FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklanan Dicle Üniversitesi (DÜ) eski rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Saraç, Fetullah Gülen’in kendisine ziynet eşyası gönderdiği haberlerinin yalan olduğunu ileri sürerek, "Ziynet eşyası olayı şerefsizce bir iftiradır" dedi.

DÜ’de FETÖ’nün akademik yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma çerçevesinde ihraç edilen eski rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç ile yardımcıları Aytekin Sır, Aslan Bilici ve Sabri Eyigün hakkında, "Terör örgütü kurma ve yönetme" suçlarından 22.5’ar yıla kadar hapis istemiyle açılan dava Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesinde başladı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Ayşegül Jale Saraç ile Aytekin Sır katılırken, tutuksuz sanıklar Aslan Bilici ve Sabri Eyigün katılmadı.

Duruşmada savunma yapan Saraç, FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantılı tek bir kişiyi bile üniversiteye almadığını savundu. 17-25 Aralık öncesinde hükümet ve devlet tarafından bu kişilerin tehlikeli olduğuna dair bir bildirim yapılmadığını hatta olimpiyatlarına katılıp teşvik edildiklerini aktaran Saraç, “17 Aralık’tan sonra çok dikkatli olduk. FETÖ’ye herhangi bir maddi yardımda bulunmadım. Bizden önce çok ciddi öğrenci olayları vardı. Bizden sonra bu olaylar düştü. Sur olaylarında dahi üniversitede sıkıntı çıkmadı. Üniversitenin çok ciddi sıkıntıları vardı. Sur olayları sırasında ilaç gönderdiğimiz tamamen iftiradır. Fetullah Gülen’in bana ziynet eşyası gönderdiği iddiası yalandır. Ziynet eşyası olayı şerefsizce bir iftiradır. Bu kadar şerefsizlik olmaz. Herkes benim hediye kabul etmediğimi bilir” diye konuştu.

Tutuklu sanıklardan Aytekin Sır da hakkındaki iddiaları reddederek, bir yıldır cezaevinde olduğunu, kendisinin ve çocuklarının mağdur olduğunu kaydetti.

Tanık, FETÖ ile bağlantılarını anlattı

Duruşmada tanık olarak dinlenen öğretim üyesi Hakan Samur, rektörlük seçimlerinde Ayşegül Jale Saraç’ı desteklemediğini ve bunu her ortamda dile getirdiğini söyledi. Sabri Eyigün ve Murat Akın’ın, Saraç’ın tüm cemaatlerin ortak adayı olarak kendisinden oy istediğini aktaran Samur, şöyle konuştu:

"Desteklediğim kişiyi biliyorlardı. Bir süre sonra sıkıntılar baş göstermeye başladı. Görev ve ders konularında haksızlık baş gösterdi. Her işe ayrım koyuldu. İşin en başında FETÖ vardı. Sadece FETÖ değil, cemaat yapılanmaları vardı. Üniversite yöneticileri FETÖ’ye hizmet etmişlerdir. Cemaat olmadan alım yapılmıyordu. Alımlarda cemaat üyeleri gözetildi. Ben ve bir kaç arkadaşıma mobbing uygulanmaya başlandı. Ben doçentlik sınavını kazandım, unvanımın verilmeyeceğini biliyordum, dönem ortasında beni iktisat fakültesinden, meslek yüksekokuluna sürdüler. YÖK’e şikayet ettim. YÖK’ten çekindikleri için eski fakülteme tekrar gönderildim ve kısa sürede doçentlik kadrom da verildi. Sabri Eyigün bana, ‘doçentlik kadrosuna vereceğiz ama cemaatten arkadaşlar çok fazla konuştuğunu söylüyorlar. Artık sen de onları eleştirme’ diyordu. Ben de kadro için söylemlerimden vazgeçmeyeceğimi ilettim. İçinde maddiyat olan her şeyi kendilerine yonttular. FETÖ’cüler ve diğer cemaatler pastayı birlikte götürüyorlar. Ancak aslan payını FETÖ alıyordu. Üniversite yöneticileri FETÖ’ye yardım ediyorlardı. Cemaat referansı olmadan alımlar yapılmıyordu. Rektör ve yardımcılarının FETÖ üyesi olup olmadığını bilmiyorum. Ancak o dönem yapılanlar, bunların bu yapıyla bağlantılarının olduğunu gösteriyordu."

Savunmaların ardından kısa bir ara veren mahkeme, eski rektör Saraç ve eski rektör yardımcısı Aytekin Sır’ın kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin olması, delillerin henüz toplanmamış olması, toplanmamış delillerin arasında sanık beyanlarının da olması, şu aşamada adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı ve tutuklamanın orantılı olacağı gözetilerek tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.