Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde farklı müdürlüklerde taşeron firmada çalışan ancak sözleşmeleri bittiği için işten çıkarılan Disk Genel-İş Sendikası Mersin Şubesi’ne bağlı işçiler, işten çıkarılmaların protesto etmek amacıyla bir kez daha belediyeye yürüdü. Yürüyüşte ufak bir çocuğun babasının kucağında ’Babama iş, bana ekmek’ pankartını tutması dikkat çekti.

Öğle saatlerinde İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Disk Genel-İş Mersin Şubesi’nin önünde toplanan işçiler, buradan sloganlar atarak Büyükşehir Belediyesi’ne yürüdü. Yürüyüşe Disk Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Kani Beko da katıldı. Atatürk Caddesi üzerinde bulunan Büyükşehir Belediyesi’ne 100 metre kalaya kadar yürüyen işçilerin önü burada, çevik kuvvet polisi tarafından kesildi. Yapılan görüşmeler neticesinde polis biraz daha geri çekilirken, işçilerin tam belediyenin önüne yürümesine izin verilmedi. Yürüyüşte özellikle ufak bir çocuğun babasının kucağında ’Babama iş, bana ekmek’ pankartını tutması dikkat çekti.

"GERÇEKTEN ERMENEK’TE HUMMALI BİR ÇALIŞMA VAR"

Burada işçiler adına açıklama yapan Disk Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Kani Beko, "Daha dün Soma’da 301 madenci arkadaşımızın yaralarını sarmadan İstanbul Torunlar inşaattan acı bir haber aldık. Burada 10 işçi arkadaşımızı maalesef kaybettik. Daha sonra Ermenek’ten aldığımız acı bir haber üzerine DİSK üyeleriyle beraber Ermenek’e gittik. Ermenek’te 18’e yakın arkadaşımızın hala madenlerde olduğunu ve onlara ulaşılamadığını maalesef Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’dan öğrendik. Orada gördüğüm gerçekten çok hummalı bir çalışma var. Oraya çevre büyükşehir belediyelerinden gelen kurtarma ekipleri de var. Devlet erki de orada. Kendilerine orada teşekkür ettim ama ’Bu yapmış olduğunuz çalışmaları keşke madenler açılmadan önce yapmış olsaydınız burada 18 işçi arkadaşımız bu madenlerin altında kalmamış olsaydı daha anlamlı olurdu’ diye söyledik" dedi.

"TAŞERON SİSTEM OLDUKÇA ÖLÜMLER DEVAM EDER"

Taşeron sistemi olduğu sürece işçi ölümlerinin devam edeceğini vurgulayan Beko, "2002 yılından bugüne kadar 14 bin 500 işçi arkadaşımızı iş kazalarında kaybettik. 10 binlerce kardeşimiz sakat kaldı ve binlercesi yaralandı. Dilerim bundan sonra bu iş kazalarını görmeyiz, işçi arkadaşlarımız işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınır, sağlıklı bir şekilde çalışırlar. Bizler Mersin Büyükşehir Belediyesi’nden aldığımız kararları zaman zaman değerlendirdik. Ben 30 yıldan bu yana belediyelerde çalışan, sendikacılık yapan bir arkadaşınızım ama Cumhuriyet tarihinde hiçbir yerde yaşanmamıştır. 2 bine yakın Mersin Büyükşehir Belediyesi’nden işten atılan bu arkadaşlarımız bunları hak etmemiştir. Burada yaşanan bir sosyal cinayet vardır. Bu arkadaşlarımız iş başı yapıncaya kadar DİSK ve Genel-İş Sendikası olarak bedeli ne olursa olsun biz mücadelemize demokratik bir şekilde devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

30 Mart 2014 yerel seçimlerinin ardından Mersin’de bir işçi kıyımı yaşandığını savunan Beko, "Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Burhanettin Kocamaz’ın ilk icraatı yaklaşık bin 893 işçi arkadaşımızı işten atmak olmuştur. Belediye yönetimi bu işçi kıyımını soranlara diyor ki ihale bitti. İhaleler bitti de Mersin’de Büyükşehir Belediyesi’nin vereceği hizmetler de mi bitti? Mezarlıkları, spor tesislerini mi kapatacaksınız, sokakları pislik mi götürecek? Yeni asfalt dökmeyecek misiniz, parkları, bahçeleri yıkıp alışveriş merkezi mi yapacaksınız, kanalizasyonları iptal mı edeceksiniz, evlere su vermekten vaz mı geçeceksiniz, belediyenin güvenliğini kimlere emanet edeceksiniz, Mersin için yeni projeler üretmeyerek, yoksa siz belediyecilik yapmayacak mısınız? İhaleler bitti diyenlerin özürleri kabahatinden de büyük. Çünkü bu hizmetleri görmek için işçiye ihtiyacı olduğunu, kendileri de biliyorlar. Ancak taşeron cumhuriyetine sırtlarını dayayarak işçi kıyımı yapıyorlar. İşçinin ekmeğini, işini ihaleyle elinden alıyorlar. İhale ile aldığınız araç, gereç, çimento, demir, otobüs değil insan bunlar insan. Bu ülkede ihale ile işçi alıp satıyorsunuz. Bunun adı kölelik değil de nedir. Bunun adı düpedüz insan ticaretidir. Belediye bu insan ticaretini, orman kanunlarını gerekçe göstererek işçi kıyımı yapmaktadır. Belediyelerdeki, hastanelerdeki, karayollarındaki taşeron işçiler binlerce dava açtı ve bu davaları işçi arkadaşlarımız kazandılar. Mahkemeler dedi ki bu işçiler asıl işverenin yani kamunun işçisidir. O zaman Mersin’de de işçiler asıl olarak Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin işçisidir. Başkan bunu kabul etmek zorundadır. 2015’e kadar toplu sözleşmeleri yok saymak hukuk dışıdır" ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından işçiler olaysız bir şekilde dağıldı.