ANKARA (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, seçim güvenliğine ilişkin "Dün Bakanlar Kurulunda bu güvenlik tedbirlerini detayı ile gözden geçirdik, takviyeler yapıldı. Bütün Türkiye'de huzur içinde bir seçim geçmesi için her türlü tedbir alındı. Herkesin rahat olmasını rica ederim" dedi. 

Başbakan Davutoğlu, Konya'daki ikametinden ayrılırken, gazetecilerin sorularını yanıtladı.  

Bir gazetecinin, "Muhalefetten gelen bir eleştiri var. Artık seçim hükümetinin tamamen bağımsız olmadığına dair. Zaten eleştiriler vardı. Nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine Davutoğlu, şu yanıtı verdi:

"Yani o muhalefetin söz söyleme hakkı yok. Çünkü kendilerine 'bu hükümete katılın' dedik. Bu hükümet AK Parti hükümeti değil. Bu hükümet Anayasal zorunluluk hükümeti. Cumhuriyet Halk Partisi 'katılmayız' dedi. Şimdi ne hakla bu hükümeti sorgularlar? Biz de hükümet olmamış olsaydık Türkiye hükümetsiz mi kalacaktı? Anayasa demiş ki 'şu şartlarda hükümet kurulmamış olsa Cumhurbaşkanı yeni bir hükümet kurulması için görev verir ve bütün partilere çağrıda bulunur. Bütün partilere çağrıda bulunduk. Bu çağrılara icabet edene 'sen kimsin, niçin geldin' demedik. Peki Anayasal bir sorumluluk gerektiği gün, Türkiye'yi yönetme sorumluluğu söz konusu olduğu gün, bu sorumluluğu reddedenlerin, her şeye 'hayır' diyen MHP'nin, bu sorumluluğu ilk günden reddeden CHP'nin şimdi söz söyleme hakkı olabilir mi?"

Terörle mücadelenin sürdüğünü, her gün küresel ekonomide dalgalanmaların olduğunu aktaran Davutoğlu, bunlara tedbir alınması gerektiğini vurguladı. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Tedbiriniz ne? Gelin beraber bu işi, elimizi taşın altına koyalım dediğimizde 'Hayır, biz elimizi değil tırnağımızı bile taşın altına koymayız' dediler. Şimdi de diyorlar ki 'siz niye elinizi taşın altına koydunuz, niye hükümet kurdunuz?' HDP'nin arkasına saklanmasın kimse. Kendileri başta 'evet' deyip yola çıksalardı. Bu mübarek gün siyaset yapmak, polemik yapmak istemem ama haksızlık yapıldığında da buna karşı sessiz kalmayız. Eğer bugün dedikleri gibi tablo varsa ki öyle değil, AK Parti hükümette sadece AK Parti üyesi olan ve AK Parti'nin hakkı olan sayıda milletvekili ile bakanlıkta temsil edilmektedir. Geri kalan bütün bakanlarımız, tamamen tarafsız, bağımsız bakanlardır."

Avrupa Birliği Bakanlığına atanan Beril Dedeoğlu'nun herkes tarafından bilindiğine işaret eden Davutoğlu, Dedeoğlu'nun Türkiye'de ve Avrupa'da, Avrupa Birliği uzmanı olarak tanınan bir kişi olduğunu bildirdi.

Dedeoğlu'nun uluslararası ilişkiler bölüm başkanlığı da yaptığını anlatan Davutoğlu, "Hangi partiye oy verdiğini bilmiyorum, bilmek de istemem. Kimi desteklediği beni ilgilendirmez. O işin uzmanı olması beni ilgilendirir. Zaten istifalarını aldıktan sonra birkaç saat kendimi tezekkür ettim, istişare ettim, Cumhurbaşkanımıza da arz ettim o da kabul buyurdular. Beril Hanım'ı tayin ettik" diye konuştu. 

Kalkınma Bakanlığına getirilen Cüneyd Düzyol'un da yıllarca bu bakanlıkta müsteşarlık yaptığını anlatan Davutoğlu, kritik olan Bakanlığa bir ay için yeni görevlendirme yapmak yerine işlerin aksamaması için müsteşara bu görevi tevdi ettiklerini bildirdi.

Müsteşarların siyasi kimlikler olmadığını belirten Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bugünkü hükümetimizde AK Parti sadece hak ettiği veya sorumluluk üstlendiği sayı nispetinde temsil edilmektedir. Başkaca da bir temsil söz konusu değil. Diğerleri bağımsız arkadaşlardır. Sayın Tuğrul Türkeş de MHP'den girdi daha sonra da şeyi değişti. Yine onun da hukuki olarak değerlendirmelerini yaptık. O da hükümette görev aldığı gün itibarıyla aldığı pozisyon önemlidir. Dolayısıyla biz kim ne derse desin aziz milletimize seslenerek de ifade ediyorum, Türkiye'yi yönetim boşluğu içinde bırakmayız. Kesinlikle herkes, rahat ve huzur içinde bayramını idrak etsin. Sorumluluğunu müdrik, gücünü kudretini sorgulatmayan bir hükümet vardır. Bütün bakanlarımız, bütün bürokrasi, devlet mekanizması görev başındadır. O bakımdan seçime de inşallah en iyi şartlarda gidip Türkiye'de halkımız kimi iktidar yaparsa o iktidara bu görevi devrederiz ya da bizi iktidar yapmışsa görevi de bu sefer seçilmiş hükümet olarak devam ettiririz. Bundan kimsenin tereddüdü olmasın."

- Seçim güvenliği

Cizre'de ilçe seçim kurulunun seçimlerde 3 mahallede sandık kurulmaması yönündeki kararının anımsatılması ve seçim güvenliğine ilişkin alınan tedbirlerin sorulması üzerine Davutoğlu, seçim güvenliğinin iki boyutunun bulunduğunu, bunlardan ilkini Yüksek Seçim Kurulu ve ona bağlı kurulların aldığı kararların oluşturduğunu ifade etti.

Davutoğlu, bunların tamamıyla Türkiye'de bağımsız kurullar olduğuna dikkati çekerek, kararlara hükümetten bir telkin olmadığını, bütün partilerin bu kurullarda temsil edildiğini söyledi.

Kurullarda hükümet temsilinin bulunmadığına, partilerin temsil edildiğine değinen Davutoğlu, YSK'nın aldığı her kararın hukuken bağımsız, tarafsız kararlar olduğuna ve kimsenin buna müdahil olamayacağına işaret etti.

Davutoğlu, ikinci olarak da hükümetin seçim güvenliği bağlamında kararlar alabileceğini belirterek, şunları ifade etti:

"Yüksek Seçim Kurulunun kurallarını belirlediği şartlar içerisinde hükümet seçimin istikrar ve barış içerisinde gerçekleşmesi için güvenlik tedbirleri alır. Dün Bakanlar Kurulunda bu güvenlik tedbirlerini detayı ile gözden geçirdik, takviyeler yapıldı. Bütün Türkiye'de huzur içinde bir seçim geçmesi için her türlü tedbir alındı. Herkesin rahat olmasını rica ederim. Yüksek Seçim Kurulunun aldığı kararlar, dediğim gibi bizim tarafımızdan tartışılacak kararlar değildir. Yargı kararları gibi kendi kuralları içerisinde işleyen kararlardır. Dolayısıyla Yüksek Seçim Kurulu uygun gördüğü yerlerde bu tür kararlar alabilir.

Aslına bakarsanız 7 Haziran seçimleri özellikle birçok sandıkta söz konusu olan bazı baskılar küçük mezralarda, köylerde yüzde yüz nispetinde çıkan oy oranlarında söz konusu olan baskıları da göz önüne aldıktan sonra eğer bir seçim hükümeti kurmamız mümkün olabilseydi Sayın Kılıçdaroğlu ile de o zaman görüşmüştük. Oyların şehir merkezlerinde verilebilmesi ve  seçim barajının kaldırılması da dahil olmak üzere Seçim Kanununda ve Siyasi Partiler Kanunu'nda değişiklikler yapmayı planlıyorduk. Bazı hususlarda da anlaşmıştık. O olabilmiş olsaydı zaten oyların daha karma, sandıklarda yani kimsenin kimseyi sorgulamayacağı, kimin hangi oyu verdiği şeklinde bir sonuca ulaşılamayacağı ve sonuçta da 'sen şuna oy verdin' diye tehdit altında olamayacağı şartlarda seçimin gerçekleşmesi için taşımalı oy denilen ve köylerde, mezralardaki sandıkların ilçe sandıklarıyla veya şehir merkezindeki sandıklarla birleştirilmesi yöntemini doğrusu biz benimsiyorduk."

Bunun için yasa değişikliğine ihtiyaç bulunduğunu ancak Meclisin toplanamadığı için bir anlaşma yapılamadığını anlatan Davutoğlu, o çözüm yolunun bu nedenlerle devreye sokulamadığını bildirdi.

- YSK'nın kararının tartışılmasını doğru görmüyorum

Davutoğlu, "Şimdi alınan karar Yüksek Seçim Kurulunun kendi inisiyatifi ile ve kendi bağımsızlığı çerçevesinde seçim güvenliği bakımından aldığı karardır. Yüksek Seçim Kurulu ne karar alırsa hükümet olarak da biz o kararın sağlıklı bir şekilde uygulanması için gerekli tedbirleri alırız. Bunun tartışılmasını dahi doğru görmüyorum" diye konuştu. 

 Tedbirler konusunda ne gibi takviyeler yapıldığının sorulması üzerine de Davutoğlu, şu yanıtı verdi:

"Yani bazı şehirlerimizde olabilecek seçim kampanyası esnasında da olabilecek bazı riskler karşısında bazı emniyet birimlerimizin görevlendirilmeleri şeklinde. Emniyet ve güvenlik birimlerimizin. Bu seçim döneminde dün de çağrıda bulundum, hatırlayacaksınız. Bütün partilerimizin genel başkanlarının çıkıp ortak bir deklarasyonla her türlü şiddete karşı seçim kampanyasında işbirliği ve ortak tavır deklarasyonunda da bulunmaları çok önemli. Geçtiğimiz seçimde AK Parti'ye yapılan saldırılar neredeyse meşru görüldü ve hiç kimse kınamadı. HDP'ye yapılan saldırıları biz her aşamasında kınadık, yine kınıyoruz veya diğer partilere dönük. Burada yapılması gereken şey 4 partinin mümkünse 4 lider bir araya da gelerek, bunu yapabiliriz, ben buna açığım, hiç kimseyi dışlamıyorum. Değilse yazılı olarak bir araya gelelim ve diyelim ki 'hangi şartlarda, kim ne yaparsa yapsın, şiddete, kime karşı olursa olsun, kim tarafından yapılırsa yapılsın, seçim kampanyası döneminde ve daha sonra da tabii şiddete karşı ortak tavır benimsiyoruz ve milletimizi de ortak tavır almaya çağırıyoruz' gibi bir çağrı eminim iyi etki yapacaktır. Ama şu ana kadar buna sadece Sayın Kılıçdaroğlu olumlu cevap verdi. Sayın Bahçeli'den veya Demirtaş'tan böyle bir cevap gelmedi. Gelmiş olursa birlikte kim olursa olsun ona karşı tavır alırız. Takviyeler, bu tür riskleri ortadan kaldırmak için emniyet ve askeri birliklerimiz, jandarmamız, yapılan kaydırmalardır." 

- Notlar

Başbakan Ahmet Davutoğlu, gazetecilerin sorularını yanıtlamasının ardından kendisini bekleyen vatandaşlar ve çocuklarla sohbet etti. Bir vatandaşın, kendisine çay borcu olduğunu hatırlatarak, bugün çay ikram etmek istediğini söylemesi üzerine Davutoğlu, babasını ve annesinin kabirlerini ziyaret etmesi gerektiğini belirterek, "Ayarlayın, içelim inşallah" dedi.

Vatandaşların bayramını tebrik eden Davutoğlu, kendisini bekleyen çocuklara "Komşu olmak iyi mi bana, rahatsız olmuyorsunuz değil mi? Bir gün top oynayalım sizinle" dedi.

Çocukların olumlu yanıtı üzerine, uygun bir saha olup olmadığını soran Başbakan Davutoğlu, mahallenin muhtarına dönerek, "Takımı toparla gençlerle de bir maç yapalım" diye konuştu. 

Çocuklara karnelerinin durumunu soran Davutoğlu, "Bizim mahalleden zayıf çıkmaz" ifadesini kullandı. Fotoğraf çekmeye çalışan bir çocuğu yanına çağıran Davutoğlu, fotoğraf çektirdi ve çocuğa "selfie" bilip bilmediğini de sordu.  

Gazetecilerin de bayramını tebrik eden Başbakan Ahmet Davutoğlu, gazetecilere ailelerinin yanına gidip gitmeyeceklerini sordu. Gazetecilerin kendisini takip edeceklerini söylemeleri üzerine Davutoğlu, "Ailelerinizi de ihmal etmeyin" dedi. 

(Bitti)