KIRIKKALE (AA) - ZEKERİYA KARADAVUT - Sağlığa faydalı oldukları düşüncesiyle tüketilen bazı yabani otların, doğadan toplanırken zehirli olan benzerleriyle karıştırılabildiği ve bunun da ölümlere yol açtığı bildirildi.

Kırıkkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yusuf Menemen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, doğanın uyanmasıyla dağlık ve akarsu kenarlarında yetişen yabani otların, vatandaşlar tarafından toplanmaya ve bilinçsizce tüketilmeye başlandığını söyledi. Türkiye'nin bitki çeşitliliği açısından zengin bir ülke olduğunu vurgulayan Menemen, Türkiye’de doğal yayılış gösteren 11 bin civarında damarlı bitki türü bulunduğunu belirtti.

Menemen, vatandaşların, bu bitkilerin bir kısmının yumrusunu, soğanını, kökünü, gövdesini, yaprağını, meyvesini, tohumunu beslenme amacıyla ya da takviye gıda olarak kullandığını dile getirerek, "Bitkiler, temel metabolizmalarını sürdürebilmek için gerekli olan karbonhidrat ve protein gibi bileşiklerin yanı sıra, alkaloidler, glikozidler, reçineler gibi ikincil maddeler içerirler. İkincil bileşiklerin büyük bir kısmı insanlar ve hayvanlar için zehirleyici özellik gösterir. Yapılan araştırmalarda ülkemizde 160'ın üzerinde zehirli etkiye sahip bitki türüne rastlanmıştır" dedi.

- Yabani otlar arasında en tehlikesi "baldıran otu"

Farklı bitkilerin özellikle kök, gövde ve yapraklarının birbirlerine benzerlik gösterdiğine ve bunların kolayca karıştırılabileceğine dikkati çeken Menemen, maydanozgiller familyasından olan zehirli baldıran otunun yapraklarının maydanozla karıştırıldığını aktardı.

Doğadan toplanan her bitkinin bilinçsizce tüketilmemesi gerektiğini vurgulayan Menemen, şöyle devam etti:

"Halkımızın dikkatli olması ve rastgele bitki toplamaması, çok iyi tanımadığı bitkileri de doğadan toplayıp besin olarak tüketmemesi gerekir. Yabani otlar arasında en tehlikesi baldıran otudur. Yaprakları maydanoza benzediğinden sık sık yanlış tüketiminden kaynaklanan zehirlenme vakalarına rastlanır. Baldıran otunun birkaç gramı bile yetişkin bir insanın ölümüne neden olabilir. Acı çiğdem otu olarak bilinen zehirli bitkinin genel yapısı ve çiçekleri yararlı bitki olan safranla kolayca karıştırılabilmektedir. Yine zehirli bir bitki olan boş tarlalarda ve yol kenarlarında yetişen boru çiçeği, ilk yaprakları halk tarafından toplanıp yenen kazayağı bitkisiyle karıştırılabilmektedir."

Menemen, halk arasında bilinçsizce tüketilen zakkumun da çok zehirli olduğuna işaret ederek, "Yurdumuzda yanlış yönlendirme sonucu, kansere şifa umuduyla yapraklarının kaynatılıp içilmesi sonucu ölüm vakalarına rastlanmaktadır. Renkli çiçekleri, parlak yeşil yapraklarıyla zarif, çalı formlu bitki olan zakkumun, masum görünümün aksine, çiçekleri dahil bütün kısımları zehirlidir. Kurtboğan da kökleri oldukça zehirli olan çok yıllık otsu bir bitkidir" diye konuştu.

Türkiye’deki bitki zehirlenmelerinin, genel zehirlenmeler içerisinde yüzde 6 civarında olduğunu aktaran Menemen, bunun da genellikle kırsal alanda yaşayan 2-11 yaş çocuklarında görüldüğünü söyledi.

Menemen, zehir oranının bitkinin bulunduğu coğrafyaya, ekolojik şartlara, yaşına ve fizyolojik yapısına göre değişebildiğine değinerek, şöyle devam etti:

"Zehrin insan ya da hayvanlar üzerine olan etkisi, canlının yaşı, cinsiyeti veya bağışıklık sistemi gibi faktörlere göre farklılık gösterebilmektedir. Unutulmaması gereken bir nokta da dozun zehir etkisini belirlemesidir. Ayrıca evlerimizde, park ve bahçelerde bulunan zakkum ve difenbahya gibi süs bitkilerinin önemli bir kısmı zehirlidir. Bunlar özellikle yanlışlıkla bitkinin yaprağını veya meyvesini yiyen çocuklarda zehirlenmelere neden olabilmektedir. Bu nedenle çevre düzenleme ve güzelleştirme çalışmalarında ve evlerimize süs bitkisi seçerken mümkün olduğunca zehirli olmayan türlerden seçilmesi gerekir."

- "Rüzgarla yayılan zirai ilaçlar tehlikeli"

Menemen, ilkbahar aylarında meyve bahçelerini ve tarla bitkilerini ilaçlayan çiftçilerin zirai ilaçlarının rüzgarla yayılabildiğini de belirterek, tarla kenarlarında yetişen yabani bitkilerin tehlikeli olabileceği uyarısında bulundu.

Halkın bitkileri tanıması ve bu konuda bilinçlenmesi için çok sayıda bitki türünün yer aldığı ve sergilendiği botanik bahçelerinin de önemli işlev üstlendiğini vurgulayan Menemen, çocuklarla buralara giderek doğadaki bitkileri tanımaya çalışmak gerektiğini, eğitim kurumlarında da bu tür bitkileri tanıtıcı seminerlerin düzenlenmesine ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.