Diyarbakır’da avukatlık yapan Cevdet Nasıranlı, uyuşturucuya savaş açtı. 2012 yılında uyuşturucu ile ilgili rapor hazırlayarak AK Parti’ye sunan Nasıranlı, bir de gençlik ve spor kulübü alarak, gençleri ve çocukları uyuşturucudan uzak tutmak için çalışma başlattı. Ayrıca tefecilik, cinsel istismar, hırsızlık ve kentin ekonomik sorunları ile ilgili de rapor hazırlayarak, Genel Merkez’e gönderen Nasıranlı, bölgenin ve kentin sadece tek bir sorunu varmış gibi hep aynı şeylerin konuşulduğuna dikkat çekti.

Diyarbakır Adliyesi’nde küçük yaştaki çok sayıda çocuğun uyuşturucu suçundan denetimli serbestliğe tabi tutulmasının dikkatini çekmesi üzerine kolları sıvayan avukat Cevdet Nasıranlı, birey olarak, uyuşturucuya karşı savaş açtı. Bu çerçevede, 2012 yılında uyuşturucu ile ilgili kapsamlı bir rapor hazırlayarak dönemin Başbakanı Recep Tayip Erdoğan, ilgili Başbakan yardımcıları ve AK Parti Genel Merkezi’ne sunan Nasıranlı, hem uyuşturucuya bulaşan çocuk ve gençleri sporla rehabilite etmek, hem de sosyal alan bulamayarak, uyuşturucuya bulaşma riski olan çocukları bundan uzaklaştırmak için bir gençlik ve spor kulübü satın aldı. Önce kendi imkanları ile kulüp üzerinden çalışmalar yürüten Nasıranlı, daha sonra ise biri İçişleri, diğeri Gençlik ve Spor Bakanlığı’na olmak üzere sunduğu iki ayrı projenin onaylanması ile çalışmalarını hızlandırdı. Nasıranlı’nın kentteki sorunlar ile ilgili mücadelesi uyuşturucu ile de sınırlı kalmadı. Daha sonra tefecilik, cinsel istismar, hırsızlık ve kentin ekonomik sorunları ile ilgili de hazırladığı raporları, AK Parti Genel Merkezi’ne sundu. Nasıranlı’nın sunduğu raporlar sayesinde, şimdiye kadar birçok yasada değişiklik de yapıldı.

"3 BİN SAYFALIK VERİ ELDE ETTİK"

Nasıranlı, çok sayıda çocuğun uyuşturucu suçundan denetimli serbestliğe tabi tutulmasını gördükten sonra bunu araştırma gereği hissettiğini belirterek, yaptıkları araştırma 18 yaşından küçük olan binlerce çocuğun uyuşturucuya bulaştığı öğrendiğini ifade etti. Bunun üzerine araştırmasını kapsamlaştırdığını vurgulayan Nasıranlı, "Hemen bir ekip kurduk ve 17 kamu kurum ve kuruluşu, aileler ve uyuşturucu kullanan çocuklar ile görüştük. 400 aile ile anket yaptık. Sıkıntılı olarak tabir edilen sokakların hepsine girdik. Yaklaşık 3 bin sayfalık bir veri elde ettik. Bu verileri derleyerek, 13 sayfalık bir rapor hazırladık. Raporda Diyarbakır’ın konu ile ilgili fotoğrafını çekerek, ‘Hedefimiz geleceğimiz’ adı altında 5 başlık belirleyip, devletin, iktidarın, yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının yapabilecekleri çalışmaları sıraladık. Raporumuz üzerine ciddi çalışmalar yürütüldü. Nihayetinde iki ay önce Başbakan Ahmet Davutoğlu, uyuşturucu ile ilgili çok ciddi çalışmalar yürütüldüğünü kamuoyu ile paylaştı. Ve bir yol haritası olduğunu, bu konunun hükümet programına alındığı söyledi. Bizim sunduğumuz rapordaki bazı önerilerin de bu çalışmalar içerisinde yer alması biz de mutluluk yarattı. Yaptığımız çalışmaların boşa gitmediğini görünce sevindik" dedi.

"İKİ PROJEMİZ ONAYLANDI"

Uyuşturucu ile mücadele çalışmaları kapsamında bir de Yeni Güneydoğu Gençlik ve Spor Kulübü’nü devraldıklarını vurgulayan Nasıranlı, "Spor kulübü satın aldık çünkü liseyi bitirip de üniversiteye yerleşememiş gençler herhangi bir spor alanında başarı göstermeleri durumunda üniversite hakkı doğuyor. Biz de hem uyuşturucuya bulaşmış hem de bulaşma riski olan çocuk ve gençlerimizi önce bundan uzak tutmak, sonra da bir branşta başarılı olup, üniversiteye girmesini sağlamak amacıyla böyle bir çalışma yaptık. Ayrıca kulüple birlikte birçok okulda kendi imkanlarımızla çalışma başlattık. Ancak bunun yetersiz olacağını düşünerek biri İçişleri, diğeri Gençlik ve Spor Bakanlığı’na olmak üzere iki ayrı proje sunduk. Sunduğumuz projeler onaylandı. Bu projelerden biri ile Diyarbakır’ın 17 ilçesindeki tüm okullarda önleyici mahiyetli seminerler ve bilgilendirme çalışmaları yapacağız. Diğer projemizde ise uyuşturucuya bulaşmış çocukları spora kazandırmaya yönelik çalışmalar yapacağız" diye konuştu.

TEFECİLİĞE KARŞI MÜCADELE

Yaklaşık 10 ay önce de tefecilikle ilgili bir rapor hazırladıklarını hatırlatan Nasıranlı, şunları kaydetti:

"Diyarbakır’da ciddi manada tefecilikten sıkıntı yaşamış çok sayıda iş adamı olduğunu duyduk. Çok ciddi sıkıntılar yaşamışlar. Bu toplumda yaşayan bir fert olarak bu memlekette yaşıyorsak bir şekilde bu sorunları dile getirmemiz gerektiğine inanıyorum. Bu bağlamda bir çalışma yürüttüm tefecilikle ilgimi. Çalışmam yaklaşık 3 ay sürdü. Bu işe bulaşmış, zarar görmüş birçok kişi ile bir araya geldim. Ciddi manada veri topladım. Ve yine 13 sayfalık bir rapor hazırlayarak, AK Parti Genel Merkezi ile ilgili yerlere sundum. Bunun yanı sıra toplumda sıkıntı yaratan, toplum içerisinde infial uyandıran olayların da biraz üzerine gittik. Diğer yüz kızartan suçlarla ilgili de çalışma yaptık. Çünkü bunların hiçbiri birbirinden bağımsız değil. Bakın, adliyede neredeyse hırsızlık suçundan 50 dosyası olup da, aynı şekilde yargılanan ve bir yıl sonra cezaevinden çıktıktan 3 sonra yine aynı suçu işleyip, adliyeye gelenler var. Dolayısıyla düzenleme yapılması gereken çok konu var. Ayrıca bu durumlar toplumda da devletin imajının olumsuz etkiliyor. ‘Devlet isterse bunları toplar, ama toplamıyor. Çünkü devletin de bu işlerde parmağı var’ düşüncesine neden oluyor. Bununla ilgili de düzenlemelerin yapılmasına inandığımız için raporlar sunduk. Rapor yine dönemin Başbakanı Recep Tayip Erdoğan başta olmak üzere ilgili başbakan yardımcıları ve kurumlara sunduk. Tefecilikle ilgili 3 ay, cinsel istismar ve hırsızlıkla ilgili de 7 ay sonra düzenleme yapıldı."

3 YILDA 3 BİN ÇOCUK

Ayrıca Diyarbakır’ın sağlık kenti yapılması, kentte ciddi bir uyuşturucu önleme ve tedavi merkezi kurulması, Diyarbakır’ın Mersin limanı ve Karadeniz ile bağlantısının kurulması için demir yolu yapılması ile ilgili de raporlar sunduklarını anlatan Nasıranlı, şunları söyledi:

"Raporlarımızda Diyarbakır’ın Ortadoğu’ya hitap eden bir sağlık kenti haline getirilmesi gerektiğini yazdık. Çünkü yeni havaalanının tamamlanmasıyla birlikte Suriye, Irak, İran, Suudi Arabistan ve diğer Ortadoğu ülkelerinden hastalar tedavi olmak için rahatlıkla Diyarbakır’a gelebilir. Bu da kente hem istihdam hem de ekonomik anlamda ciddi katkılar sağlar. Yine bir raporumuzda Mersin limanının Diyarbakır’a bağlanmasını istedik. Çünkü Of tüneli tamamlandıktan sonra Karadeniz ile Diyarbakır arası neredeyse 2,5 saate inecek. Bir demiryolu ağı oluşturulursa hem Diyarbakır’dan Ortadoğu’ya bir kapı açılır, hem Karadeniz insanı ile Diyarbakır insanı kaynaşmış olur. Yine Diyarbakır’da bölgeye hitap edebilecek uyuşturucu önleme ve tedavi merkezi kurulması için bir rapor yazdık. Çünkü son 3 yılı baz aldığımızda sadece Diyarbakır’da uyuşturucuya 18 yaş altı yaklaşık 3 bin çocuğun bulaştığını görüyoruz. Bu da gelecekte 3 bin sorunlu kişi, 3 bin sorunlu aile demektir. Bu nedenle ciddi bir merkeze ihtiyaç var."

"DİYARBAKIR’IN SADECE BİR SORUNU YOK"

Diyarbakır’ın sadece bir sorununun olmadığını, ancak sadece güvenlik sorunu varmış gibi hareket edildiğine de işaret eden Nasıranlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu kentin ciddi manada uyuşturucu, hırsızlık, sosyal ve kültürel problemleri var. Ciddi anlamda işsizlik ve ekonomik problemleri var. Eğer toplumda huzur ve refah oluşturulmak isteniyorsa bu sorunlarda ele alınmalı ve üzerine gidilmeli. Çünkü hiçbir sorun birbirinden kopuk değil. Tüm sorunlar ele alınarak, çalışmalar yapılmalı. Siyasetçiler tek sorun etrafında birleşmişler ve hep aynı şeyleri tekrar ediyorlar. Devletin bu sorunlarla ilgili ciddi politikalar üretmesi ve yerel yönetimlerin ile sivil toplum kuruluşlarının harekete geçmesi gerekiyor. Ortak çalışmalar yürütülmesi gerekiyor. Bunlar geleceğimizin hem şuan hem de geleceğimiz açısından çok ciddi sorunlar."