görevlisiyken bir yıl önce emekli olan Muhammet Dibekli, emeklilik tazminatına karşılık 3 parça senet verdiklerini ama senetlerin ödenmediğini söyledi. Emekli olup da senet dahi alamayan arkadaşlarının olduğunu belirten Dibekli; sözlerini şöyle sürdürdü: “Muhatap bulamıyoruz. Devletin birimlerini arıyoruz bize hukuki yol veya icra yolu gösteriliyor. Ama şirketlerden bu yolla bir şey elde edilemiyor. Ayrılanlar, çalışanlar, ölümler yaşayanlar haklarını alamıyor. Taşeron işçilerin şirketlerine de ödeme yapılmıyor. Çok çarpık bir düzen var. Madenler çalışmaya devam ediyor, bizler çalışmasını da isteriz. Hiçbir iş yeri kapanmasın ama gerekli ve güvenli koşullar sağlanmalı. Çalıştıranlar işçilerin haklarını yemeyen insanlar olmalı.”

“MAĞDUR OLAN MADENCİ OLUYOR”

Söke’de Temmuz ayında yaşanan ve Halil Kara’nın vefat ettiği maden kazasından yaralı kurtulan madenci Cebrail Kaya, madenlerin yeterliliği olan kişi ve şirketlerce çalıştırılması gerektiğini söyledi. Koltuk değneği ile hayatını sürdüren Cebrail Kaya; “Mağdur olan işçiler ve aileleri oluyor. Sakat kalanlar, vefat edenler, emekli olanlar haklarını alamıyor. Devlet bu konuya sahip çıkmalı” dedi.