KİEV (AA) - Rusya, Ukrayna'dan "Yanukoviç borcu" olarak bilinen 3 milyar dolarlık kredi alacağını tahsil etmek için uluslararası mahkemeye başvurdu.

Ukrayna'nın, aylardır Rusya yanlısı eski Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in aldığı 3 milyar dolarlık kredi borcunun yapılandırılmasına yönelik girişimleri fayda vermedi. Rusya, "Yanukoviç borcunu" mahkeme yoluyla Ukrayna'dan tahsil etmeye hazırlanıyor. 2013 yılının sonunda başlayan alacak problemi, Londra Yüksek Mahkemesi’nden olumsuz bir kararın çıkması halinde daha da büyüyecek ve zaten sürekli müttefiklerinden borç almak zorunda kalan Ukrayna'nın ekonomisini negatif etkileyecek.

Yanukoviç’in Avrupa Birliği ile iş birliği anlaşmasını imzalamayı 21 Kasım 2013’te reddetmesi üzerine Kremlin, bugünkü Devlet Başkanı Petro Poroşenko’nun ifadesiyle "rüşvet" niteliğinde, Ukrayna’ya mali destekte bulunmaya karar verdi. Moskova yönetimi, o dönemde Avrupa'ya karşı Rusya’dan yana tavır koyan Yanukoviç’i zor durumdan kurtarmak ve Ukrayna'nın Batı'ya yönelmesini engellemek uğruna hemen işe koyuldu.

Rusya Başbakanı Dmitriy Medvedev, Rusya Ulusal Refah Fonu'ndan Ukrayna’ya borç verebilmenin önünü açacak bir karara imza attı. 2013 yılının Aralık ayında kredi notu düşük olmasına rağmen Ukrayna’ya fondan borç verebilmenin önündeki engel hemen kaldırıldı. Halbuki Rusya Bakanlar Kurulu’nun 19 Ocak 2008 tarihli kararında, "Ulusal Refah Fonu’nun yönetilmesi" hakkındaki düzenlemede, fonun araçları sadece Avusturya, Belçika, İngiltere, Almanya, Danimarka, İrlanda, İspanya, Kanada, Lüksemburg, Hollanda, ABD, Finlandiya, Fransa, İsveç ve diğer zengin ülkeler için kullanılabiliyordu.

Rusya'nın Ukrayna için "sürprizleri"

17 Aralık 2013'te Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç bir araya geldi. Putin, "Ukrayna’yı kurtaracak" büyük riski aldı ve görüşme sonrasında Ukrayna halkı için "sürprizlerini" açıkladı. Putin, "Rusya hükümeti, Ulusal Refah Fonu'ndan 15 milyar dolarlık meblağı Ukrayna hükümet tahvillerine yatırmaya karar verdi" diyerek, Ukrayna halkının geleceğini kendisine bağlayacak adımı attı.

Sadece kredi imkanı değil aynı zamanda 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek bin metreküp doğalgazı 400 dolardan 268 dolara indiren kararı da açıkladı. Konuşmasının sonunda ise Putin, "Kimse merak etmesin, bugün biz Ukrayna'nın Avrasya Gümrük Birliği’ne girmesini hiç konuşmadık" ifadelerini de kullandı.

Rusya ve Ukrayna arasında yapılan anlaşmaya, Ukrayna muhalefeti tepkiliydi. Hükümet karşıtları Yanukoviç’i ülkeyi Rusya’ya satmakla suçlayarak, yeni protesto gösterileri düzenledi. Muhalif politikacı Vitali Kliçko, Almanya'nın Bild gazetesine yaptığı açıklamada, "Kimse karşılık vermeden Putin'den para ya da gaz alamaz. Yanukoviç, Rusya tarafından satın alındı. Muhalefet buna daha büyük protestolarla yanıt verecek" görüşünü dile getirdi.

Ukrayna Başbakanı Nikolay Azarov ise önceden aslında Rusya’dan alınacak borcun altyapısını hazırlayacak bir açıklama yaptı. Anlaşmadan iki gün önce Azarov, ülkesinin, AB ile Ortaklık Anlaşması'nın imzalanması çerçevesinde 20 milyar avro mali yardım istediğini bildirmişti. Azarov, meydanlarda gösteri yapanların, AB ile Ortaklık Anlaşması'nın acilen imzalanmasını talep ettiğini hatırlatarak, hükümetin de bunu arzuladığını ancak ülke ekonomisinin bundan dolayı oluşabilecek kayıplarını en aza indirecek koşulların oluşturulması gerektiğini kaydetti.

Kredinin ilk dilimi olarak 3 milyar dolar, anlaşma yapılır yapılmaz Ukrayna’ya verildi. Ancak "Meydan" olaylarında hükümet karşıtı gösteriler büyüdü ve Kiev’de bağımsızlık meydanı adeta savaş alanı haline geldi. Göstericiler hükümet binalarını işgal etmeye başladı. Olaylar içinden çıkılmaz bir hal almaya başlayınca Yanukoviç, takvimler 22 Şubat 2014’ü gösterdiğinde ülkeyi terk etti.

Rusya'nın Ukrayna'ya verdiği paralar nereye gitti

Rusya yanlısı hükümetin 3 milyar doları sosyal harcamalarda kullanıldığını açıklamasına rağmen, Yanukoviç’in giderken kamyonlar ve helikopterle yanında milyon dolarlar götürdüğü iddiaları ise kamuoyunda soru işaretlerine neden oldu.

Yanukoviç’in ülkeden ayrılması ve Nisan 2014 tarihinde de resmen görevine son verilmesi nedeniyle Rusya ile yapılan 15 milyar dolarlık kredi anlaşması da çöpe gitti fakat verilen 3 milyar doların faizi işlemeye devam etti.

Ukrayna 19 Haziran 2014’te 3 milyon 300 bin dolar, 26 Aralık 2014’te 75 milyon 500 bin dolar, 22 Haziran 2015’te ise 75 milyon dolar faiz ödedi. 3 milyar dolarlık borcun tamamının ise 20 Aralık 2015 tarihine kadar ödenmesi gerekiyordu.

Ukrayna’da yeni yönetim, Rus yanlısı eski yönetimden kalan ekonomik krizi düzeltmek için alacaklılar ile masaya oturarak borçların yeniden yapılandırılması çalışmasına başladı. Ancak Kırım’ı tek taraflı ilhak etmesi, ülkenin doğusunda ayrılıkçılara destek vererek kriz çıkarması nedeniyle Rusya’dan alınan borcun ödenmesi meselesi tartışma konusu oldu.

Rusya'nın Ukrayna ekonomisinde yol açtığı milyarlarca dolarlık zararı kim ödeyecek

Ukrayna zaten Rusya’nın müdahalesi ile milyarlarca dolar maddi kayba uğramıştı. İleriki günlerde 15 Ekim 2015’te Başbakan Arseniy Yatsenyuk, Ukrayna’nın kaybını, "Rusya ile hukuki anlamda iki kilit vakamız var. Biri Kırım'ın ilhakı diğeri de Donetsk ve Lugansk'a müdahalesi. Moskova'dan Kırım ve Donbass için en az bir trilyon grivna tazminat isteyeceğiz" sözleriyle dile getirdi.

Önce Ukrayna tartışmalar nedeniyle borcu kabul etmek istemedi. Alınan borcu "hükümet borcu" olarak değil "ticari borç" olarak niteledi. 12 Mart 2015'te çiçeği burnunda Yatsenyuk hükümeti savcılığa başvurarak, Yanukoviç’in ailesine ait 1 milyar 420 milyon dolarlık varlığa el konulmasını istedi. Bu adıma karşılık Rusya ise Ukrayna’yı mahkeme ile tehdit etti. 15 Nisan 2015 tarihinde Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov, Ukrayna'nın borcunu ödememesi halinde Uluslararası Tahkim Mahkemesi’ne başvuracaklarını açıkladı.

Borç üzerindeki tartışmalar bu süreçten itibaren iyice arttı ve Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, 15 Haziran 2015’te Bloomberg televizyonuna verdiği röportajda, bu krediyi Avrupa ile entegrasyonu reddetmesi karşılığında Kremlin tarafından Yanukoviç’e verilmiş "rüşvet" olarak nitelendirdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Poroşenko’nun bu iddiasına cevap vermekte gecikmedi ve iki gün sonra, 17 Haziran 2015’te, "Bizim verdiğimizi rüşvet olarak görüyorlarsa o zaman Ukrayna'ya yabancı kreditörler ve yatırımcılar tarafından aktarılan paralar da rüşvet sayılmalı" iddiasında bulundu.

Ukrayna'nın "moratoryum" kozu

İki ülkenin yetkilileri tarafından basın önünde yapılan söz düellosu devam ederken Ukrayna Parlamentosu, Bakanlar Kurulu’na bu ve bu tip borçlara karşılık "moratoryum" ilan etme hakkını veren yasal düzenlemeyi kabul etti. Böylece Ukrayna’nın, bu borca karşılık Rusya’ya vereceği cevap da belli oldu.

Borcun niteliği üzerinde tartışmalar sürerken, borç konusu, Ukrayna’nın Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ilişkilerine de yansıdı. Ukrayna bu süreçte her defasında, bütün alacaklıları ile olduğu gibi Rusya ile de borcun yapılandırılması yoluna gitmeyi önerdi. Fakat Rusya’dan herhangi bir cevap gelmedi. Rusya, Ukrayna’nın, borcun yapılandırılması teklifini reddetti ve borcun 20 Aralık 2015’e kadar ödenmesini istedi.

14 Ekim 2015’te Rusya Devlet Başkanı Putin, konuyu IMF’nin gündemine getirmek için Maliye Bakanı Siluanov'a, IMF ile Rusya'nın borcunu ödemesi için Ukrayna'ya 3 milyar dolarlık ek yardımda bulunması konusunda görüşmesi talimatını verdi.

Putin'in "Antalya diplomasisi" ve mahkeme restleşmesi

Hiçbir şekilde borcun yapılandırılması teklifine sıcak bakmayan Rus lider Putin, ilk defa Antalya’dan, Ukrayna’ya borcun yapılandırılması teklifini dile getirdi. 16 Kasım 2015’te Antalya'da düzenlenen G-20 Zirvesi'nde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'ya 2016 yılından itibaren her yıl 1 milyar dolar olmak üzere 3 taksitte borcu ödeme teklifinde bulundu, Batılı partnerlerin de buna garanti vermesini önerdi.

Ukrayna Maliye Bakanlığı ise Rusya tarafından sözlü veya yazılı hiçbir teklifin gelmediğini duyurdu. Bir süre sonra 9 Aralık 2015’te, Putin, teklifine cevap verilmediği gerekçesiyle Ukrayna'nın, ülkesine 3 milyar dolarlık borcunu ödememesi nedeniyle mahkemeye verilmesini istedi. Putin, "Ukrayna'yı desteklemeye hazırdık" diyerek ABD, Avrupa ve IMF'nin Ukrayna'nın borcuna garantör olmamasını da "tuhaf" bulduğunu söyledi.

Hemen ertesi gün 10 Aralık 2015’te, Ukrayna Başbakanı Arseniy Yatsenyuk, Ukrayna'nın 3 milyar dolarlık borcuyla ilgili "Rusya mahkemeye giderse biz de mahkemede hesaplaşmaya hazırız. Silahlarımızı kuşandık" şeklinde Putin’e cevap verdi. Yatsenyuk, Rusya'nın, Kiev yönetiminin teklifini reddetmesinin, IMF'in Ukrayna ile ilişkisini de etkilemeyeceğini belirtti.

Ukrayna'dan moratoryum ilanı

Borcun vadesinin ödenmesine 2 gün kala 18 Aralık 2015 tarihinde Yatsenyuk, Ukrayna’nın borcunu faiziyle birlikte ödeyemeyeceğini vurgulayarak, moratoryuma gittiklerini ilan etti. Bakanlar Kurulu'nda yaptığı konuşmada Yatsenyuk, "Rusya, borcun yeniden yapılandırılması için sözleşme imzalama girişimlerimize rağmen teklifimizi reddetti. Bu yüzden Ukrayna hükümeti olarak Rusya'ya 3 milyar 75 milyon dolarlık borcu ödeyemeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

Ukrayna'nın borcunu en geç 20 Aralık'a kadar ödemesi gerekiyordu ancak Rusya Finans Bakanlığından borcun, "nezaket dönemi" olarak adlandırılan ve son ödeme tarihini izleyen 10 gün içinde kapatılabileceği uyarısı geldi.

Ukrayna, 1 Ocak'ta resmen temerrüde düşecekti ancak yeni yıla bir gün kala 30 Aralık 2015 tarihinde, Ukrayna Maliye Bakanı Natalya Yaresko, Rusya'ya borcun yapılandırılması konusunda ocak ayında görüşmelerin devam edeceğini açıkladı. Almanya vasıtasıyla Rusya ile iletişim kurulduğunu anımsatan Yaresko, borcun yapılandırılması için diyaloğun sürdüğüne dikkati çekti.

2016’ya girildiği günlerde Rusya tarafından herhangi bir mahkemeye başvuru açıklaması yapılmadı. 26 Ocak 2016’da Ukrayna Maliye Bakanı Yaresko, ülkesinin Rusya’ya borcunun yapılandırılması için bir kez daha çağrıda bulundu ancak resmi olarak Rusya’dan yine bir cevap gelmedi.

Yaresko, Alman ara bulucular ile Rusya’ya borcun yapılandırılması konusunda görüşmelerin sürdüğünü bildirdi. Mahkeme dışında bir çözüm yolu öneren Yaresko, mahkeme dışında orta yolun bulunabileceğine işaret etti. Yaresko, IMF ve diğer alacaklılar ile bugüne kadar 12 milyar dolardan fazla borcu yapılandırdıklarını anımsattı.

Ekonomik Kalkınma ve Ticaret Bakanı Ayvaras Abromaviçus’un, 3 Şubat’ta istifa kararı ile Ukrayna’da hükümet krizi başladı. 16 Şubat’ta, Parlamento’da gensoru verilmesi ile hükümet krizi derinleşti ve koalisyon partilerinden, hükümetten çekilme açıklamaları geldi. Hükümette tam bu ayrışmaların gerçekleştiği esnada, Rusya Maliye Bakanı Siluanov, Ukrayna’nın 3 milyar dolarlık borç yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle Londra Yüksek Mahkemesi nezdinde dava açıldığını duyurdu.

Bütün bu süreçlerin ardından yılan hikayesine dönen Yanukoviç’e verilen borcun faturasının, Ukrayna ekonomisini bir kez daha zora sokacağı ihtimali üzerinde duruluyor.