Dünyanın en önemli film ve tiyatro müziği bestecilerinden piyanist Eleni Karaindrou, “Türk Yunan Senfoni Yolculuğu” konserini vermek üzere geldiği Eskişehir’de “Kültürlerarası Diyalog Görüntü’nün Şiiri” konulu bir söyleşiye konuşmacı olarak katıldı.

Anadolu Üniversitesi Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi (AKM) Oda Tiyatrosu Salonu’nda gerçekleşen söyleşide konuşan Karaindrou, Türkiye’yi çok sevdiğini, Türkiye’nin geleneksel müziklerine adeta bayıldığını belirtti. "Gerçekten büyüleyici, mest edici bir müziğiniz var" diyen Karaindrou, "Türkiye’ye bayılıyorum. Türkiye’deki ilk zamanım İstanbul’daydı. Bir film festivalinde jüri üyesiydim. Ondan sonra bir konsere geldim ve en son bir konsere katılışım da yine bir film festivaliydi. İstanbul Senfoni Orkestrası’ndaydı ve aynı yapımcıya daha sonrasında sinema müzikleri yapmasına yardımcı oldum, onu da yarın sunacağım. Ülkenizi sevdiğimi söylerken şunu kastediyorum: Ben geleneksel müziğinize bayılıyorum. Gerçekten büyüleyici, mest edici bir müziğiniz var. Türkiye’de çok güzel sinemalar var, çok kaliteli yönetmenleriniz var" ifadelerini kullandı.

"TÜRKLERİN BAKIŞLARINDA KENDİ KÖYLÜLERİMİN MASUM BAKIŞLARINI GÖRÜYORUM"

Türk insanının yüzünü ve gözlerini de sevdiğini dile getiren Karaindrou, "Aynı zamanda ben yüzleri de seviyorum. Bu ülkenin yüzlerini ve gözlerini de seviyorum. Konserdeyken dinleyicilere baktığımda çok etkilendim ve konserden sonra bana gelip elini tutmak isteyenlerin gözlerine baktım ve kocama, ‘Ben bu insanların bakışında kendi köylülerimin masum bakışlarını görüyorum’ dedim. Ben bir dağlık köyde doğdum. 7 yıl boyunca ayakkabılarım olmadan çalıştım, elektrik yoktu. Yoksulluk içinde, savaşın ortasındaydık ve bu ortamda Alman müzikleri çalıyordu. Dolayısıyla trajedi vardı ve her zaman da olacak ama diğer yönden çözülme süreci de olacaktır. Bence sanat ruhu rahatlatma yöntemidir. Theo Angelopoulos ile tanıştığıma çok memnun oldum. Theo Angelopoulos’u uzun yıllardır tanıyorum, onun varlığı bana kendi ruhumu alıp çok fazla gizli şeyleri içimde nasıl çözeceğini öğretti" dedi.

"ULUSLARARASI BİR DİL OLDUĞU İÇİN MÜZİĞİ SEÇTİM"

Müziğe adım atışını anlatan Eleni Karaindrou, şöyle devam etti:

"Ben müziği neden seçtim? Çünkü müzik çeviri gerektirmiyor, uluslararası bir dil. Bundan dolayı da çok memnunum, çok mutluluk duyuyorum. Benim dilim müzik ama ben size bunu anlatamam. Şiir gerçekten beni çok etkiledi ve şiir bana müzik bestesi yapma ilhamı verdi. Ben ilhamımı şiirden aldım. 13-14 yaşımdan beri müzik besteleri yapmaya başladım. Önce şiirle başladım. Ortak bir noktamız var, tüm şairler bir şekilde çeviri yapmışlardır ama benim Theo Angelopoulos ile olan ilişkim, sadece sinema değil. Angelopoulos bir şairdi ve ben onun vizyonunu paylaştım. Poetik vizyonu benimle aynıydı. Kendisi ile 28 yıl çalıştım. Kendisi ile 1982’de Yunanistan’da çalıştım ve sinema jürisinin müdürüydü. Ben orada başka bir genç yönetmenin müziğini yapıyordum, bana ilk ödülü o verdi ve orada bir şey hissetti. Kendi vizyonu ile örtüşen özel bir şey buldu. Tüm bu yıllar boyunca zaten 8 filme müzik yapmıştım. Sonuncusu da Zamanı Tozu’ydu. Dolayısıyla Angelopoulos bir şairdi. Angelopoulos da benden hayatın yüceltilmesini hissettiren bir film müziği bestelememi istedi. O dönemde film müziği yapmak benim için çok zordu. Ben hiçbir zaman film müziği olsun diye yapmadım. Ben bestelerimi her zaman fikirler üzerine yoğunlaştırdım. 4 saat çalıştıktan sonra ondan çok etkilendim. Çok güzel ve büyüleyici bir şekilde hikayesini anlatıyordu. Ben de o akşam evimdeydim ve uyandığımda piyanonun başına geçtim. Her şeyi o zaman besteledim. Senaryo bitmeden önce her şeyi besteledim ve çok dokunaklı bir nokta vardı. Elimde bir kaset vardı, kendisine verdim. Kaseti aldı ve beni hemen arama, önce biraz bekle, dinle’ dedim. Beni öğleden sonra aradı ve ‘Tamam, tam istediğim bu’ dedi."

"BABAM, ’MÜZİSYEN OLURSAN FAKİRLİKTEN ÖLÜRSÜN’ DEMİŞTİ"

Üniversite döneminde babasının kendisinden para kazandıracak bir meslek edindirecek fakültede okumasını tavsiye ettiğini ifade eden Karaindrou, "Ben öğrencilere bayılırım, ben de üniversitedeydim. Tarih ve arkeoloji okudum. Babam matematik profesörüydü, ‘Sen para kazandıracak bir meslek edindirecek fakülteye girmelisin. Müzisyen olursan fakirlikten ölürsün’ demişti. Ben bir müzik bestecisiyim ama bana dünya çapında çok eleştiriler yazsalar da, sinema bestecisi diye çok iyi methetseler de ben sadece bir besteciyim. Üniversiteyi bitirdim, piyanist olarak konservatuvarı bitirdim ama ben tüm hayatım boyunca doğaçlama yapıyordum. Ben bir şiir okudum ve sonrasında hemen piyanomun başına geçtim, bestemi kurmaya başladım. İlk hareket noktam şiirdi, ondan sonra Yunanistan’a diktatörlük geldi, talihsiz bir dönemdi. 1974’e kadar diktatörlük rejimi devam etti ben o zaman çalışmalarıma Paris’te devam ettim. Paris’te müzik çalışmalarıma konservatuvarda devam ettim ama asla ve asla sinema müziğinin nasıl yapılacağına dair bir şey öğrenmedim. Angelopoulos bana ödül verdiğinde neden bana böyle bir ödül verildiğine inanamadım. Ne isterseniz yapabilirsiniz. Tutkuyla isterseniz yapabilirsiniz. Müzik yapmak istiyorsanız, müziğin dilini bilmeniz gerekir. Ondan sonrası zaten kolaydır" diye konuştu.

Karaindrou, yarın saat 20.00’da Şef Ender Sakpınar yönetimindeki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası ile aynı sahneyi paylaşacak. Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek olan “Türk Yunan Senfoni Yolculuğu” isimli konserde; “Sonsuzluk ve Bir Gün”, “Ağlayan Çayır” gibi Theo Angelopoulos filmleri için bestelediği müziklerle sanatseverlerin kalbini kazanan Eleni Karaindrou, Eskişehirli sanatseverler için sahne alacak.