Basın İlan Kurumu (BİK) Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Arslan, basın savcılarına çağrıda bulunarak mevkute beyannamesi verip canları istediği zaman yapan dergi veya gazete basanlara gerekli cezanın verilmesini istedi.

BİK Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Arslan ile Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı, BİK Genel Kurul Üyesi ve Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı, ve Gazeteciler Konfederasyonu Başkan Yardımcısı ve BİK Genel Kurul Üyesi Sefa Özdemir Elazığ’a geldi. Basın İlan Kurumu’nun önümüzdeki yılbaşından itibaren Elazığ’da şubesini açacak olması nedeniyle bilgilendirme toplantısı yapmak üzere gelen BİK Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Arslan, açıklamalarda bulundu. Arslan açıklamasında, “Anadolu basını bu ülkenin birliğin beraberliği, değerleri ile ilgili yaptığı çalışmaları bugünde sürdürüyoruz. Yarında yerel demokrasimizin hayata geçmesi toplum adına denetim işlevinin yerine gelmesi, eğitim işlerinin yerine gelmesi gibi alanlarda vazgeçilmez katkılarını devam ettirecektir. Bizler Anadolu gazete sahipleri temsilcileri olarak, bitmeyen bir maratonun daima son yüz metresini koşan cefakar, vefakar, gazeteci arkadaşlarımızın ve gazete sahiplerimizin kurumsallaşması, daha iyi şartlarda özgür ve özgünlüklerini devam edebilmesi için bir mücadele yürütüyoruz. Basın ilan Kurumu 50 yıl önce İstanbul, İzmir, Ankara odaklı olarak kurulmuş. Biz genel kurul ve yönetim kurulu üyeliğimiz çerçevesinde bu kurumun Anadolu’ya dönmesine dönük ki Anadolu çevre değerleriyle birlikte bugün merkeze yürümüştür. Medya sahamızda da aynı gelişmenin yaşanması gereklidir. Buna ilişkin bir çaba yürütüyoruz. Basın İlan Kurumu’nun diğer kurumlarda olmayan özelliği, kendi mevzuatını ürete bilme imkanına sahip, bu imkandan istifade ile yürüttüğümüz çalışmalarla basın ilan kurumunun Anadolu’da ki gazetelerle, Gazeteciler cemiyetleri ile gazetecilerin haklarını savunmak için bir çaba yürütüyoruz. Elazığ’da da Basın İlan Kurumu Şubesi kurulmasına ilişkin geçtiğimiz genel kurullarda karar almıştık. Şuanda bu aşamaya geldik. Burada meslektaşlarımızla yerinde çalışma yapmak suretiyle onların sorularını cevaplandırmak üzere geldik” dedi.

BASIN SAVCILARINA ÇAĞRI

Türkiye’de gazete kurmanın kolay bir iş olduğunu ve bunun bir sosyal haberleşme ihtiyacı olduğunu belirten Arslan, “Anayasa’da da anlamını bulmaktadır. Bu işlevin özgür bir ortamda, yerine getirilmesi son derece doğaldır. Bugün herhangi bir kişi ben gazete kuracağım diye lise mezunu bir yazı işleri müdürü, sadece gazete değil, mevkute kurmak için mevkute beyannamesini basın kanununa göre, basın savcılığına verdiğinde ertesi gün mevkutesi yayınlanmaya başlar. Öbür taraftan özellikle basın ilan kurumundan ilan almak, basın ilan kurumunun şartlarını yerine getirmek suretiyle bu görevi yerine getiren gazete sahibi arkadaşlarımız ve onların çalışanları bu mevzuattan kaynaklı boşluk dolayısı ile ciddi mağduriyetler yaşamaktadır. Dönem dönem, özellikle seçim dönemlerinde korsan diyebileceğimiz, merdiven altı gazeteler ortaya çıkmaktadır. Haftalık, 15 günlük, ya da aylık çıktıklarını söylemektedir. Veya dini ve milli bayram dönemlerimizde ya da herhangi bölgemizin ihtiyaçlarına dönük bu tür gazeteler çıkmaktadır” şeklinde konuştu.

Kendilerinin yayıncılığa dönük bir kısıtlama talebi olmadığının altını çizerek açıklamalarına devam eden Arslan, “Ama şöyle bir itirazımız var. Mevkute demek, belli bir vakte göre yayın yapan yayın organı demektir. Eğer siz savcılığa verdiğiniz beyanname de haftalık gazete olduğunuzu söylemişseniz, haftalık gazete olarak yayınlanmak zorundasınız. Günlük veya haftalık ancak basın ilan kurumu mevzuatına göre çıkan gazeteler hem savcılıklara, kurum şubesi olmayan yerlerde valiliklere, gazetelerini teslim etmektedirler. Teslim etmedikleri zaman mahsup dediğimiz cezalandırma sistemine tabi tutulmalıdırlar. Ben buradan bir yanlış anlaşılma olmasın ama basın savcılarımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Eğer mevkute beyannamesini veren bir yayın kuruluşu var ise, ister dergi, ister gazete olsun. Verdiği süre içerisinde yayın yapmıyorsa onun yayında sürekliliği engellemek dolayısıyla, basın kanunun da kendileri için öngörülen cezaların verilmesi, bunların akıllarına estiği zaman, canları istediği zaman yayın yapmalarının önüne geçilmesini talep ediyoruz. Çünkü Basın İlan Kurumu mevzuatına göre ilan alan gazetelerin hakları bu yolla engellenmiş. Diğer yandan çok söylemek istemiyorum ama tırnak içerisinde merdiven altı gazetecilikle yine toplumu rahatsız eden şantajcı gazeteciliğin önü açılmış oluyor” diyerek sözlerini tamamladı.