KAYSERİ (AA) - AK Parti Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayel, "Koalisyon riskini, istikrarsızlık riskini ortadan kaldıracak en önemli sistem başkanlık sistemidir. Şu an biz başkanlık sistemini istiyoruz" dedi.

Karayel, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Kayseri Şubesi tarafından Kayseri ve Civarı Elektrik TAŞ Salonu'nda düzenlenen "Yeni Anayasa ve Başkanlık" konulu panelde yaptığı konuşmada, anayasanın istikrar için çok önemli olduğunu ve AK Parti olarak başkanlık sistemini istediklerini söyledi.

Koalisyon ve istikrarsızlık riskini ortadan kaldıracak en önemli sistemin başkanlık olduğunu ifade eden Karayel, şöyle devam etti:

"Şu an biz başkanlık sistemini istiyoruz. Buna karşı çıkan muhalefetin, diğer farklı güçlerin 'ülkeyi eyaletlere bölecekler, Türkiye'yi bölecekler, ülkemizi böldürmeyiz' gibi manipüle edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Diğer karşı çıkan ekibin de 'Bu diktatörlük getirecektir, başkan dediğiniz bütün yetkileri elinde barındıracaktır, dolayısıyla diktatörlük getirmeye çalışıyorlar' diyerek başka bir tabanı da manipüle etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Başkanlık sistemi dediğimiz şey diktatörlüğe sebep olmaz veya gücün tamamını da bir kişinin eline vermez."

Başkanlık sisteminin demokrasinin önemli unsurlarından biri olan yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrılmasını yani güçler ayrılığı ilkesini desteklediğini, dolayısıyla Türkiye'de demokrasiyi tahkim etmek anlamında önemli bir çığır açacağına inandığını ifade eden Karayel, AK Parti olarak yapılan bu çalışmanın hiçbir kimsenin şahsı veya bir makama gelmesi için yapmadıklarını vurguladı.

- "Anayasa değişikliği bütünlük içinde olmalıdır"

Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Doğan da bu zamana kadar anayasada zaman zaman değişiklikler yapıldığını ama gerçek anlamda bütün olarak ele alınmadığını söyledi.

Anayasaların nihayetinde devlet sistemini, temel hak ve hürriyetleri düzenlediğini, bir sistem ortaya koyduğunu vurgulayan Doğan, şöyle devam etti:

"Bu sebeple baştan sona ele alınarak sistem bütünlüğü getirilmesi beklenir. Yapılacak değişikliğin de bunu öngörmesi gerekir. Biz yapılacak çalışmaların buna hizmet etmesini temenni ediyoruz. Yani Anayasa değişikliği bütünlük içinde olmalıdır. Başkanlık sistemine gelince, değişik hükümet sistemleri var. Parlamenter rejimle yönetiliyoruz ama 1980 Anayasası'nın hazırlanmasında dahi gündeme gelmiş başkanlık sistemi. Bir takım çekincelerle başkanlık sistemi uygun görülmemiş. Daha sonra rahmetli Özal, Süleyman Demirel ve sonrasında sık sık gündemimizi oluşturdu, 'başkanlık sistemi bu ülkenin ihtiyacı' diye. Başkanlık sisteminin en önemli tercih sebeblerinden birisi istikrar. En önemli endişelerden birisi de başkanlık sistemi uygulanan ülkelerde federal yapılar var, 'Bizde mi ona gideceğiz, bölünme tehlikesi olur mu' diye düşünülüyor. Anayasa hukukçularının çoğu Türkiye'de böyle bir tehlike olmadığını söylüyor."

- "Başkanlığın rejimle alakası yok"

Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Çağlayan ise başkanlık modeli tartışmaları gündeme geldiğinde bir kesimin hemen "biz rejimi tartışmayız" diye itiraz etmeye başladığını söyledi.

Başkanlığın rejimle bir ilgisi olmadığına dikkati çeken Çağlayan, "Rejim dediğimiz devlet modeliyle alakalı bir durum. Siyaset biliminde devlet modeli dediğimizde devlet başkanının nasıl göreve gelip nasıl görevden gideceğiyle alakalı bir husus. Bu konuda da genel itibariyle şu an yürürlükte olan iki sistem var. Cumhuriyet ve monarşik rejim. Bizim ülkemizde cumhuriyet rejimi geçerli. Benim görebildiğim kadarıyla kimsenin cumhuriyet ile bir derdi yok. Biz hükümet modeliyle ilgileniyoruz. Hükümet modeli de yürütme organının nasıl işleyeceğiyle alakalı konu" diye konuştu.

AB'ye üye ülkelerin önemli bir kısmı başta İngiltere, İspanya, Belçika, Hollanda gibi ülkeler olmak üzere meşruti monarşi ile yönetildiğini belirten Çağlayan, "Yani krallık dediğimiz sistemle, saltanat usulüyle işleyen sistem. Ama aynı zamanda parlamenter sistem. Almanya, İtalya bunlarda cumhuriyet rejimi ama onlarda parlamenter model var. Demek ki parlamenter model monarşik sistemle de cumhuriyet rejimi ile de işleyen bir sistem olarak karşımıza çıkıyor. Hükümet modelinin rejimle alakası yok, rejimi değiştirelim diyen yok. Rejim cumhuriyet rejimidir, buna devam edeceğiz ama istikrarlı bir yönetimin sağlanması için hükümet modelleri üzerinde tartışmamız gerekiyor" şeklinde konuştu.

En temel işleyen başkanlık modelinin Amerikan modeli olduğunu ve aynen Türkiye'de işlemeyeceğini ifade eden Çağlayan, Amerikan modeli aynen Türkiye'ye getirilirse aksaklıklar yaşanabileceğini vurguladı.

Her modelin, hukuk sisteminin toplumun gelenekleri, kültürü, örfü, adetiyle bağlantılı olduğunu kaydeden Çağlayan, başka bir kültürde oluşan sistemin başka bir topluma giydirmeye çalışılması durumunda sorunlar yaşanabileceğini söyledi.

Amerikan modelinin en iyi yönünün istikrarlı bir yürütme organı oluşması olduğunu anlatan Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Başkanla birlikte başkan yardımcısı seçilir ve erken seçim diye bir kavram yoktur. Eğer süresi dolmadan başkan ölür ya da istifa ederse kalan süreyi tamamlamak için başkan yardımcısı devreye girer. Mevcut bizim sistemimizde sorumsuz ama çok yetkili olan bir cumhurbaşkanı var hukuken. Sorumlu ama yetkisini mutlaka cumhurbaşkanıyla paylaşmak durumunda olan hükümet var. Kararlar alınabilmesi için tüm bakanların, başbakanın ve cumhurbaşkanının bir konuda anlaşmış olmaları lazım ki bir kaymakam, vali, emniyet müdürü atayabilelim. Bu da karar alma süreçlerini uzatıyor. Dolayısıyla hiçbir önyargıya mahal vermeden her şeyi toplumda detaylıca tartışabilmeliyiz. Ülkemiz, toplum açısından, geleceğimiz açısından en uygun model nedir, buna karar verip bir yola girmeliyiz."