KONYA (AA) - AYŞE ŞENSOY - Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Genel Başkanı Sare Aydın Yılmaz, kadınların iş yaşamına katılımının desteklenmesinin önemine işaret ederek "Üst düzey yönetim kademesine doğru gidildikçe kadınların oranı belirgin biçimde düşmektedir. Bu oran kurumdan kuruma değişmekle birlikte yüzde 10'a kadar gerileyebilmektedir" dedi.

Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle az gelişmiş ülkelerde kadın istihdamının sınırlı oranlarda görülmesinin nedenleri arasında, yeterli seviyede eğitim alamama, cinsiyete dayalı iş bölümü, uygun olmayan çalışma koşulları ve ev-iş dengesinin gözetilmemesi gibi birçok faktörün yer aldığını söyledi.

Kadınların bunun gibi sebepler dolayısıyla eğitim, siyasal ve ekonomik katılım haklarından, nitelikli iş imkanlarından dışlandığını belirten Yılmaz, güvencesizlik, düşük ücret ve eğreti istihdam gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığını ifade etti.

Kadınların gerek iş gücüne katılım gerekse çalışma süreçlerinde karşılaştıkları sorunların, ülkeler ve kültürler arasında farklılık gösterebildiğine işaret eden Yılmaz, şöyle devam etti:

"Kadının ekonomik ve sosyal/siyasal katılımı meselesinin uluslararası platformlarda tartışılması, değerlendirilmesi hem bu konudaki farkındalık bilincinin artmasına hem de ulusal veya uluslararası standartlar, politikalar ve yaptırımların geliştirilmesinin önünü açması bakımından oldukça önemlidir. Cinsiyet körü uygulamalar ve pratikler dolayısı ile kadınlar iş piyasalarından uzaklaşmaktadır. Toplumsal hayatı düzenlemede daha yapıcı, adil, insaflı ve ölçülü olmayı içeren adaletli politikalarla özellikle kadının iş ve özel hayatı arasında dengenin sağlanmasıyla onların sosyal/siyasal ve ekonomik hayatta daha fazla söz sahibi olmaları mümkün olabilir."

- "Kreş ve gündüz bakım evleri açılmalı"

Yılmaz, çocuk bakım hizmetleri kapsamında kreş ve gündüz bakım evlerinin açılmasının, kadınların iş hayatına daha kolay entegre edilmesini sağlayacağını dile getirdi.

Öncelikli olarak kurumlar ve kişiler nezdinde, toplumsal cinsiyete duyarlı politikaların üretilmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:

"Kadınların iş yaşamına katılımlarının desteklenmesi, onların ekonomik özgürlüğe erişimi ve ülke ekonomisine katkısı açısından hayati bir önem taşımaktadır. Kadın istihdamına, girişimine yapılacak teşvikler ve bu alanda yürütülecek kamu ve sivil toplum faaliyetleri, kadınların sosyo-ekonomik faaliyetlerde güçlü bir pozisyon kazanmaları bakımından, kalkınmayı destekleyecektir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Dünya Bankası işbirliğinde İsveç Kalkınma Ajansı desteği ile yürüttüğümüz 'Hizmet Sektöründe Çalışan Kadınların Yaşadıkları Sorunlar ve Yükselmelerinin Önündeki Engeller' araştırması çerçevesinde, Türkiye'de hizmet sektöründe çalışan kadınların istihdam koşulları ve yükselmelerini inceledik. 2 bin 40 kadın üzerinde yapılan araştırmalarda en fazla eğitim, sağlık, finans ve iletişim alanında kadınların istihdam edildiği ancak yönetim pozisyonlarında kadın sayısının az olduğu sonucuna ulaştık. Üst düzey yönetim kademesine doğru gidildikçe kadınların oranı belirgin biçimde düşmektedir. Bu oran kurumdan kuruma değişmekle birlikte yüzde 10'a kadar gerileyebilmektedir."

- Kadınlar neden yönetici pozisyonuna getirilmiyor

Yılmaz, kadınların yönetici pozisyonuna getirilmemesinin sebeplerini değerlendirirken mesai dışı çalışma saatleri, ev ve iş hayatı arasındaki dengenin doğru kurulamaması gibi etkenler ortaya çıktığını, ev içi rollerin yanı sıra ev dışında yoğun çalışma koşullarına ayak uydurma zorunluluğu gibi sosyolojik, psikolojik ve kültürel faktörler bulunduğunu aktardı.

Araştırmaya katılan kadınlara göre çalışan kadınların sorunlarını çözmek için öncelikle yuva ve kreş sorununun çözülmesi gerektiğine dikkati çeken Yılmaz, şu görüşleri ile getirdi:

"Vurgulanması gereken nokta, kadınların iş ve profesyonel yaşamları ile aile yaşamları arasında bir tercih yapmaya zorlanmalarının adil olmayacağıdır. Cinsiyeti sebebiyle kadınları belli kalıplar içerisine hapsetmek kadının insan hakları açısından kabul edilir bir durum değildir. Bu zihniyetin değiştirilmesi, iş yaşamı ve aile hayatı arasındaki dengenin sağlanması gerekmektedir. Bununla birlikte doğum izinleri ve ebeveyn izinleri de bu dengenin sağlanmasında ve korunmasında etkilidir. Kadının cinsiyeti sebebiyle neslin devamlılığı açısından doğum gibi fizyolojik sebepler göz önünde bulundurularak, hayatını kolaylaştırıcı ve pozitif ayrımcı politikalar geliştirilmelidir."