Türkiye Kamu Sen Genel Sekreteri ve Türk Sağlık Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, geçen hafta IŞİD tarafından Kobani’nin kuşatılmasını bahane edip gösteri yapanlara tepki göstererek, “Eli silahlı terör örgütü hala eylem yapmakta. Mehmetçiği götürüp PKK’yla birlikte IŞİD’e karşı mı savaştıracağız?" dedi.

Türk Sağlık Sen Manisa Şubesi tarafından düzenlenen İş Yeri Temsilcileri İstişare Toplantısı, Taylan Plaza’da yapıldı. Toplantıya Türkiye Kamu Sen Genel Sekreteri ve Türk Sağlık Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Genel Başkan Yardımcıları Mustafa Genç, Ümit Turhan, Abdurrahman Uysal, Kamu Sen Manisa İl Temsilcisi Recep Varlıakman, Türk Sağlık Sen Manisa Şube Başkanı Rıdvan Mutlu, Türk Sağlık Sen Balıkesir Şube Başkanı Musa Bilal, Türk Sağlık Sen Aydın Şube Başkanı Ahmet Bozkurt ile Türk Sağlık Sen’in iş yeri temsilcileri katıldı.

16 yıl süresince Türk Sağlık Sen Manisa Şube Başkanlığı görevinde bulunan Türk Sağlık Sen Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Genç, Türk Sağlık Sen Manisa Şube Başkanı Rıdvan Mutlu’nun açılış konuşmasının ardından yaptığı konuşmada, sendikanın daha iyi noktalara gelmesi için birlik ve beraberliğin bozulmadan çalışması gerektiğini söyledi.

"SOMA BİR İŞ KAZASI DEĞİL, KATLİAM"

Manisa’nın bir emekçi şehri olduğunun açıkça ortada olduğunu kaydeden Türkiye Kamu Sen Genel Sekreteri ve Türk Sağlık Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, “Soma’da 301 vatandaşımızı iş kazası mı diyelim, dilim varmıyor iş kazası demeye çünkü iş kazası değil, bir felaket. Bir ihmalin sonucu, adeta bir katliam gibi. Alınmayan tedbirlerin sonucunda hayatını kaybeden 301 tane can. Babalar evlatsız, evlatlar babasız, eşler kocasız kalıyor. Neden? Çok küçük tedbirlerin alınmaması neticesinde ortaya çıkan feci bir sonuç. İnşallah bundan sonra yaşanmaz bir daha tekrar etmez. Bakın dünyanın geldiği nokta nerede biliyor musunuz? Son 60-80 yılda gelişmiş Batı ülkelerinde madenlerde kaza görülmüyor. ‘Bu işin fıtratında var’ diyenlere ithaf olunur. Batı artık bu iş kazalarını yaşamıyor bu ölümleri görmüyor. Onun için yeni çıkarılan iş sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili kanunla inşallah bu anlamda önemli yaptırımlar içermesiyle de hayata geçer. İltimastan öteye, adam kayırmadan öteye merkezine, odağına insanı esas alarak, emeği esas alarak bir kanun uygulamaya geçer. Ülkemiz o hale gelmiş ki çok iyi bir kanun çıkarıyorsunuz ama o kanun uygulamada karşılık bulmuyor. Soma’daki facia, alınmayan tedbirlerin sonucunda ortaya çıkıyor. Bu adam kayırmacılığın, para kazanma hırsının, kapitalizmin kara yüzüdür. Dolayısıyla ülkemiz artık bunları atlatacak. Bizler artık bu ülkede iş kazalarını görmek istemiyoruz” dedi.

"MEMURA EK ZAM YAPILMALI"

Memur maaşlarının enflasyon karşısında eridiğine dikkat çeken Kahveci, “Maliye Bakanı 2 gün önce bir açıklama yaptı. Dedik ki, ‘Memura enflasyon farkı verecek misiniz? Dedi ki, ’Biz Memur Sen’le anlaştık. Toplu sözleşmede enflasyon farkı yok. Enflasyon farkı ödemeyeceğiz.’ Düşünebiliyor musunuz? Bir yetkili konfederasyon düşünün ki, bir sendika düşünün ki bu kadar aciz, bu kadar basiretsiz, kamu çalışanlarına enflasyon farkını dahi alamayan enflasyon farkını masada bırakıp kalkan bir yetkili konfederasyonla karşı karşıyayız. Maliye Bakanı da oradaki toplu sözleşmeye sığınıyor. İşine geldiği zaman hakim savcılara bin 150 lira ücret artışı yapacağız diyor aynı hükümet yetkilisi. Akademisyenlere 850 lira zam yapılacak. Kararname gönderildi. Eyvallah yapılsın bizim sözümüz yok ama hakim ve savcılarla beraber, akademisyenlerle beraber diğer kamu çalışanlarına bu zam niye yapılmasın? Enflasyona yenik düştük. Enflasyon karşısında maaşlarımız eriyor. Hükümet yetkilileri sözlerinin arkasında dursun. Enflasyona karşı kamu çalışanlarının maaşlarını koruyacaklarını ifade etmişlerdi. Buyursun korusunlar. Ek zamla bu süreci tamamlamamız lazım. Şayet ek zam verilmezse 2015 yılında yapılacak olan toplu sözleşmeler bununla başlatılamazsa memur ciddi manada ekonomik bir kayba uğrayacak” şeklinde konuştu.

“SINIRLARIMIZ YOL GEÇEN HANINA DÖNDÜ”

Ülke gündemine ilişkin açıklamalarda da bulunan Kahveci, “Sınırlarımız tamamen ciddi sıkıntı içinde. Bin 250 kilometre Irak ve Suriye’ye sınırımız var. Sınırlarımız yol geçen hanına döndü. Tabii aslında bu süreç orayla başlamıyor. Bu süreç Arap Baharı denilerek, Büyük Orta Doğu Projesi denilerek Türkiye’nin gündemine sokulan birilerinin de eş başkan yapıldığı süreçle başlıyor. Türkiye’de de bir demokratikleşme süreci çözüm süreci diye başlatılıyor. Aslında neyi çözüyorsunuz? Neyi demokratikleştiriyorsunuz? Eğer bu millet, 77 milyon demokratik haklarından yoksunsa herkese vermek gerekir. Birlerine demokratik hak verip de başkalarını mahrum etmenin, göz ardı etmenin alemi yoktur. Bize göre zaten bu çözüm süreci Türkiye’nin çözülme sürecidir. Geldiğimiz noktada 50 bin kişinin katili ile görüşmeler yapılıyor, müzakereler yapılıyor hatta o da yetmiyor, eli silahlı güçleriyle teröristlerle dağa gidip müzakereler yapılıyor. İşte Akil Adamlar Heyeti yeniden türemeye başladı. Gidip orada görüşeceklermiş. Ne görüşecekler? Neyi anlatacaklar. Ne yapmak istiyorsunuz? Türkiye’de birlerinin talebi olan ana dilde eğitim, otonomi, özerklik, federalizm gibi şeylerin artık iyice ayyuka çıktığı şeylere siz de mi bir destek vererek hayata geçirmeye çalışıyorsunuz? Türk milleti buna müsaade etmez. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan 77 milyon insan beraber yaşayacak, birlikte yaşayacak. Eşit vatandaşlar olarak, eşit bireyler olarak hiçbir etnik ayrımcılık yapmadan. Yani Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i kendisini nasıl tanımlarsa tanımlasın tek söyleyeceğimiz şey şu, hep birlikte söyleyeceğiz bunu, ’Bizim istiklalimizi temsil eden Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını temsil eden ay yıldızlı al bayrağın altında yaşamaktan şeref duyuyorum’ diyerek hepimiz hep beraber söyleyeceğiz. Bunu söylediğimiz sürece de zaten mesele yoktur” dedi.

‘MEHMETÇİK PKK’YLA BİRLİKTE IŞİD’E KARŞI MI SAVAŞACAK?’

“Geçen hafta itibarıyla Türkiye’nin birçok ili yangın yerine çevrildi” diyen Kahveci şunları söyledi:

“Niye? Suriye’de Kobani’ye Türkiye neden müdahale etmiyor? Niye müdahale edecek? Kim var orada? Sivil vatandaşların hepsi Türkiye’ye geldi. Türkiye insani vazifesini yapmış. Sınırlarını açmış, onlara aş ekmek vermiş, bakımını üstlenmiş. Kim var orada? PKK militanları var. PYD militanları var orada. Türkiye ve Birleşmiş Milletler PKK’yı terör örgütü olarak görmüyor mu? Görüyor. Ne yapacağız? Mehmetçiği götürüp PKK’yla birlikte IŞİD’e karşı mı savaştıracağız? Buna nasıl vicdanınız elverir? Nasıl böyle bir şeye karar verilebilir? Bu gerekçe gösterilerek her yer yangın yerine çevrildi. Devlet güvenlik güçlerini yeterince organize edemedi. Bu ülkenin istihbaratı ne iş yapar? Bu istihbarat önceden alınıp bu olaylar cereyan etmeden niye bu işlere engel olunmadı? Eli silahlı terör örgütü hala eylem yapmakta; hala Türk milletinin Türk devletinin birliğine bütünlüğüne kast etmeye devam ediyor çünkü onların amacı bellidir. Türkiye’yi bölmek, parçalamak, etnik gruplara ayırmak. Biz de buna Türkiye Kamu Sen olarak, Türk milleti olarak müsaade etmeyeceğiz.”

Türkiye’nin çok zorlu bir süreçten geçtiğini kaydeden Kahveci, “Zor süreçten geçiyor Türkiye. İnşallah bu zor süreçleri de atlatırız. Karanlık dönemi de atlatırız. Sadece bununla sınırlı kalmamış ki sınırınızdan 2 milyon insan gelmiş. Onunla beraber teröristi gelmiş, onunla beraber başka unsurlar gelmiş, istihbaratçısı gelmiş, Türkiye’nin asayişi bozulmuş. Dolayısıyla her geçen gün böyle sorunlar yumağıyla karşı karşıya kalıyoruz” dedi.

Kahveci’nin konuşmasının ardından Türkiye Kamu Sen Genel Sekreteri ve Türk Sağlık Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Genel Başkan Yardımcıları Mustafa Genç, Ümit Turhan ve Abdurrahman Uysal’a takdim edilen plaketlerin ardından istişare toplantısı sona erdi.