Karaman Çevre Gönüllüleri Hareketi (KAÇEG) sözcüsü ve TEMA Vakfı Karaman İl Temsilcisi Yardımcısı Halil Başkalkan, yaptığı yazılı açıklamada, “Geçtiğimiz aylarda Soma’da, Şırnak’ta, Ermenek’te madencilerimizin hayatını kaybettiği maden facialarının ardından Ermenek’te 28 Ekim Salı günü bir facia daha yaşandı. Kömür madenciliği ilimizde göçüklerle, patlamalarla can almaya devam ederken doğamıza, suyumuza, toprağımıza yönelik de büyük tehdit oluşturuyor” dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Eylül ayı içinde Akçaşehir, Kaleköy ve Ambar’ı topraklarında bir açık ocak kömür işletmesi açılmasına yönelik, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED)  Raporuna onay verdiğini kaydeden Başkalkan, “Bu karara karşı Akçaşehir halkı ve duyarlı vatandaşlar tarafından idari mahkemeye ‘ÇED Olumlu’ kararının iptali için açılan dava süreci devam ediyor. Açılması planlanan linyit ocağından elde edilecek kömürün yine bu bölgede yapılması planlanan termik santralde kullanılacağı bakanlığın raporlarında ve ÇED raporunda açıkça belirtiliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı çalışmalarına göre 5870 MW kurulu güç planlanıyor. Bahsedilen termik santral, Türkiye’nin mevcut kurulu kömürlü termik santral gücünün yarısına eşdeğer bir ölçekte olacaktır” ifadelerini kullandı.

“GERİ DÖNÜLMEZ ETKİLERİ OLACAK”

Yörenin en temel su varlığının yer altı suyu olduğunu belirten Başkalkan, “Hem planlanan linyit işletmesi hem de termik santralin yer altı sularına geri dönülmez olumsuz etkileri olacağı bilim insanları tarafından detaylı şekilde ortaya konulmuştur. Madencilik faaliyeti nedeniyle kaybedilecek tarım toprakları, termik santral nedeniyle zehirlenecek araziler, tamamen kaybedilecek su kaynakları, başlıca ekonomisi tarıma dayalı Karaman’ın sonu olması anlamına geliyor. Termik santral sadece toprağımızı, suyumuzu değil, doğrudan bizi de zehirleyecek. Bilimsel raporlar, termik santrallerin olduğu yerlerde, insan ömrünün 10 yıl kısaldığını gösteriyor. 2010 yılında Türkiye’de kömürden kaynaklı ölümlerin, trafik kazalarında yaşanan can kayıplarının neredeyse 2 katı olduğu görülüyor” şeklinde aktardı.

“BU AMAÇLA KAÇEG’İ KURDUK”

İnsana ve çevreye duyarlı alt bilgide isimleri bulunan kitle örgütleri olarak Anayasamızın 56. Maddesini hatırlatan Başkalkan, “‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir’ hükmü gereği vatandaş olarak Anayasamızın bizlere verdiği ödevi yerine getirmek istiyor, kendimiz, çocuklarımız ve torunlarımız adına bu bölgede ‘Kömür Ocağı’ açılmasını ve ‘Termik Santral’ yapılmasını istemiyoruz” diye belirtti.

“BİRLİKTE MÜCADELE EDECEĞİZ”

Toprağın üstünde yapılan tarımsal üretimden sağlanan faydanın, toprağın altından çıkarılacak kömürden sağlanacak faydadan çok daha yüksek olduğu bilimsel verilerle doğrulandığını söyleyen Başkalkan, şunları dedi: “Toprağımızın, suyumuzun, havamızın ve diğer yaşam kaynaklarımızın korunması hepimizin ortak görevidir. Biz insana ve çevreye duyarlı kitle örgütleri her şeyin anası olan toprağımıza, suyumuza, havamıza, yaşam kaynaklarımıza ve vatanımıza sahip çıkmak için bu amaçla birlikte mücadele etme kararlılığımızı kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Bu amaçla bir araya gelerek KAÇEG’i kurduk. Karaman’da açılacak kömür ocakları için verilecek her türlü mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Kömür ocakları, termik santral, çevrenin korunması konularında bilimsel toplantılar, bilgilendirme toplantıları, basın açıklamaları ve diğer mücadele yöntemlerini kullanacağız.  İnsanın ve çevrenin temel unsuru topraktır.”