Ortadoğu demokrasilerinde Türkiye ve İsrail örnekleri, İsrail’den ve Türkiye’den akademisyen, siyasetçi, sivil toplum temsilcilerinin katılımıyla Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’nde masaya yatırıldı.

Kadir Has Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Araştırmalar Merkezi (MARC), Van Leer Jerusalem Insitune ve Friedrich-Ebert-Stiftung’un işbirliği ile düzenlenen “Ortadoğu Demokrasilerinde Çatışmalar” konulu konferansta İsrail ve Türkiye’deki çoğunlukçu demokrasi rejimleri ele alındı. İsrail ve Türkiye’deki demokratikleşme, taban harekelerinin siyasi temsili, toplumsal çatışmaların çözümündeki sorunlar ve siyaset alternatiflerinin ele alındığı konferansa, Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Salih Bıçakcı, Van Leer Jeresalem Institute’dan Gabriel Motzkin, Friedrich-Ebert-Stiftung’dan Felix Schmidt, Tel Aviv Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi Profesörü Amal Jamal, Kudüs İbrani Üniversitesi Eski Profesörü Itzhak Galnoor, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yüksel Taşkın ve çok sayıda uzman isim katıldı.

“DEMOKRASİ BİR SONUÇ DEĞİL SÜREÇ”

Demokrasinin sonuç olarak ele alındığında sorunlar yaşanacağını belirten Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Salih Bıçakcı, “Demokrasi kavramı siyaset bilimi literatüründe çok tartışılıyor. Demokrasiyi bir sonuç olarak algıladığınız zaman hangi ülkenin demokrasisi daha yüksek? diye düşünürsünüz. En büyük hata budur. Çünkü demokrasi bir süreçtir. Bu süreçte birçok şey öğrenilir. Karşı tarafın görüşlerini savunmasak da söz söyleme hakkına saygı duymalıyız. Fakat Türkiye ve İsrail’in bunu kaybettiğini söyleyebiliriz. Bu nedenle ülkelerde kutuplaşma artıyor ve ayrışmalar başlıyor” dedi.

“TÜRKİYE VE İSRAİL’DE DEMOKRASİ SORUNLARI YAŞANIYOR”

İki Ortadoğu ülkesi, Türkiye ve İsrail’in kendi bazında demokrasi sorunları yaşadığını ifade eden Doç. Dr. Salih Bıçakcı, “Gerek oluşumları açısından gerekse bölgesel açıdan olsun her iki ülkenin de sorunları var. Bunlar ülkelerin hem kendi iç sorunları hem de birbirleriyle yaşadıkları anlaşmazlıklar şeklinde görülebiliyor. Demokrasi dediğiniz şey ise, iki ülke için de çok farklı şeyler ifade ediyor. Demokrasi seçim ve seçimle gelen bir temsiliyet noktasını ifade ediyor. Demokrasi, vatandaşların içinden gelişen bir şeydir ve demokratik insanlar olduğu zaman liberal sistemlerin olması söz konusudur. Demokrasi, sadece bir grubun çoğunlukla bir şeyi tercih etmesi ve diğer grubun susması sessiz kalması olarak anlaşılmamalıdır. Fakat her iki Ortadoğu ülkesinde de demokrasi sorunları yaşanıyor diyebiliriz. Türkiye’de yaşadığımız problemler, çözüm süreci, Kürt meselesinde katılımcı demokrasinin yaşadığı problemler ve bir grubun diğerlerinin seslerini bastırması durumu iken İsrail içinde de belli çoğunluğun sesini duyurması ve diğerlerinin arkada kalması durumu yaşanıyor. Ancak, İsrail’de demokrasinin uygulanış biçiminde dinin çok baskın olduğunu görüyoruz. Bir grup, fikirlerini açığa çıkaramazsa otomatikman kamusal alanlardan özel alanlara çekiliyor. Bu durum birbirimizi anlamamamızı zorlaştırıyor. Vatandaş ve devlet olma dinamiğini zorlaştırıyor. Ortadoğu’nun böyle bir döneminde bu duruşlar ve problemler giderilmezse daha büyük çalkantıların yaşanması muhtemeldir” diye konuştu.

“İSRAİL DEMOKRASİSİ FİLİSTİNLİ VATANDAŞLAR ÜZERİNDEN İNCELENMELİ”

İsrail demokrasisini Filistinli vatandaşlar üzerinden incelemek gerektiğine vurgu yapan Tel Aviv Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Amal Jamal şunları söyledi: “İsrail demokrasisini incelemenin en iyi yolu, İsrail’in Filistinli vatandaşlarına davranış biçimidir. Şimdiye kadar gördüğümüz kadarıyla İsrail demokrasisi iyi bir biçimde Filistinlilere yaklaşmadı. Gerek barınma, gerekse doğal kaynakları tahsis etme konularında eksik kaldı. Hatta politik sistemde seslerini duyurma haklarından bile mahrum oldular. Filistinliler İsrail tarafından çok fazla dışlandı ve onlar da sisteme duydukları güveni kaybettiler. Bu yüzden seçimlere iştirak etmiyorlar. Filistin’de yaşanan olaylar çok trajik. Filistinlilerin siyasi hakları yok ve dışarı çıkıp seslerini duyurmak, işgale karşı direnmek istiyorlar. İsrail durumu nasıl kontrol altına alabileceğini saptamalı. Barış süreci başlatırsa bu tarz olayların önüne geçilmiş olur.”

“SAVAŞ DEMOKRASİYİ ZEDELER”

Yaşanan savaşların ülkelerdeki demokrasiyi zedeleyeceğini söyleyen Kudüs İbrani Üniversitesi Eski Profesörü Itzhak Galnoor, “Savaşlar demokrasiyi olumsuz etkiler. İki taraf için de kayıplar kötüdür. Unutmayın ki burada iki taraf da kayıp veriyor. Birçok insanın eleştirdiği gibi ben de eleştirsem de Filistinlilere karşı güç kullanıyorlar. Aynı zamanda İsrail’den de sivil kayıplar var. Buna rağmen, savaş ve düzenlenen askeri operasyonlar demokrasi için olumsuz sonuçlar doğurur ve demokrasiyi zedeler” ifadelerine yer verdi.