KAYSERİ (AA) - Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Sendikalı olmak, yaşadığımız haksızlığa meydan okumak, bu haksızlığı reddetmek demektir. Sendikalı olmak onurumuza, haysiyetimize, şerefimize, geleceğimize sahip çıkmaktır" dedi.

Arslan, Kayseri Kadir Has Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Hak-İş İşçi, İşveren Buluşması ve Bilgilendirme Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, mazlum, haksızlığa, adaletsizliğe uğramış, haklarını alamamış, sadece kamuda taşeron olduğu için hakları gasbedilmiş insanların haklarını ve dualarını almak için yola çıktıklarını söyledi.

Bu yolda sıkıntı, yalan, iftira, haksızlık gibi her türlü olumsuzlukla karşı karşıya kalmalarına rağmen yılmadan, usanmadan inandıkları davanın arkasından gittiklerini belirten Arslan, şöyle konuştu:

"Sendikalı olun hakkınızı bize emanet edin. Taşeron işçilerle yaptığımız toplantılar sonrasında ağlayanların olduğunu gördük. Hastanelerde, kredi yurtlar kurumunda, daha pek çok kamu kurumunda nasıl dışlandıklarını, nasıl haksızlığa uğradıklarını, aşağılandıklarını ve bütün bunların karşısında köle ücretiyle nasıl çalıştırıldıklarını hissettik. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bütün kamu kurumlarında çalışan taşeron işçilerle ilgili kanun çıkmadan biz bütün süreçleri takip ettik."

Türkiye'de belediyelerle beraber yaklaşık 1 milyon 200 bin taşeron işçi olduğuna dikkati çeken Arslan, örgütlenilmesi halinde seslerinin daha güçlü çıkacağını ve Ankara'ya duyurabileceklerini ifade etti.

- "Sendikalı olmak haksızlığı reddetmektir"

Daha toplu sözleşme hakkı yokken on binleri, yüz binleri, milyonları bir araya getirebilirlerse seslerini istedikleri herkese duyurabileceklerine inandıklarını vurgulayan Arslan, şöyle devam etti:

"Önce örgütleneceğiz, sendikalı olacağız. Sendikalı olmak, yaşadığımız haksızlığa meydan okumak, bu haksızlığı reddetmek demektir. Sendikalı olmak onurumuza, haysiyetimize, şerefimize, geleceğimize sahip çıkmaktır. Bunun başka türlü tanımı olamaz. Sendikalı değilseniz yoksunuz. Bizim için değil, işverenler için yoksunuz. Keyfi uygulamalar, keyfi işten atmalar, fazla çalıştırmalar, mesaisiz çalıştırmalar, 'bugün gel yarın git' demeler. Bunların hepsini yaşadınız. Sendikalı olmak bütün bunlara karşı direnmektir. İşte sendikalı olmanın ne anlama geldiğini görüyorsunuz. Sendikalı oldunuz kanun çıkmaya başladı, toplu sözleşme geldi, daha sonra da kadro gelecek. Ben buna yürekten inanıyorum. Somut bir söz yok, kanun tasarısı yok. Ama şuna inanıyorum, eğer biz taşeron işçiler olarak örgütlenir, Türkiye'deki bütün taşeronları sendikalaştırırsak kadronuz gelecektir. Ama bu mücadeleyle olur. Kendiliğinden olmuyor. Bizim literatürümüzde hak verilmez alınır. Hakkı almasını bileceksiniz."

"Başkanım beni mücadeleye, toplantılara çağırma, benden uzak dursun, işverenle karşı karşıya getirme, benim haklarımı, kadromu al, iyi de bir sözleşme yap bana da bunları ver" diyen insanlarla karşılaştıklarını ve bunları duydukları için çok üzüldüklerini anlatan Arslan, böyle birşeyin mümkün olmayacağını kaydetti.

Ellerinde Hazreti Musa'nın asası olmadığını, mücadele etmeden, çabalamadan, koşmadan ve davaya sahip çıkmadan bu işlerin olmadığını dile getiren Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Hak-İş'in sağladığı büyük bir imkan var. Biz işçilerimiz zarar görmesin diye önce işverenlerle görüştük. Daha sonra kurumlarda çalışan taşeron işçilerimizi sendikaya üye yaptık. Bütün belediye başkanlarımızla bu konuda bir mutabakat sağladık. Buna rağmen arkadaşlarımızın bazıları korktu. 'Belediye başkanları izin verdi, taşeron firma bize karışmayacak mı?' diyen arkadaşları hatırlıyorum. Allah'a şükür bunları geçtik. Kazasız belasız bütün arkadaşlarımız sendikamıza üye oldu. Daha sonra toplu sözleşme süreçlerini başlattık."