Türkiye’de sismolojik tabanlı incelemelerin gelişmediğini belirten Prof. Dr. Ali Osman Öncel, “Ne zaman büyük deprem olacak? diye soruyoruz ama küçük depremleri izlemediğimiz için büyük deprem faylarını tespit edemiyoruz” dedi.

Türkiye’yi bekleyen en büyük afetlerden biri olan depreme karşı alınacak önlemler Bezmialem Üniversitesi tarafından düzenlenen “Uluslararası Afet 2014” kongresinde masaya yatırıldı. Konferansa, Bezmialem Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saffet Tüzgen, İstanbul İl Sağlık Müdürü Selami Albayrak, Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy, İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Öncel ve çok sayıda davetli katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Saffet Tüzgen, “Sağlık temalı bir üniversitenin mensupları olarak bu afetlerde zarar görenlerin zararını en aza indirmek için uğraşmaya gayret ediyoruz. Bize gelenlere değil de bize gelemeyenlerle de meşgul olmamız gerektiğini gördük. İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin tamamı her zaman doğal afetlere maruz kalan bir bölgeyi oluşturuyor. Doğal afet adından da anlaşıldığı gibi önlenmesi mümkün olmayan afetleri oluşturuyor. Ama bunlar zararı en aza indirilmesi mümkün olan durumlar. İşte bizler sağlık temalı bir üniversitenin mensupları olarak bu afetlerde zarar görenlerin zararını en aza indirmek için uğraşmaya gayret ediyoruz.

Önce üniversitemizde ‘Acil Affet Tıbbı’ ile ilgili olarak toplantılar yapıyoruz. Bu konuda yüksek lisans ve doktora programları açıyoruz. Bu sadece hekimlerin yapabileceği bir iş olmadığından dolayı çok merkezli. Sivil toplum kuruluşlarından, mühendislerimizden ve hekimlerimizden bir ekip oluşturuyoruz. Birkaç üniversite ile işbirliği yapıyoruz. Bu amaçlarla düzenlediğimiz ‘Uluslararası Afet 2014’ kongresi uluslararası çapta yapılan ilk afet kongresi olma özelliğini taşıyor” dedi.

Türkiye’de sismolojik tabanlı incelemelerin gelişmediğini belirten İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Osman Öncel, “Türkiye’de 2 ve 3 büyüklüğündeki depremleri kaydedemiyoruz. Kaydedemediğimiz için bu depremleri oluşturacak aktif fayları da belirleyemiyoruz. Türkiye’de deprem araştırması jeofizik ve deprem izleme tabanlı yapılamıyor. Depremler bize yol gösterir. Depremleri fayları izleyerek bulabiliriz. Ne zaman büyük deprem olacak? diye soruyoruz ama küçük depremleri izlemediğimiz için büyük deprem faylarını tespit edemiyoruz. Küçük depremleri izleyecek derin tabanlı sismolojik izleme sistemine geçemedik. Japonya’da 800 tane kuyu tabanlı sismolojik istasyon varken 2013 yılında ilk defa kuyu tabanlı sismoloji istasyonu Marmara’da açtık diye seviniyoruz. İngiltere’deki bütün okullarda sismometre varken Türkiye’deki okullarda bu konuda seminer dahi veremiyoruz. Deprem araştırması ancak küçük çaplı depremleri izlemekle olur” diye konuştu.

“İSTANBUL’UN HASTANELERİ HIZLA GÜÇLENİYOR”

1999’da yaşanan Marmara Depremi’nde sonra ülke olarak bilinçlendiğimizi ifade eden İstanbul İl Sağlık Müdürü Selami Albayrak, “1999 depremi ülke olarak bilinçlenmeye neden oldu ve birçok açıdan mesaj verdi. Bizlere sağlık noktasında da hastanelerimizin hızla yenilenmesi ve fiziki açıdan hızla güçlendirilmesi yönünde mesajlar verdi. İstanbul’da büyük hastanelerin neredeyse tamamı depremsellik açısından projelerini tamamladılar ve önemli bir bölümü yapılaşmasını tamamladı. Bir bölümünde de yeni hastane binaları yapılmakta ve süreç devam etmekte. Bunlar tamamlandıktan sonra yeni hastanelere geçilecek. Yeni hastaneler depremsellik açısından kendini güçlendirmenin yanında eski hastane açısından da koğuş tipi odalardan kurtulma anlamında bize çağdaş hastane ortamı sağlıyor olacak” dedi.

“KÜRESEL ISINMADA TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR”

Dünya’yı tehdit eden bir diğer doğal afet küresel ısınma hakkında açıklamalarda bulunan Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Ersoy, "Küresel ısınmada geriye dönüşü olmayan bir noktadayız. Mutlaka küresel ısınmayı iki derecenin altında tutmak zorundayız. Bu istikrarlı bir çizgidir ve sürekli bir ısınma şeklidir. Buzulların erimesi için bu sıcaklık yeterlidir. Bu gidişle devam ederse tehlike çanları çalıyor diyebiliriz” ifadelerini kullandı. Küresel sermayenin büyümesi ile birlikte afetlerin daha ölümcül olduğunu belirten Prof. Dr. Şükrü Ersoy “Afetlerle uğraşıyorsanız sadece depremleri değil diğer afetleri de düşünmeniz gerekiyor. Günümüzde küresel sermaye günden güne büyüyor. Küresel sermayenin büyümesi ile birlikte afetlerin daha ölümcül ve riskli olduğu sonucu ortaya çıkıyor. Bunun en güzel örneği 2011’de Japonya’da yaşanan deprem ve tsunamide görülmüştür. Artık küresel sermayedeki büyük şirketlerin de afet planlarını yapması gerekiyor. Bir deprem sadece evlerin yıkılması olarak algılanmamalı aynı zamanda özel sermayenin, ulusal sermayenin erimesi ve işsizlik anlamına da geliyor. Kapitalizmin karlı sisteme geçerken bazı şeyleri ihmal etmesinden kurtulmak gerekiyor. Afeti de her işin içerisinde düşünmek gerekir” dedi.