Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nde (HKÜ) Down Sendromu Derneği ve HKÜ İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü işbirliğiyle ‘Gaziantep Down Sendromu Semineri’ yapıldı.

Hasan Kalyoncu Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkez’inde; Down Sendromu Derneği (DSD) ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü işbirliğiyle ‘Gaziantep Down Sendromu Semineri’ gerçekleştirildi.

Seminere; Down Sendromu Derneği Başkan Yardımcısı Fulya Ekmen, HKÜ Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Araş. Gör. Tuğba Kaplan ve HKÜ İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü Yrd. Doç. Dr. Ş.Senem Başgül konuşmacı olarak katıldı.

Seminerin açılış konuşmasını Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. M. Hanifi Aslan gerçekleştirdi.

HKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. M. Hanifi Aslan, “Üniversite olmanın bazı ilkeleri var. Hasan Kalyoncu Üniversitesi; sadece eğitim-öğretime odaklanan değil, aynı zaman araştırmaya ve özellikle de araştırmalarının ve bilimsel faaliyetlerinin sonuçlarını toplumla paylaşmaya, toplumun hizmetine sunmaya ve toplumla bütünleşmeye kendini adamış bir üniversite. Tam anlamıyla 3. kuşak üniversitesi. Çok değerli bilim insanlarının üniversitemize gelip sunumlar yapmasını ve bildiriler sunmasını çok önemsiyoruz. Bugün bunlara bir yenisini daha ekliyoruz. Değerli insanları burada ağırlamaktan büyük bir onur ve zevk duyuyoruz” dedi.

Seminerde açıklamada bulunan Down Sendromu Derneği Başkan Yardımcısı Fulya Ekmen, “Tüm dünyada 5.8 milyonun üzerinde Down Sendromlu insan yaşamaktadır. Ülkemizde günde ortalama 1 ila 2 Down Sendromlu bebek dünyaya geliyor. Kısaca Down Sendromlu olmak demek; sahip olduğunuz hakları kullanabilmek için başkalarını ikna etmeniz, hayatınızın her aşamasında ailenizle birlikte çetin bir mücadele içinde olmanız demektir” ifadelerini kullandı.

HKÜ Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Arş. Gör. Tuğba Kaplan ise şöyle konuştu:

“Pek çok bebeğin özellikle hayatlarının ilk aylarında, araştırmacıların ellerinde ikiye katlandıkları ve uzuvlarının gevşekçe sarktığı gözlenir. Çocuklarda bahsettiğimiz genel bir gevşeklik, yani Hipotonus durumu, oturma kalitesinin bozulmasına yol açar. Dengeyi sağlayacak yeterli kas aktivitesi olmadığından genellikle çocuk kalçaları genişçe açılmış ve dizleri uzatılmıştır. Yüzüstü yatan bir çocuğun başını dik tutamaması oturma evresinde de karşımıza çıkar. Ailelerin erken dönemde bilinçlendirilmesi gerekir. Erken dönemde aileye verilmesi gereken eğitimleri sıralayacak olursak; pozisyonlamalar, baş konrolü, dönme, oturma, emekleme ve yürümedir.”

HKÜ İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü Yrd.Doç.Dr. Ş.Senem Başgül da şunları söyledi:

“Yapılan çalışmalar zihinsel engelli çocuklar için bağlanma figürünün, normal çocuklardan daha önemli olduğunu göstermiştir. Çünkü bu çocukların stresle baş etmesini kolaylaştıracak olan, bağlanma figürü ile kurduğu ilişkidir. Yaşamın erken dönemlerinden itibaren çevreyle olan etkileşim sonucu bağlanma gelişmektedir (Bağlanma = Güvenli bir üs). Bir çocuk ancak güvenli bir üs varlığında çevresini keşfe çıkar. Sağlıklı iletişim için sağlıklı bağlanma süreci gereklidir.”

Günün anısına Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. M. Hanifi Aslan, Down Sendromu Derneği Başkan Yardımcısı Fulya Ekmen’e plaket takdim etti. Seminer, öğrenciler ile birlikte hatıra fotoğrafı çektirilerek sona erdi.