Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gaye Usluer, tüm dünyada güncel MERS-CoV ve Ebola virüslerinin oluşturduğu enfeksiyon hastalıklarından bahsederek, olası bir salgına karşı yeterli önlem alınmadığını öne sürdü.

Son günlerde tüm dünya ve ülkemiz için de önem taşıyan, önemle üzerinde durulması gereken iki enfeksiyon hastalığının MERS virüsü ile Ebola virüsü olduğunu hatırlatan Usluer, bu virüslerin bulaşma yollarının birbirinden farklı olduğunu anlattı. Sık görüldükleri ülkeler farklı olmasına karşın her iki virüsün de hastalarda yüzde 50 ve üzerinde ölüme neden olmasının tüm dünyada endişe uyandırdığını anlatan Prof. Dr. Gaye Usluer, "MERS virüsünün oluşturduğu enfeksiyona başta Suudi Arabistan olmak üzere Orta Doğu ülkelerinde rastlanıyor. Virüs 2012 yılından beri bu ülkelerde salgın oluşturmakta. Birçok özelliği ile SARS virüsüne benzemekle birlikte ondan daha ölümcül seyrediyor. ABD’den henüz bildirim olmamasına karşın Avrupa’da İtalya, Fransa ve Almanya’da MERS-Cov hastalığına rastlandı. Özellikle hac mevsiminde bizim hacılarımız ve hac dönüşü onların ailelerinin risk altında olduğunun bilinmesi ve gerekli bilgilendirme ve duyuruların yapılması gerekiyor" dedi.

TÜRKİYE’DE İLK MERS-COV VAKASI ÖLÜMLE SONUÇLANDI

Türkiye’de 2013 yılı itibarıyla yaklaşık 120 vakanın olası MERS-CoV ön tanısı aldığını ancak bunların hiçbirinin laboratuvar olarak doğrulanmadığını ifade eden Prof. Dr. Gaye Usluer, Türkiye’de MERS-CoV enfeksiyonu kesinleşen ilk vakanın ise 3 gün önce hayatını kaybettiğini belirtti. Usluer, “Bu hasta çalışmak için Suudi Arabistan’a giden, Hatay ili nüfusuna kayıtlı 66 yaşında bir kadın hastaydı. Türkiye’ye geldiğinde MERS-CoV hastalığına ait klinik bulgular ile hastaneye alındı. 3 gün önce de hayatını kaybetti" dedi.

"TÜRKİYE’DE EBOLA VAKASI YOK"

Türkiye de henüz Ebola vakası olmadığını ifade eden Usluer, “Ebola virüsü Orta ve Güney Afrika ülkelerinde salgın yapan bir hastalık etkeni. Bugüne kadar bu ülkelerde 9 bin vaka ve yaklaşık 4 bin 500 ölüm bildirimi oldu" dedi. Usluer, geçen haftalarda ABD’de 4 vaka tanımlandığını, İspanya’da şüpheli bir vaka olmasının Avrupa ülkelerini alarma geçirdiğini belirtti. Enfeksiyon hastalıklarının ülkeler arası sınırları tanımadığına değinen Prof. Dr. Usluer, gerek ABD ve gerekse Avrupa ülkelerinde tüm dikkatlerin bu virüse çekildiğini, ana haber bültenleri ve kamu spotlarıyla halkın aydınlatıldığına değinerek Türkiye’de konuya yeterince dikkat çekmek yerine, ’Bize bir şey olmaz’ mantığının hakim olduğunu kaydetti. Usluer, Sağlık Bakanının, "Türkiye’den bu ülkelere direkt uçuş yok, bu bakımdan risk az" demesi kadar, THY Genel Müdürünün, "Ebola hastalığı o kadar korkulacak bir hastalık değil. Son dönemde öldürücü olabiliyor" ifadelerinin de talihsiz açıklamalar olduğuna dikkat çekti.

"YAPILAN ÇALIŞMALAR YETERSİZ"

Sağlık Bakanlığının yaptığı çalışmaların olası bir salgın karşısında yetersiz olduğunu iddia eden Prof. Dr. Usluer, Sağlık Bakanlığının iki enfeksiyon için de oluşturduğu genelgelerin uygulanabilirlik şartlarının hastanelerde mevcut olmadığına dikkati çekti. Usluer, “Ebola virüsü ile ilgili olarak Sağlık Bakanlığı Türkiye’de 25 bölge 45 hastanede alarm hastaneler oluşturduklarını söyledi Ancak adı ’alarm hastanesi’ olan bu hastanelerde salgın durumunda gerekli koşullar yok. Ayrıca Sağlık Bakanlığının web sayfasına girip Ebola hakkında bilgi araştırdığımızda burada bir yönlendirme görüyoruz. Bir tanesi Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü seyahat sayfası. Burada Ebola virüsü ile ilgili kısma girildiğinde son güncellemenin 30 Ağustos 2014 olduğu görülüyor. Diğeri de Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Kurumu web sayfası. Buraya girdiğinizde ise son güncellemenin Temmuz 2014’e ait olduğu görülüyor"dedi.

"AŞILARI YOK"

Hem MERS-CoV hem de Ebola virüsünün aşısı olmadığına değinen Gaye Usluer, “Bir enfeksiyona karşı korunmayı sağlayacak aşının olmaması, o enfeksiyonun durdurabilirliğini güçleştiriyor çünkü o aşıyı bulduğunuz zaman hastalığı önleyici önemli adımı atmış oluyorsunuz. Her iki virüsün de tedavi edici ilacı ve aşısı yok. Bu nedenle erken tanı ve hastalığın bulgularına yönelik destekleyici tedavilerin verilmesi önem taşıyor" şeklinde konuştu.

MERS ve Ebola virüsleri için bulaşma yollarının birbirinden farklı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Usluer, “MERS virüsü esas olarak hayvanlarda bulunan ve hayvanlardan insanlara bulaşan bir hastalık yapıyor. Solunum yoluyla bulaşması nedeniyle bulaştırıcılığı çok yüksek olan bir virüs. Başlangıçta sadece hayvanlardan insanlara bulaştığı düşünülürken bugün artık insandan insana geçtiğini de biliyoruz. Ebola virüsü ise hasta kişilerin tüm vücut çıkartılarında bulunuyor. Terlerinde, tükrüklerinde, idrarlarında, genital sekresyonlarında ve kanlarında bulunuyor. Dolayısıyla hasta kişilerin virüs içeren vücut sıvılarıyla temas ile hastalık diğer kişilere bulaşıyor. MERS virüsü için kuluçka süresinin tam olarak bilinmiyor. Ebola virüsü içinse bu süre 1 ile 21 gün arasında değişiyor. Ebola virüsü kuluçka süresinde bulaşmıyor ancak hastalık bulguları ortaya çıktıktan sonra bulaşıyor" ifadelerini kullandı.

BU VİRÜSLERDEN KORUNMAK İÇİN NELERE DİKKAT ETMELİ?

Bu virüslerden korunmak için öncelikle bulaşma yoluna karşı önlem alınması gerektiğini ifade eden Usluer, "MERS virüsü solunum yoluyla bulaştığı için bir salgın durumda kapalı alanlarda veya kalabalık alanlarda bulunmayıp solunum yolu önlemlerinin alınması gerekiyor. Solunum maskelerinin kullanılması ağız ve burnun kapatılması gerekiyor ama hastaların solunum sekresyonları bulaşmış kirli yüzeylere elle dokunulduğunda temasla da bulaşabileceği için ellerin sık yıkanması, aksi durumda el dezenfektanlarının kullanılması korunma da önemli önlemler arasında” dedi.

"Ebola virüsüne karşı korunmada en önemli yöntem, ellerin sık sık yıkanmasıdır" diyen Usluer, alınması gereken diğer önlemlerle ilgili şunları söyledi:

“Hasta kişilerin vücut sıvılarıyla temastan kaçınmak lazım. Özellikle sağlık personelinin hastayla ilgili tüm temaslarında eldiven kullanması, temas sonrasında eldivenler çıkarılmadan önce ellerin su ve sabunla yıkanması, eldivenler çıkarıldıktan sonra yeniden ellerin su ve sabunla yıkanması gerekmektedir. Her iki virüs şüphesinde de hastanın mümkünse tek kişilik banyolu tuvaletli bir odaya odaya alınması ve o hastanın diğer hastalarla temasının engellenmesi gerekiyor.”

ESKİŞEHİR’DE BU ENFEKSİYONLAR VAR MI?

Gaye Usluer, Eskişehir’de de yüksek ateşi, yaygın kas ağrıları, solunum yetmezliği olan hastalarda da zaman zaman MERS ya da EBOLA virüs ön tanıları konulmakla birlikte şu ana kadar kesinleşen vaka olmadığını belirtti. Usluer, "Olası vakaların aksi ispat edilene kadar öyleymiş gibi izole edip gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Ülkemizde tutarlı bir sistem oluşturulması, düzenli bir şema ile şüphelenilen vakalara soğukkanlı yaklaşımın nasıl olacağının öğretilmesi gerekiyor. Koca bir hastaneyi kapatmak yerine, korunma ve izolasyon uygulamalarının nasıl olacağı belirlenerek bu hastalıklar kontrol edilebilir” diye konuştu.