Bir grup şair ve yazar ile birlikte Suruç’u ziyaret ettikten sonra Diyarbakır’da düzenlenen panele katılan Alman Yazarlar Birliği Başkanı İmre Török, çadır kentlerin kendisine Nazi kamplarını anımsattığını belirterek, mültecilerin acısını ve kederini halen ruhunda taşıdığını ifade etti.

Suruç’u ziyaret eden bir grup şair ve yazar, Diyarbakır’da, "Savaşın Savurdukları-Rojava" başlıklı panele katıldı. Makine Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube binasındaki panele, şair ve yazarların yanı sıra, çeşitli kesimlerden vatandaşlar katıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan yazar Tekgül Arı, Arap baharının, Arap kasırgasına dönüştüğünü ve kanın sınırlardan taşarak, herkesin üzerine sıçradığını belirerek, "Kardeşlerimiz, kapı komşularımız, kadınlar ve çocuklar Kobani’de ölüyordu. Bir anne ve bir yazar olarak artık iç çığlıklarımı bastırmam mümkün değildi. IŞİD diye bir kanlı örgüt, kadınlarımıza tecavüz edip satıyordu, çocuklarımızı açlığa mahkum edip, öldürüyor, yetmezmiş gibi bir de baş kesiyordu. Öyle çok vahşet yaşanıyordu ki artık oturup gazete köşemde öykülerimiz yazmak bile bu acımı dindirmiyordu. Bölgeye gitmek, yanlarında olmak, yaşanan vahşeti tarihe not olarak düşmek ve bir daha böyle bir vahşetin yaşanmaması için çaba göstermek biz dünya yazarlarını görevi olarak düşünüyordum. Kalemimiz en etkili silahımızdı ve bunu kullanmalıydık. Irkçılığa karşı, insanca ve barış içinde yaşamak için şair-yazar Arzu Demir ve şair-yazar İbrahim Genç ile paylaştım projemi. Hemen yürütmeye koyulduk. Öncülüğü yaptığım bu harekete 21 yazar arkadaşımız katıldı" dedi.

"KOBANİ’DE YAŞANANLARI TARİHE NOT DÜŞECEĞİZ"

Kobani’de savaşın arttığı 10 Ekim 2014’te basın duyurusu yaparak, yola çıktıklarını ve dün Suruç’a gittiklerini anlatan Arı, şunları söyledi:

"Hatta savaşla ilgili, burada okumak için, bir metin hazırlamıştım. Ama oraya gidip geldikten sonra hiçbir metnin anlamının olmadığını, metinlerin yetersiz olduğunu düşündüm. Çünkü savaşın tüm acısını Kobani’de gördük. Kadınlar çok fazla, yaşlılar var ve hepsinin sevgiye ihtiyacı var. Biz şimdi ne yapabiliriz? Arkadaşlarımızla bunu kitaba dönüştürüp, tarihe not düşeceğiz. Ama bundan sonrası için hepimizin daha çok şey yapması gerektiğine inandım. Bu savaşı nasıl durdurabiliriz, barışı nasıl sağlayabiliriz, siyasilere nasıl baskı yapabiliriz? Bunlar üzerine kafa yormamız gerekiyor.”

Panelde konuşan Alman Yazarlar Birliği Başkanı İmre Török ise, ayakkabılarında Kobani sınırındaki çamuru taşıdığını ve mültecilerin çadırlarından getirdiği toprağın halen durduğunu kaydederek, "Oradaki kadınların ve çocukların, kaderini ve acısını ruhumda taşıyorum. Mültecilerin yaşadığı çadırları gezdiğimde başka kampları ve çadırları hatırladım. Nazilerin, faşistlerin çadır kentlerini hatırladım. Elbette bunlar farklılar. Yoksul sığınmacıların ve Nazilerin kampları farklı ama ikisinin de nedeni faşizm. IŞİD, ırkçılık ve faşizm demektir" diye konuştu.

Panel, soru ve cevapların ardından sona erdi.