Siyasal ve Sosyal Araştırma Merkezi (SAMER), iki bölgedeki 22 ilin kent merkezinde, çözüm süreci, Kobani ve IŞİD’e ilişkin algı ve tutumları tespit etmek amacıyla yaptığı araştırmayı açıkladı.

SAMER akademik danışma kurulu üyeleri koordinatörlüğünde, son dönemde, ülke ve bölge gündemini meşgul eden, çözüm süreci, Kobani ve IŞİD ile ilgili algı ve tutum tespiti yaptı. 25-28 Ekim 2014 tarihleri arasında yapılan araştırma, Kayapınar Cigerhun Kültür Merkezi Toplantı Salonu’nda, SAMER Genel Koordinatörü Velat Ay tarafından açıklandı. Ay, araştırma grubuna Türkiye’nin en önemli sorununun ne olduğu konusunda soru yöneltildiğini ve alınan yanıtlara göre yüzde 63’ü son dönemlerde Kobani olarak belirttiğini söyledi. Ay, “Türkiye’nin diğer önemli sorunu yüzde 16.4’ü çözüm sürecini, yüzde 6.6’sı IŞİD terörünün, yüzde 2.7’si ise Kobani için yapılan eylemler, yüzde 2’si dış politikalar, yüzde 1.1’i askerlerin şehit edilmesi, yüzde 7’si ve yüzde 0.5’i ekonomik istikrarsızlığı, yüzde 0.5’i de, yolsuzluk olarak görmüştür. Ayrıca diğer yanıtlar yüzde 3.3’ü oluşturanlar ise fikrim yok yanıtı veren kesimde araştırma grubunda yer almıştır. Türkiye’nin en önemli olayı olarak Kobani’nin görülmesi akabinde çözüm sürecinin yer alması her ikisi arasındaki kişiselliği de yer almaktadır. Bölge halkı bir yandan, Kobani’yi çözüm süreci tartışmaları önünde değerlendirmekteyken öte yandan çözüm süreci için gerekli şartlardan biri olarak gördüğünü ortaya koymaktadır” dedi.

“ÇÖZÜM SÜRECİNİ YÜZDE 84.7 KİŞİ DESTEKLEMEKTE”

Çözüm sürecinin desteklenip desteklenmediğinin önemli olduğunu kaydeden Ay, “Buna göre araştırmaya katılanların yüzde 84.7’si çözüm sürecini desteklediğini belirtmektedir. Çözüm sürecine olan yüksek orandaki destek, Türkiye’de son dönem Kürt sorunu çözümüne ilişkin olumlu bir destek yaşanıp yaşanmadığını da gündeme getirmektedir. Buna göre araştırma grubunun yüzde 26.3’ü son dönemde, Kürt sorununun çözümüne ilişkin bir takım olumlu gelişmeler yaşandığını göstermektedir. Bu noktada özellikle belirtilmelidir ki, SAMER tarafından Ekim 2013’de yapılan araştırmaya göre Kürt sorununun çözümüne ilişkin olumlu gelişme yaşandığı düşünme oranı yüzde 39.6 olarak sayılmaktadır. Her ne kadar çözüm sürecine çok ciddi bir destek olsa da bilindiği gibi kamuoyunda çözüm sürecinin tıkandığını ve çözüm sürecinin aktörlerinin üzerine düşen sorumlulukların yerine getirip getirmediğini dair tartışmalar sıklıkla yer almaktadır. Araştırma grubuna ilk olarak hükümetin çözüm sürecinde üstüne düşeni yerine getirip getirmediği sorulmuştur. Yapılan araştırmalarda yüzde 17.1’i hükümetin çözüm sürecinde sorumluluklarını yerine getirdiğini düşünmekte. Yüzde 64.3’ü ise hükümetin çözüm sürecinde sorumluluklarını yerine getirmediğini düşünmekte. Aynı soru sürecin bir diğer tarafı olan PKK ve KCK açısından sorulduğunda ise yüzde 51.3’ü PKK ve KCK’nın sorumluklarını yerine getirdiğini düşünmekteyken, yüzde 29,4’ü sorumluluklarını yerine getirmediği düşünmektedir” diye konuştu.

“KOBANİ EYLEMLERİ YÜZDE 17.6 PROVOKASYON, YÜZDE 7.1’İ SÜRECİ SABOTE, YÜZDE 3’Ü İSE VANDALİZİM OLARAK DEĞERLENDİRİLDİ”

6-7 Ekim’de Türkiye’nin birçok kentinde Kobane için eylemler yapıldığını ifade eden Ay, “Bu eylemler farklı kesimlerce farklı şekilde değerlendirildi. Bu noktada araştırma grubuna bu eylemleri nasıl değerlendirdiği soruldu. Araştırma grubunun yüzde 62,4’ü Kobani’ye destek için yapılan eylemleri halk ayaklanması olarak değerlendirdi. Yüzde 17.6’sı provokasyon, yüzde 7,1’i çözüm sürecini sabote etmek için yapılan eylem ve yüzde 3’ü Vandalizm olarak değerlendirmiştir. Bilindiği gibi sadece Türkiye’nin değil dünyanın da gündeminin son günlerdeki konusu IŞİD’dir. Bu bağlamda IŞİD’in ne olduğu önem kazanmaktadır. Araştırma grubunun yüzde 91.4’ü IŞİD’i terör örgütü olarak görmektedir. Yüzde 4.1’i ise terör örgütü olarak görmediğini belirtti. Ayrıca araştırma grubunun yüzde 80.1’i IŞİD’in ilerleyen günlerde Türkiye’ye tehdit olduğunu düşünmekte. Yüzde 69.2’si ise IŞİD’in Türkiye’den destek gördüğü fikrine sahip olmaktadır. Silahlı çatışma ortamının tekrardan başlayacağına dair sorular yöneltildi. Alınan yanıtlara göre araştırma grubunun yüzde 58.6’sı silahlı çatışma ortamının tekrar başlayacağını dair endişe taşıdığını bildirdi. 41.4’ünün bu tür endişe taşımadığını belirlendi. Burada belirtilmelidir. SAMER tarafından 2013 yılı Ekim ayında yapılan araştırmada silahlı çatışma ortamının tekrardan başlayacağına dair endişeli olanların oranı 54.2 olarak tespit edilmiştir. Bu kaygıya kapılanlar oranı son 1 yıl içerisinde yüzde 4.4’lük artış ile sergilenmiştir” şeklinde konuştu. Ay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Son dönemde Kürt sorununun çözümüne dönük yaklaşımları,söylemleri ve çabaları açısından siyasetteki bazı kişilere ne oranda güvendikleri öğrenildi. Bu kapsamda ilk olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sorunun çözümü için ne oranda güveniyorsunuz sorusu yöneltilmiştir. Alınan yanıtlara göre, Recep Tayyip Erdoğan’a farklı derecelerde olan güven yüzde 23 olarak öğrenilmiştir. Aynı tabloya, Başbakan Ahmet Davutoğlu, açısından bakarsak yüzde 20.3’ü şeklinde farkı derecelerde güvenmektedir. Çözüme katkı sunacağı düşünülen TBMM Başkanı Cemil Çiçek’te söz konusu olduğunda yüzde 16 olarak hesaplanmaktadır. Burada belirtilmelidir ki devlet makamını temsil eden her üç kişiye olan güven, 2013 yılı SAMER tarafından yapılan araştırmalar sonucuyla kıyaslandığında son bir yıl içerisinde dramatik bir düşüş sergilendiği görülmektedir. Muhalefet parti liderlerine duyulan güvene bakılırsa CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na olan güvenin yüzde 4.5, MHP lideri olan Devlet Bahçeli’ye olan güvenin ise 4.8 ile kaldığı anlaşılmaktadır. Bu kişilere olan güven ise son bir yıl içerisinde düşüş sergilemiştir. Müzakere aktörlerinin diğer masasına bakarsak eğer, HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’a olan yüzde 66.4, DTK Eşbaşkanları Hatip Dicle ve Selma Irmak’a olan güven yüzde 61.4 ve Abdullah Öcalan’ın çözüme katkı sunacağına olan güven yüzde 71,8 olarak belirlenmiştir”.