KIRŞEHİR (AA) - Kırşehir'de, 8 Eylül'de düzenlenen "teröre lanet yürüyüşü" sonrasında çıkan olaylarda kitabevinin yakılmasıyla ilgili davanın temelinde etnik kimliğin değil halkın PKK'ya karşı hassasiyetlerinin tahrik edilmesinin bulunduğu belirtildi.

Sanıklardan Öner A'nın avukatı Bülent Demirbaş, hukuk bürosunda gazetecilere yaptığı açıklamada, Kırşehir'deki olaylarda bir kitabevinin yakılmasıyla ilgili davanın ilk duruşmasının Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinde görüldüğünü hatırlattı.

Duruşmada sanıkların ve müştekilerin ifadelerinin alınmasının ardından avukatların da sorular yönelterek bazı hususların açıklığa kavuşmasına katkı yaptıklarını ifade eden Demirbaş, bunlardan en önemlilerinin etnik kimlik gözetilerek saldırı yapılması ve kasten adam öldürmeye teşebbüs iddialarının olduğunu vurguladı.

Kitabevi sahipleri Sait Akıllı ve dayısı Eşref Odabaşı'nın duruşmada "Türk" olduklarını söylediklerini dile getiren Demirbaş, şöyle konuştu:

"Dava başladığında ilk dile getirdiğimiz, iddianamedeki kitabevine, iş yeri sahibine etnik kimlik farkı gözetilerek saldırıldığı konusuydu. Bu ibare Kırşehir'in Türkiye kamuoyundaki itibarını sarstı. Güya, Kırşehir'de Kürt, Türk çatışması varmış gibi çarpıtılarak lanse edildi. Biz önce buna itiraz ettik. Sanıklar halkı kin ve nefrete tahrikten yargılanıyor. O sebeple ırk farklılığına dayalı bir suç var mı, bunu anlamak için de etnik kimliği sormak gerekir. Kitabevi sahiplerinden Sait Akıllı'ya daha önceki ifadelerine de dayanarak 'Türk mü, Kürt mü' diye sorduk. 'Kürt değiliz' dediler. 'Saldırı Kürt olduğunuz için mi yapılmış olabilir' diye sorduk. 'Hayır, siyasi kimliğimiz için yapılmış olabilir' dedi. Dayısının HDP'den belediye başkanı adaylığının söz konusu olduğunu söyledi. Lise Caddesi'nde sizce daha kaç Kürt esnaf var dedik, çok var dedi. Bunlar zabıtlara da geçmiştir."

Demirbaş, bu süreçte saldırıya uğrayan iş yerlerinin tamamının Kürt kökenli kişilere ait olmadığının ve aynı caddede Kürt kökenli kişilere ait olmasına rağmen zarar görmeyen birçok iş yerinin de bulunduğunun anlaşıldığını vurguladı.

Duruşmada, söz konusu iş yerlerine etnik kimlikten dolayı saldırının yapılmadığının anlaşıldığına işaret eden Demirbaş, şöyle devam etti:

"Kırşehir'deki davanın güya etnik tartışmadan çıktığı yönündeki anlayışın yanlışlığı ilk duruşmada ortaya çıkmıştır. Bunun bir PKK'ya tepki olduğu, herhangi bir etnik kimlikten dolayı Kürt iş yerine saldırı olmadığı ortaya çıkmıştır. Saldırıya uğrayan kitabevi ve kasap dükkanlarının sahiplerinin Türk kökenli olduğu belirlenmiştir. 2-3 tane Türk kökenli iş yeri de var zarar gören. 'Bunlar PKK'ya destek veren iş yerleri' diye kışkırtıldığı için yürümüş, provoke edilmiş halkımız. Kürtlük veya Kürt kökenlilik hiç bir olayda söz konusu olmamıştır. Türkiye bu gerçeği bu şekilde bilmelidir."

Sanıklardan bir kısmının kasten adam öldürmeye teşebbüsten yargılandığına dikkati çeken Demirbaş, ilk duruşmada bu iddianın da doğru olmadığının ortaya çıktığını, müştekilerin birkaç kez iş yerine giriş çıkış yaptıklarının görüldüğünü ileri sürdü.