ANKARA (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP'nin, HDP'nin herhangi bir binasına saldırılabilmesi için bir gerekçenin olamayacağını belirterek, "Çünkü her şeyden evvel muhatabımız değiller. Onun için HDP'liler, MHP'nin dışında bunu aramalarında yarar vardır" dedi.

Bahçeli, MHP Genel Merkezinden katıldığı, Star TV'deki "Liderler Star'da" isimli canlı yayın programında soruları cevapladı.

Bahçeli, Mersin ve Seyhan binalarındaki patlamalara ilişkin HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Bugüne kadar 60 büromuza saldırı oldu ve bu bürolarda da saldırı yapan grupların MHP'lilerin ülkücülerin yaptığı hareketleri işretini gördük. MHP'ye soruyorum onlarla ilişkiniz var mı? Çıkın açıklayın" ifadelerinin sorulması üzerine,  bu tür bir sorunun muhatabının partisinin olmaması gerektiğini söyledi. 

MHP'nin seçimlerin barış, huzur ve esenlik içinde geçmesini arzuladığını ve bütün siyasi partilere başarılar dilediğini dile getiren Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

"Seçimleri gölgelemek isteyenler, seçimleri farklı amaçlara doğru yönlendirmek isteyenler, bazı provokasyon olaylarıyla Türkiye'yi karşı karşıya bırakıyorlar. MHP'nin, HDP'nin herhangi bir binasına saldırabilmesi için hiçbir  sebebi ve gerekçesi olmaz. Çünkü her şeyden evvel muhatabımız değiller. Onun için HDP'liler, MHP'nin dışında bunu aramalarında yarar vardır. Biz bazı olayları yakından takip ediyoruz. Eylemlerin başında veya sonunda herkesin çok rahatlıkla yapabileceği 'Bozkurt' işaretini kullanarak sloganlar atarak dağılanlar var. Bir de bunun tam tersi olanlar var. 20 siyasi partinin içinde provokasyona iki partiyi temel alıyorlarsa buralarda birilerinin fayda sağlayacağı kanaati uyanır. O birileri kimdir? Zannediyorum başta, sorumlu olan siyasi iktidardır. Önce HDP, siyasi iktidarın etrafına bakmasında yarar var. Siyasi iktidarla her konuda diyalog içerisinde olan bir partinin bu defa, 'Bizim binalarımıza saldırılar yapılıyor. Güvenlik unsurlarını harekete geçirmek suretiyle bunların çok yönlü araştırılmasını istiyoruz' demelerinde yarar vardır. Aksine kalkıp da böyle bir söz yerine, bir parti, 'Bu konularla ilişkiniz var mı?' gibi bir davette bulunmaları, bana göre siyasi edepsizliktir."

Bahçeli, parti tabanına söz konusu olaylara ilişkin bir "sağduyu" çağrısının yapılıp yapılmadığı yönündeki soruya karşılık da bütün siyasi partiler gibi MHP'nin teşkilatlarla ilgili düzenlemelerini genelgelerle yönlendirdiği yanıtını verdi.  MHP'nin her olayda ve siyasi faaliyette mutlaka bir bir genelge yayınladığına dikkati çeken Bahçeli, genelgelerde, önemi üzerinde düşüncelerini teşkilatlarla paylaştıklarını, bu süre içerisinde dikkat etmeleri gereken konularda da teşkilatları ciddi anlamda uyardıklarını aktardı.

- "Anket yaptırmıyoruz"

MHP'nin seçimde oy hedefiyle ilgili de Bahçeli, "MHP, oy tahmininde bulunmamaktadır. Geçmişte de bu böyledir. Ankette yaptırmamaktayız. Bir ilkemiz vardır. Bütün teşkilatlarımıza, davamıza gönül vermiş insanlarımıza tavsiyemiz, MHP oylarını en çoklaştırmayı hedef almalıdır. Hangi ilde oylarını çoklaştırma konusunda ne gerekiyorsa yapmalarını tavsiye ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu. 

Bahçeli, "MHP'nin alacağı hangi oy oranının başarısız sayılabileceği" yönündeki soruya da şu yanıtı verdi: 

"MHP'yi seçimlerde oy oranı ile başarısız kılmak doğru değildir. Çünkü Türkiye'nin genelini siyasi hayatını ve seçim faaliyetlerini dikkate aldığımız vakit eşit şartlarda, demokratik bir yarış içinde seçim olmamaktadır. Sandıklarda hileler vardır, kamuoyu araştırmaları ile insanları yanlış yollara doğru sürüklemek vardır. Bütün bunları dikkate aldığınız vakit, başarı ve başarısızlık iktidarda aranmalıdır. Bu imkanlara sahip olan unsurlar, oylarını bir puan dahi azaltmış olsalar başarısızdır, bir puan dahi artırmış olsalar başarılıdır. Muhalefeti başarılı ya da başarısız gibi hele hele son günlerde bir Avrupa hayranlığıyla 'İngiltere'de şöyle oldu, biz de böyle olsun' gibi yanlış bir telkinde bulunmak acizliğin işaretidir. Demek ki başarısız olmaya aday Adalet ve Kalkınma Partisi'dir."

- "Koalisyonlar uzun ömürlü değil"

Bahçeli, AK Parti ile koalisyon olup olmayacağı konusunda da, AK Parti'nin kuruluş amaçları, 13 yıllık süre içerisindeki uygulamaları ve sahip olduğu zihniyet temel alındığında, MHP'nin koalisyon yapacağı bir parti olarak görülmediğini savundu. Tek başına iktidar olmayı amaçlayan MHP'nin, Türkiye üzerinde siyaset mühendisliği uygulamalarına geçen çevrelerin yönlendirmelerine kapılarak, "şu partilerle şöyle olur, böyle olur, koalisyon olur" gibi bir tartışma içine girmesinin doğru olmayacağını belirten Bahçeli, şunları söyledi: 

"MHP'nin bu aşamada böyle bir koalisyon düşüncesi yoktur. Hedefi tek başına iktidardır. Bunu olmak için eldeki imkanları en verimli ve etkin kullanarak çalışmalarını sürdürmektedir. Bu konuda bizim bir şey söylememiz de doğru değildir. 'Hangi partiyle ne koalisyon yaparsınız?' soruna karşılık biz, 'Şunları şunları şöyle yaparız' dediğimiz takdirde, Türkiye üzerinde siyaseti yönlendirmek isteyenlerin tuzağına kendi elimizle düşmüş oluruz."

Koalisyonların uzun ömürlü olmadığına işaret eden Bahçeli, "Birden fazla partinin bir araya gelmesi, istikrar getirmemektedir. Türkiye'nin sorunlarının çözümünde yetersiz kalmaktadır. Çok kısa başarıları siyasi malzeme olarak kullanmak için de koalisyonu bozma gayretleri de hissedilir hale gelmektedir. Bu kadar bir istikrarsızlığın yoğunlaşacağı bir koalisyon ortamında, hele hele Türkiye'nin bugün ateş çemberinin içinde bulunduğu bir ortamda koalisyonu düşünmek demek, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne 'İktidarınıza devam edin, biz şartları size hazırlıyoruz' demektir. Bu olsa olsa AKP yandaşlarının Türkiye üzerindeki yeni bir projesidir" ifadelerini kullandı.

- "HDP'nin barajı aşıp aşamaması kendi sorunudur"

MHP Genel Başkanı Bahçeli, "HDP, barajı aşar mı, aşmalı mı? Sizin iç sesiniz bu noktada ne diyor?" şeklindeki soruya karşılık da şu değerlendirmede bulundu: 

"HDP, PKK'nın bir siyasal ucudur. TBMM'de bağımsız adaylarla seçimlere girmiş, belli oranda temsil kabiliyeti de kurmuştur. Bundan sonraki aşama zannediyorum HDP'nin kendi sorunudur, aşıp aşmayacağını kendilerinin düşünmesi lazım. Siyasi faaliyetlerini de buna göre yönlendirmeleri gerekir. Adalet ve Kalkınma Partisi için HDP'nin barajı aşıp aşmaması partileri açısından önemli bir sorundur. Ama zannediyorum burada bir rol paylaşımı söz konusudur. Hattı zatında Türkiye'de örtülü, gizli, sinsi bir koalisyon vardır. Bu koalisyon kimdir? Bir, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'dır. İki, Adalet ve Kalkınma Partisi, parantez içerisinde 'Serok Ahmet'tir, üçüncüsü PKK'dır, onun parantezi İmralı canisidir. Siyasal uç olarak da görüntüde HDPvardır. Fiilen bu koalisyon vardır, bu koalisyon Oslo'dan beri Çözüm Süreci'nin sonuçlanması için sürekli müzakere yapan bir konumdadır. O bakımdan koalisyonu başka yerde aramaya gerek yok, bu koalisyon zaten Türkiye'de vardır."

- "Mecbur kalırsa Türkiye için MHP, her şeyi yapar"

HDP'nin başarısız olması durumunda Çözüm Süreci'nin ortadan kalkacağı iddialarına karşılık da Bahçeli, şunları ifade etti:

"Bu, Türkiye'yi rahatsız etmek isteyenler için bir fırsattır. Türkiye'yi kardeş kavgasına sürüklemek isteyenler için de bir fırsattır. Ama bunu HDP çok yönlü düşünmesi lazım. PKK, çok yönlü düşünmesi lazım. 'Türkiye ya bölünür ya da iç çatışmaya götürürüz' tehditleriyle Türkiye'yi yönlendirmeye çalışanlara MHP'nin çok net ifadeleri vardır. Türkiye'de MHP bölünmeyi kabul etmez. Anayasanın ilk maddeleri üzerindeki hassasiyetini korur. Kardeş kavgası çatışmasına da girmeyi düşünmez. Böyle bir çatışmanın bir kanadı olmayı da aklından geçirmez. Ama mecbur kalırsa Türkiye için MHP, her şeyi yapar"

- "MHP, son sözünü henüz söylememiştir"

Bahçeli, "Çözüm Süreci'nin hiç bir noktasına katılmıyor musunuz? Silahsız çözümde MHP olmaz mı?" sorusu üzerine de çözümün ne olduğunun açıklanmadığını, nelerden oluştuğunu, çözümle nereye varılmak istendiğinin de bilinmediğini savundu. Bahçeli, şöyle dedi:

"O bakımdan çözüm kavramı, çok akıllıca ortaya konmuş, iç ve dış unsurların da desteğiyle Türkiye'yi bölünmeye doğru götüren bir sürecin örtüsüdür. Şimdi hep beraber düşünelim. 1978 yılı, Diyarbarkır Lice ilçesi Fis köyünde PKK birinci kongresini toplar. Bu kongrenin amacı, bağımsız bir Kürdistan devletini kurmaktır. Şimdi PKK, bu amacından sapmış mıdır, vazgeçmiş midir? Bunu bir tartmak lazım. Eğer bu amacından vazgeçiyorsa PKK'nın içinde çok büyük bir sorgulama başlar. Kandil'de 27 yıl dağda gezen insanlar bu amaç için dağda geziyor. Eğer bu bugün bir çözüm adı altında sömürmeye doğru sürüklenecekse PKK kendi içinde bunun hesabını vermek durumundadır.

Bizim çözüm önerimiz şudur, Türkiye'de bölücü terör vardır. Bu terör amaç itibarıyla Türkiye'yi bölmektedir. O zaman MHP olarak düşüncemiz, bölücü terörle amansız bir mücadeleye girmek  ve bu terörün kökünü kazımaktır. Ama bu ülkede yaşayan bütün kardeşlerimizle bir arada ve birlikte toprak bütünlüğümüzü koruyarak, üniter yapımızı koruyarak, milli devlet anlayışımızı yaşatarak, nasıl yaşayabileceğimizi düşünürüz ve bu konuda da hazırlıklarımız her zaman vardır. Öncelikle gelir dağılımındaki adaletsizlik, bölgeler arasındaki dengesizlikleri gidermek suretiyle bir arada ve birlikte yaşamanın vasatını ararız. Ama onun haricinde silah zoruyla terör unsuruyla Türkiye'yi bölmeye çalışanlara MHP, son sözünü henüz söylememiştir. Bunu da söyletmemelerinde yarar vardır."

- "Federal yapı bunun içine mi sığdırılacak?"

Başkanlık sistemi tartışmalarına yönelik değerlendirmede de bulunan Bahçeli, sistemin "çözümün bir unsuru olarak görüldüğünü" ileri sürdü. AK Parti'nin eskiden beri başkanlık sistemini savunan bir siyasi anlayışa sahip olmadığını söyleyen Bahçeli, şu ifadelere yer verdi: 

"Sayın Cumhurbaşkanı, parlamenter sistem içinde küçük bir anayasa değişikliğiyle halk iradesiyle seçilmiş bir cumhurbaşkanıdır. Bununla yetinmiyor, başkanlık sistemi üzerinde ısrar ediyor. Bu ısrarın altında bir gerçek yatmalıdır. Acaba bu çözüm süreci dedikleri aldatmacanın, aşama aşama uygulaması için bir araç olarak mı kullanılıyor? Yani özerklik bunun içine mi sığdırılacak? Federal yapı bunun içine mi sığdırılacak? Anlaşamadıkları takdirde bağımsız bir devletin oluşması bunun içine mi sığdırılacak? Bu belli değil. Şimdi kalkmış, gerçek niyetini söylemiyor, parlamenter demokrasi içinde yetişmiş onun imkanlarından yararlanmış, 12 yıl başbakanlık yapmış, cumhurbaşkanlığını şu an için temsil eder konuma gelmiş ama şimdi başkanlık sitemi üzerinde ısrarla duruyor. Bu duruşun sebebini millete anlatması lazım."

- "Biz şu ana kadar yanlışı ifadeye çalıştık"

Bahçeli, seçimlerinden sonra erken seçimin gündeme gelip gelmeyeceğinin seçim sonrası değerlendirilmesi gerektiğini, eğer Türkiye'de siyasi iktidar oluşamaz ve istikrarsızlık süreklilik kazanırsa o zaman zorlama ile bir yere varmanın mümkün olmayacağını belirtti. Bahçeli, "Millet iradesine tekrar başvurmak demokratik anlayışın gereğidir" dedi. 

HDP'nin 7 Haziran Milletvekili Genel Seçimi'nin "düzen içinde ve dürüstlük ilkelerine uygun olarak yapılmasının sağlanması amacıyla gerekli önlemleri alması" talebiyle YSK'ya başvuruda bulunduğunun hatırlatılmasının ardından partisinin bir yasal girişiminin olup olmayacağı sorusu üzerine Bahçeli, şunları söyledi:

"Biz şu ana kadar yanlışı ifadeye çalıştık. Acaba anlayabilirler mi? Bu yanlış uygulamalardan vazgeçebilirler mi? Ama maalesef bunu yapamıyorlar. Bu konuyla ilgili esas hukuki süreç önümüzdeki günlerde çok daha yoğun işleyecektir. Şu an 10 Ağustos'tan bugüne kadar Sayın Cumhurbaşkanının 30 yurtiçi seyahati, 30 yurtdışı seyahati olmuştur. Özellikle de toplu açılış bahanesiyle yapılmaktadır. Cumhurbaşkanlığının imkanları, devletin imkanları kendisi için kullanılır hale gelmektedir. Kendisi ise Adalet ve Kalkınma Partisi'nin başbakanlığını ya da genel başkanlığını bir türlü unutamamış, cumhurbaşkanı da olması onun için sürpriz olmuş. Şimdi eş başkanlık diye moda çıktı, bana göre Adalet ve Kalkınma Partisi'ni çift diferansiyelli bir jip haline getiriyorlar. Kurtulursa böyle kurtulur diye düşünüyorlar. Yoksa Serok Ahmet'ten bir şey olmayacağını herkes anlamıştır"

- "Gel MHP'ye oy ver, açık oy kullan"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kayseri mitinginde, 'Herkesin gönlünde bir aslan yatar. Benim de bir oyum var. Gideceğim, vereceğim, neden bana saldırıyorsunuz' ifadeleri üzerine tarafsız cumhurbaşkanı kavramının bir kez daha tartışmaya açıldığının anımsatılması ve neden bu kadar tepkili olduğunun sorulması üzerine Bahçeli, Cumhurbaşkanı'nın anayasal görevleri içinde kalmasının ve o görevler üzerinde çalışmasının en doğal hakkı olduğunu belirtti. Bahçeli, şöyle dedi:  

"Ama kendisini çok zeki, toplumu aptal kabul etmesin. Hangi partiye nasıl hizmet ettiğinin ötesinde devletin imkanlarını hangi amaçlar için kullandığı da çok net olarak görülüyor. Hal böyle olunca hiçbir inandırıcılığı olmayan bir cümledir. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin cumhurbaşkanı olmuştur, milletin cumhurbaşkanı olamamıştır. Mesela benim cumhurbaşkanım değildir. MHP'nin cumhurbaşkanı değildir. Çünkü bir parti üzerine çalışıyor. Biz çok eskiden Sayın Erdoğan'dan cumhurbaşkanı olmaz, olmaması gerekir diye iddialar söyledik. Ama oldu. Nasıl olduğunu herkes biliyor. Böyle bir durumda bu milletin iradesine saygı duyarak beni şu kadarı destekledi, şu kadarı karşıdır. Bu karşılığı dengeleyerek Türkiye'nin cumhurbaşkanı olmaya yolunu tercih edeceği yerde inatla '400 milletvekili istiyorum, başkanlık sistemine geçeceğim, ben tarafsızım, ben Adalet ve Kalkınma Partiliyim ama nereye oy vereceğimi Allah bilir.' Gel MHP'ye oy ver açık oy kullan."

- "Paralel yapı" tartışmaları

Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde paralel yapıya yönelik bir soruşturma açılmasını da değerlendiren de Bahçeli, şunları kaydetti:

"Her şey rayından çıkmış, çivisinden kopmuş. Hiçbir olayın inandırıcılığı kalmamış. Ne kadarı gerçek, ne kadarı kumpas belli değil. Türkiye karma karışık bir haldedir. Türkiye'nin bu halden kurtulabilmesi için 7 Haziran önemli bir fırsattır. Bunu dikkate alarak siyasi partiler ve her partiye tercihlerini açıkça ortaya koyabilecek olan bu aziz milletimizin evlatlarının düşünmesi lazım. 12 yıl iktidardasınız, uzun yıllar beraber çalışıyorsunuz, 17-25 Aralık dediğimiz olayla karşı karşıya kalınca bir paralel devlet kavramı adı altında algı yönetimini kullanarak, bir darbeci zihniyet ortaya çıkardınız. Bunu çok da üzülerek ifade ediyorum, Milli Güvenlik Kurulunda tek çizgi haline getiriyorlar. Malum paralelden maksat aynı eşit mesafede uzun süreli devam edebilen bir süreklilik olan çizgi halidir. Şimdi siz kalkıyorsunuz MGK'dan bunun tavsiyesini alıyorsunuz. O tavsiyeden sonra da hızlandırıyorsunuz; hakimleri, savcıları vs... MGK'da bulunan yasaya göre de bulunması gereken amaçları doğrultusunda hizmetle bu millete mecbur olan insanlar bu paralel kavramını eğer hep beraber değerlendireceksek paralel sözünü yapabilmemiz için ikinci paralelin ne olduğunu bilmemiz lazım. Bunun da araştırılması lazım geliyor dediklerinde zannediyorum paralel, başta Recep Tayyip Erdoğan'ı da kapsamak üzere son günlerde ortaya koymuş oldukları yeni bir örgüt şeyi var, yaörgütün kurucularındandır ya da o örgütün 10 yıllık yataklık ve yardımda bulunanlardır. Önümüzdeki günler bunlar çok net anlaşılacaktır. Hele MHP'nin iktidarında Allah nasip ederse kesin olarak bunlar çözülecektir." 

-"Gerçekten özel bir Genelkurmay Başkanı olduğu anlaşılıyor"

Bahçeli, "Genelkurmay Başkanı Özel, sizce son gelişmelerden rahatsız mı?" sorusuna "Bilmiyorum" yanıtını verdi. Özel'i aramadığını ancak bir gazetecinin sorusu üzerine, "Özel'e Allah'tan şifa dilediğini" ifade eden Bahçeli, "Benim şahsi kanaatim, kimseyi de incitmek istemiyorum, Silahlı Kuvvetleri de kastederek ifade etmiyorum. Gerçekten özel bir Genelkurmay Başkanı olduğu anlaşılıyor" dedi. 

Genelkurmay Başkanı Özel'in şahsıyla bir problemleri olmadığını, uygulamalarla ilgilendiklerini aktaran Bahçeli, "Süleyman Şah gibi Türk milletinin hassasiyeti olan bir konuyu bir kamyona yükleyerek getirip Türkiye'ye yakın 200 metrede bir yere taşımak, herhalde Türk Silahlı Kuvvetlerinin kabullenebileceği bir anlayış değildir. Bunu gerçekleştiren hem siyasi hem de askeri kim varsa millet vicdanında mahkum olmuşlardır" diye konuştu.

-"Cemaatin de MHP'yi fazla sevdiğine de inanmıyorum"

Bahçeli, 2011yılındaki açıklamaları hatırlatılarak, günümüzde Paralel Yapı'ya bakış açısının hangi noktada olduğu sorusuna şu yanıtı verdi:

"Ne kadar haklı olduğum ortaya çıktı. Fethullah Gülen Hoca, eğer bizim o davetimizi yanlış algılayıp farklı kişilerin telkininde kalarak Türkiye'ye gelmemezlik yapacağı yerde gelseydi ve kendi cemaatini baştan sona kadar gözden geçirseydi, hatta bazı faaliyetlerini askı alarak biraz zaman kazanma yolunu tercih etmiş olsaydı bugünkü paralel devlet zannetmiyorum olmazdı. Gelmesi lazımdı. Benim hiçbir görüşmem yoktur. Hiç görüşmedim. Cemaatin de MHP'yi fazla sevdiğine de inanmıyorum ama cemaatle ilişkisi olan partimiz içerinde bazı insanlar vardır. Bunlar da değişik cemaatlerle de ilişkisi olan arkadaşlarımızdır. Yani biz, cemaatin yanında hiçbir zaman olmadık, karşısında da olmadık çünkü Türkiye'de bilinen üç veya dört cemaat var. Bir bilimsel çalışmaya göre de ana damar 34 kadar da tarikat var. Bir siyasi parti olarak o partinin genel başkanı olarak toplumun inanç dairesinde bu tür tercihlerde bulunan her vatan evladına eşit mesafede olmak benim görevimdir. Yani MHP'nin Genel Başkanı, hangi tercihte bulunursa bulunsun inanan kardeşlerimizin tercihlerine saygılıdır ve eşit mesafededir. Birini diğerinin üstünde göremez eğer görürse etnik temelli bölünmeye, bir de inanç temelli bölünme ortaya çıkar ki MHP bunu kabullenemez."

"Cumhurbaşkanı neden acaba sizi cemaatle kol kola olmakla suçluyor?" sorusu üzerine de Bahçeli, "İftiracıdır. Yalanı çok seviyor. MHP'ye karşı örtülü bir düşmanlığı vardır. Düşmanlığın kaynağı bizce malumdur. Onu dinliyoruz, gülüp geçiyoruz" ifadesini kullandı.   

Bahçeli, bundan sonraki sürece ilişkin de "Eğer bir gün tekrar bir araya gelir, beraber çalışmayı tercih ederlerse hiç şaşmayınız. AKP oy kaybettikçe bu tercihe doğru zorlanır" dedi. 

-"Herkes ayağını denk alsın"

Bahçeli, MHP'li Meral Akşener hakkındaki iddiaların anımsatılması üzerine, milletin bu tür davranışları, iftiraları, yalanları sevmediğini ve bunları alçakça bulduğunu kaydetti. Bahçeli, Akşener'e böyle bur durum karşısında sabırlı ve soğukkanlı olması, her yönlü değerlendirmelere karşı biraz da kapalı kalması tavsiyesinde bulundu. Bahçeli, zamanı geldiğinde 2011 yılı da dahil olmak üzere kaset olayları ile toplumsal tahribat yapan aile yıkımlarına aracı olan ve bazı konularda da Türkiye'yi aşağılayan davranışların mutlaka hesabının verileceğini vurguladı.

Bahçeli, Türk toplumu istenmemesine karşın geleneklerinde oluşan kan davaları bulunduğunu söyleyerek, "Bu kan davalarının özü, tarla ve bağ bahçenin ötesinde namusa dayalıdır. Tekrar Türkiye'de namusa dayalı kan davalarını yaygınlaştırmaya kalkmak kimseye fayda getirmez. Bu milletin bazen böyle özellikleri de vardır. Herkes ayağını denk alsın. Kimseye nasıl iftira edeceklerse bunu iyi hesap kitap etsinler. Bu iftiranın bir kendisinden hesabının sorulacağını mutlaka da unutmasınlar. 40 yıl da olsa hesabı sorulur" diye konuştu.

-"Ben, ya ilkokul son sınıftaydım ya da kolejde hazırlık sınıfındaydım"

Devlet Bahçeli, "Başbakan, sizin mitinglerde kendisine söylediğiniz sözlere içerlediğini ifade etti. Siz bu konuda ne söylemek istersiniz?" sorusuna yönelik, şu değerlendirmede bulundu: 

"Sayın Başbakan, heyecanlı konuşmalarla bir yere varacağını zannetmesin. Ezbere konuşmalarla bir yere varacağını zannetmesin. Temeli olmayan bilgisi olmayan konularda da konuşmasın. MHP'yi kalkıp, Adnan Menderes, rahmetlinin idamı ile ilişkilendirirken bizlere soruyor, 'Nerededir' diye. Ben, ya ilkokul son sınıftaydım veyahut da kolejde hazırlık sınıfındaydım. MHP parti olarak 1969'da yoktu. Şimdi, bunu niye söylersin? Adnan Menderes rahmetlinin taraftarlarını birkaç cümle ile 27 Mayıs'ı kaşıyarak tekrar 27 Mayıs gündemindeki Türkiye'nin iç huzurunu bozacak davranışları gündeme taşıyarak nereye varmak istiyorsun? O bakımdan biraz kendisine çeki düzen vermesi lazım. Abisinin de biraz uyarması lazım Başbakan'ı."

Bahçeli, önceki seçimlerde çok konuşulan "püskevit"in hatırlatılması üzerine, "Şu an için püskevitin yerini dolduran olmadı" dedi.

Gazetecilerle bir sohbetinde "sihirli beşgen"den bahsettiğini aktaran Bahçeli, bu beşgenin köşelerinin büyüme, tam istihdam, fiyat istikrarı, gelir dağılımdaki adaletsizliği gidermek ve ödemeler dengesi olduğunu söyledi. Partilerin bu beşgenden kurulacak sihirli üçgen ile ekonomi politikasının çok daha rahat uygulanabileceğini anlatan Bahçeli, "Ama ideali sihirli beşgendir ama uygulamak da oldukça zordur" diye konuştu. 

Bahçeli, uçak korkusu olup olmadığına ilişkin de "Hayır efendim, böyle bir sorunumuz yok. Bir zaman bir gazetenin bir tanesinde böyle bir şey yazmışlar. Bin tane doğru söylüyorsunuz, bir bunu beğeniyor, onun tekrar edip duruyor. Uçaktan niye korkayım? Adana'da bir söz var, demirden korkan trene binmez" yanıtını verdi. 

Spor Toto Süper Lig'de şampiyonluk tahmini de yapan Bahçeli, "Gönlümüzdeki, olması gereken Beşiktaş'tı. Şimdi, yakın gözüken, Galatasaray görünüyor. Gerçekçi olmak gerek" dedi. 

Bahçeli, "Halk, sizi daha soğuk, daha mesafeli, daha sert bir siyasi lider olarak tanıyor. Bu bilinçli bir tercih mi?" sorusuna, "Halkın ağladığı bir yerde bir liderin gülmesi çok yakışık olmaz" cevabını verdi.

Koleksiyonunda yedi otomobili bulunduğunu anlatan Bahçeli, bunların eski arabalar olduğunu söyleyerek,  "Sağda solda terk edilmiş ama üzerinde sanayiyi gezdirdiğin zaman binilecek hale gelen arabalar bunlar" diye konuştu.