Bu yazıda Ortodoks Karamanlılar ve Karamanlıca ile ilgili bu konulara bir yolculuk yapacağız. Ortaya çıkışlarından Anadolu’yu terk etmek zorunda kaldıkları zamana kısa bir bakış atacağız. Bu insanların kökenleri üzerine bir düşünceye dalacak ve sonra kültürel kimliklerinin ne gibi özelliklerle ortaya konabileceğini göreceğiz. Yaşadıkları yerleri zihnimizde hayal edeceğiz. Tarihlerine kısa bir bakış attıktan sonra kitaplarını göreceğiz. Arkasından süreli yayınlarını ve son olarak da taşa yazdıkları yazılar ile büyüleneceğiz. İlk Türkçe roman tartışmasıyla ve çok dilli kitabeleriyle yarattıkları kültüre hayran olacağız.

Geçmişten günümüze tarih, genelde devlet kuran halklar üzerinde yoğunlaşmış ve tarih görüşü değişse de siyasal olmaktan kurtulamamıştır. Oysa hiç devlet-yönetim birimi oluşturmayan ve yaşamlarının çoğunda siyasal etkinlikleri olmayan halklar vardır. İşte Anadolu’da buna gösterilebilecek Ermeni harfli Türkçe ve Karamanlıca konuşan iki halk dikkatimizi çeker. Ne yazık ki bu halklar üzerine yapılan çalışmalar yok denecek kadar azdır. Yapılan çalışmaların çoğu köken tartışması içerir. Ortodoks Karamanlıları anlamaktan uzaktırlar. Bu insanların kökenleri neydi? Bu insanların kökenlerini bilebilir miyiz? Nasıl bir kültürel kimlikleri vardı? Nerelerde yaşarlardı? Hangi kaynakları kullanıyorlardı?

BU HALKA NEDEN KARAMANLI DİYORUZ?  

16. Yüzyılda “Karamanlı” isimlendirmesi ilk defa seyyahlar tarafından kullanılmıştır. İstanbul’da bir mahallede yaşayan insanları “Caramanos” olarak adlandırmışlardır. Bu insanların Karaman’dan geldikleri için bu isimlendirmenin verildiği genel olarak düşünülür. Ortodoks Karamanlıların İç Anadolu’da yaşaması ve buranın zamanında Karamanoğulları Beyliği yönetimi altında olması nedeniyle Karamanlı ismini aldıkları görüşü kabul görmektedir. Gerçekten bu ismin onlara yaşadığı coğrafyadan dolayı verildiği kabul edilebilir. Osmanlı belgelerinde ise “Zımmiyan Karaman” veya “Karamanyan” olarak isimlendirildiği anlaşılmaktadır.2 Peki, bu insanlar kendini nasıl isimlendiriyordu? İşte burada Karamanlıca-Yunan Harfli Türkçe- yayınlar yardımımıza koşar. Bu kavramlar şöyle sıralanabilir3: “Hıristiyanlar”, “Hıristiyan Ortodokslar”, “Anadolu Hıristiyanları”, “Anadolu’nun Hıristiyan Ortodoksları”, “Anatolilarımız”, “Anadolu’lu Hemşehrilerimiz”, “Anatoli Hemşehrilerimiz”, “Anadoluluyuz”, “Anadolulu Rum”, “Anadolu Rumu”.

Genel olarak Karamanlı denilince halk arasında şehir(Karaman) ve beylik(Karamanoğulları) anlaşıldığı için “Ortodoks Karamanlılar” ifadesini kullanmayı tercih ediyoruz. Bu kavramdan anlaşılması gereken Anadolu’da yaşayan, Ortodoks mezhebinde olan, Türkçe konuşan ve Yunan harfleri ile Türkçe yazan halktır. Bu dile literatürde Karamanlıca denilmektedir. Ortodoks Karamanlılar kendi dilleri için ise “Yavan Türkçe”, “Sade Türkçe”, “Anadolu Lisanı” ve  “Anatolluca” demişlerdir.

KÖKEN TARTIŞMALARI VE KİMLİKLERİ

"Gerçi Rum isek de Rumca bilmez Türkçe söyleriz

Ne Türkçe yazar okuruz ne de Rumca söyleriz

Öyle bir mahludi tarikatimiz vardır

Hurufumuz Yonanice Türkçe meram eyleriz"

Köken tartışmalarına geçmeden önce Ortodoks Karamanlı kimliğinin oluşmasındaki önemli üç olayı hatırlatmak isteriz. Bunlardan birincisi M.Ö. Birinci Binyılda Anadolu’ya Yunanlıların gelmesidir. Yunanlılar tarih süreci içerisinde kültürlerini Anadolu’ya yerleştirmeyi başarmışlardır. İkinci olay ise Ortadoğu merkez olmak üzere ortaya çıkan Hristiyanlık inancı ve Anadolu’ya yayılmasıdır. Hristiyanlıkta mezhep ayrılıkları sonucu Anadolu’da Ortodoks mezhebin hâkim olduğunu görüyoruz ve Yunan kültürü ile etkileşimine şahit oluyoruz. Üçüncü ve son halkamız ise Türklerin gelmesi ile beraber Türkçe’nin Anadolu’da varlık göstermesidir. İşte bu üç önemli olay kendisini bir araya getirerek Ortodoks Karamanlı halkında vücut bulmuştur.

Peki, bu halkın kökeni neydi? Yunan mı Türk mü? Bu köken tartışmasını üç başlıkta toplayabiliriz. Yunan olduğunu düşünenler,6 Türk olduğunu düşünenler ve Yunan ile Türk karışımı olduğunu düşünenler. Yunan mı, Türk mü yoksa melezler mi? Üç görüşte olasılık olarak karşımızda durmaktadır. Kaynaklar bu konuda bize karşı olabildiğince sessizdir. Kaynaklar bize karşı bu kadar sessizken bu konu hakkında sürekli fikir beyan edilmesinin açıklaması basittir. Siyasal amaçların kafalarda yarattığı karışıklıktır. Tarihsel siyasal amaçlar Ortodoks Karamanlı halkının köken tartışmalarını çıkmaza sokmuştur. Tarihte bazı şeyleri bilemiyoruz. Bilemeyeceğimiz bir olayı cebimize koyup yola devam etmemiz gerekir. Ne yazık ki, Ortodoks Karamanlı çalışmalarında bu olmamakta, sürekli kökenleri “ne sorusu” yöneltilmektedir. Oysa araştırmalar yoğunlaşmadan ve yeni kaynaklar ortaya çıkmadan köken tartışması asla son bulmayacaktır. 15. Yüzyıldan itibaren kaynaklardan bilgi edindiğimiz bu halk grubunun kimliksel özellikleri çıkarılabilir. Bu kimliksel özelliklerin en önemlileri şunlardır: Anadolu, Türkçe-Türk, Yunan, Hristiyanlık-Ortodoksluk.

Anadolu kimliklerinin bir parçası, çünkü Anadolu’da ortaya çıktılar, Anadolu’nun kültürlerini benimsediler. Anadolu’yu içselleştirdiler ve gitmek zorunda kaldıklarında çok üzüldüler. İoannis Kalfoğlu, Anadolu için “Bizler Anadoluluyuz, vatanımız da Anadolu yani Küçük Asya’dır”7 diyerek duygularını aktarmaktadır. Kendilerini “Anadolulu” ve dillerini “Anadolu lisanı” demeleri ilgi çekicidir. Ortodoks Karamanlı aydınların Anadolu tarihini bir bütün olarak okumayı ve benimsemelerinin gerektiğini salık vermesi de kimliklerinde ne kadar önemli bir unsur olduğunu göstermesi açısından dikkat çekicidir.

Türk kökenli oldukları için mi Türkçe konuşuyorlardı? Yoksa Yunan kökenliydiler ve Karaman Beyliğinin çıkardığı ferman ile Türkçe mi konuşmak zorunda kalmışlardı? Bilinmez ama Türkçe’nin hayatlarının bir parçası olduğunu görürüz. Sokakta, evde ve hatta kilisede Türkçe konuşulduğu anlaşılmaktadır. Türkçe kültürlerinin vazgeçilmez unsurlarından biri olmuştur. Yunan kökenli oldukları için mi? Yoksa İncil’in Yunanca olmasından mı? Bilinmez ama Türkçeyi Yunan harfleri ile yazmayı tercih etmişlerdir. Kitapları, gazeteleri, dergileri, kitabeleri, mezar taşları hep Yunan harfleri ile Türkçe yazılmışlardır. Duygularını Türkçe ifade ederlerken, kâğıda Yunan harfleri ile dökmüşlerdir. Ağıtlar yakmışlar ve bunları Yunan harfleri ile yazmışlardır. Türkçelerinin içinde Yunanca kelime azımsanamayacak kadar varlık göstermektedir. Bunun için Yunan ve Türk kültürünün etkisi de hemen göze batmaktadır.

Osmanlı’nın vatandaşları olan Ortodoks Karamanlılar, millet sistemi(Müslümanlar, Rumlar, Yahudiler ve Ermeniler için oluşturulmuştur) bağlamında Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlıydı. Yani inançsal ve duygusal olarak Ortodoks inancında olmaları yanında bu insanlar Osmanlı politika yaşantısında da Ortodoks olarak adlandırılmışlardır. Kendilerini isimlendirme şekillerinden birinin de “Hıristiyan Ortodokslar” olduğunu görmüştük. Toplumsal yaşantılarının yani kimliklerinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Ortodoks Karamanlıların kültürel kimliklerini bu dört unsur ile ifade etmek mümkündür.

NERELERDE YAŞADILAR?

Genel olarak İç Anadolu’da yaşadıklarını bildiğimiz Ortodoks Karamanlı halkın yaşadığı yerleri Karamanlıca-Yunan Harfli Türkçe- kaynaklardan anlıyoruz. Genel tabloyu göstermesi açısından küçük yerleşimler yerine şehirleri vermeyi yeterli görüyorum. Adana, Afyon, Aksaray, Ankara, Aydın, Denizli, Halep, Isparta, İstanbul, İznik,  Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Konya, Kütahya, Manisa, Nevşehir, Niğde, Samsun, Sivas, Trabzon, Tokat, Zonguldak, Yozgat ilk dikkatleri çekenlerdir.8 Burada unutulmaması gereken bu yerlerin tespitinde 19. Yüzyıl kaynaklarından faydalanılmıştır. Genel olarak İç Anadolu’da yaşayan halkın diğer birçok şehirlere göç ettiği anlaşılmaktadır.

TARİHLERİNE KISA BİR BAKIŞ

15. Yüzyılda bir Latince kaynak, 16. Yüzyıldaki Osmanlıca kaynaklar ve seyyahların kaynaklarından Ortodoks Karamanlıların varlıklarını görüyoruz. 17. Yüzyılda ise Evliya Çelebi’nin konu aldığı ve sadece Türkçe konuşan kefereler olarak andığı görülür.9 18. Yüzyılda Karamanlıca yayınların hareketlenmesi ile ancak daha sağlıklı bilgilere ulaşmaktayız. 19-20. Yüzyılda ise çoktan Milliyetçilik fikirleri Osmanlı’nın kapısını çalmıştı. Öteki olarak görülen Ortodoks Karamanlılar birden kıymete binmişti. Bir kere Türkçe konuştukları için Ortodoks cemaati ötekileştirmiş, Ortodoks oldukları içinde Türkler tarafında ötekileştirilen bu halk Anadolu’nun kimin vatanı olduğu üzerine tartışmanın odak noktası olmuştu. Türk tarafı Anadolu’da çok eskiden beri Türklerin yaşadıklarını göstermek için Hristiyan Türklere sarılmış ve Ortodoks Karamanlıların bunların bakiyesi olduğunu savunmuştur. Yunanlılar ise Anadolu’nun çok eskiden beri Yunan olduğu ve Ortodoks Karamanlıların kendisinden olduğu görüşünü ortaya atmıştı. Hatta artık onlara Yunanca öğretmek ve asıllarına dönmeleri için çaba sarf etmeye başlamışlardı. Arada kalan Ortodoks Karamanlılar içinde farklı görüşler oluşmuştur. Ortodoks Karamanlı aydın kesim Yunan kökenli olduğu kanısına vararak, Ortodoks Karamanlılara Yunancayı öğretmek istemişlerdir. Buna en iyi örnek Evengelinos Misilidis’tir. Diğer taraftan Türk kökenini savunan Papa Eftim vardır. Türk Ortodoks Patrikhanesi’ni kurarak Türk hükümetine destek vermiştir. Türkiye’nin savaşı zaferle kazanması sonrasında, Lozan Antlaşmasında Ortodoks Karamanlılar Yunan kategorisine konularak mübadeleye tabi tutulmuşlarıdır. Vatanları olarak gördükleri Anadolu’dan ayrılmak zorunda kalmışlardır.

KARAMANLICA BELGELER: KİTAPLAR, SÜRELİ YAYINLAR VE KİTABELERİ

Yunan harfli Türkçe olan Karamanlıcanın birçok alanda kullanıldığını görmekteyiz. Kitap, gazete, dergi, mezar taşı, yapı kitabeleri, mektup, farklı objeler üzerindeki yazılar gibi çeşitlilik göstermektedir. İlk Karamanlıca kitabın 15. Yüzyılda yazıldığı düşünülmektedir. Sultan II. Mehmet’e bir dini kitabın, Yunan Harfleri ile Türkçeye çevrilerek sunulmasından dolayı böyle kabul edilir. Fakat kitabı Karamanlıların yazmaması ve Karamanlılara hitap etmemesi gerekçe gösterilerek, Karamanlıca kabul edilemeyeceği itirazları vardır.11 1718’de ise Karamanlıca yayınları ciddi olarak görmekteyiz. Başından sonuna kadar Karamanlıca olan kitapların sayısı, 1711-1935 tarihleri arasında 628 tane olarak tespit edilmiştir. Bu kitapların 320 tanesi dini kitapken, 288 tanesi ise din dışı konular içeren kitaplardır. Karamanlıca yayınlar konusunda yoğun olarak çalışan Evangelia Balta, kitapları konularına ayırdıktan sonra, tarihsel dönemlerine göre 1751-1830 ve 1831-1935 tarihleri olarak ikiye ayırmıştır. 1751-1830 döneminde dini kitaplar ağırlıktadır ve sadece 9 tane dini konu içermeyen kitap basılmıştır. İkinci dönemde ise 270 tane dini kitap görülürken, 279 tane dini konu içermeyen kitap basılmıştır.

Burada üzerinde durulması gereken konu, ilk Türkçe roman meselesidir. Evangelinos Misilidis’in yayınladığı “Temaşa-i Dünya” kitabının ilk Türkçe kitap olduğu söylemine iki itiraz vardır. Birinci itiraz bir Yunanca eserin adaptasyonu olduğu üzerineyken, ikinci itiraz Ermeni Harfli Türkçe eserlerin varlığıdır. Bu anlamda sözü Gazanfer İbar’a bırakmak gerekir: “Bilinen ilk Arap harfli Türkçe romandan daha önce basılmış olmasına rağmen, bu kitabın ilk Türk romanı olarak kabul edilip edilemeyeceği tartışılmıştır. İlk Türk roman kabul edilen Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ı 1872 yılında basılmıştır. Ancak Temaşai Dünya’dan 20 yıl önce basılmış Ermeni harfli Türkçe telif romanlar vardır. Örneğin Hovsep Vartan Paşa’nın Akabi Hikayesi(Konstantiniye, Mühendisoğlu Matbaası, 1851) ve Boşboğaz Bir Adam, Lafazanlık ile Husule Gelen Muhtasar Risalesi(Konstantiniye, Mühendis Ohannes Tabhanesi, 1852) ve Hovannes Balıkçıyan’ın Karnig, Gülünya ve Dikran’ın Dehşetli Vefatları Hikayesi(İstanbul, Minasyan Basmahanesi, 1863) en eskilerinden üçüdür. ”

Süreli yayınlar konusunda en aktif olan kişi Manisa’nın Kula ilçesi doğumlu Evangelinos Misilidis’tir. Pelsaretil Maşerik(1845-46), Mektebül Fünnuni Meşriki(1849-50), Şark yayınları vardır. Fununi Şarkiyye Risalei Havadis olarak çıkarmaya başladığı yayının ismini Anatoli olarak değiştirmiştir. Anatoli, Karamanlıca yayınlar arasında en dikkat çekici olanıdır. Diğer Karamanlıca yayınlar ise şunlardır: Afitab(Güneş), Aktis(Işın), Anatheorisis(Revizyon), Anatol Ahteri(Şark talihi), Anatolikos Astir(Şark/Anadolu yıldızı), Angeliaforos(Haberci), Angeliaforos Çocuklar İçün, Areti(Fazilet), Asya, Fitne, Kukurikos, Mikra Asya(Küçük Asya), Mikra Asya yani Anatoli, Mea Anatoli, Beşaret ül Maşrık(Şark Habercisi), Prosfihiki Foni/Muhacir Sedası, Şafak, Terakki, Zembur(Arı).

Kitabe ve mezar taşları ise Karamanlıca konusunda önemli bir yer tutar. Karamanlılar kendi hakkında duygu yüklü metinler bırakmışlardır: “Ya dost bana ziyarete mi geldiɲ” ifadesi ile araştırmacıları dost olarak kendini incelemeye davet eder. Bu duygu yanında, birçok yapının hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlayan kitabeler bulunmaktadır. Kitabe ve mezar taşlarının dilsel özellikleri yöreden yöreye farklılık göstermektedir. Çift dilli kitabeler ise en ilgi çekici olanlarıdır. Burada sizlerle Osmanlıca-Karamanlıca bir kitabe ve Karamanlıca-Ermeni Harfli Türkçe bir mezar taşını paylaşacağız.

Zonguldak Ereğli- Süleymanlar mahallesi Osmanlıca-Karamanlıca kitabesinin Yunan harfli Türkçe bölümü: 15

ΣΑΧΙΠΟΥΛΧΑΓΙΡΑΤ

ΙΤΖΕΝΛΕΡΕΑΑΦΙΓΙΕΤ

ΓΙΑΠΤΗΡΑΝΕΡΑΧΜΕΤ

ΧΑΙΣΤΑΒΡΙ

Çeviri:

Sahibü’l hayrat

İçenlere Afiyet

Yaptırana rahmet

Ha(cı)İstavri

Manisa-Kula Ermeni Harfli Türkçe ve Yunan Harfli Türkçe mezar taşı:

Karamanlıca bölüm:

U

ΙΣ       Տ Է Ր      ΧΣ

Ր

ΜΑΔΤΕΟΣ ΠΕΛΠΙΖ

ΙΑΝ ΑΣΛΗ ΖΑΤΗΜΖ

ΑΝ ΑΣΗΛ ΚΕΜΑΧΔΗΡ

ΠΑΚΑΡΙΔΖ ΚΑΡΙΕΜΙΖ

ΔΕΡΔ ΟΥ ΕΛΕΜ ΑΛΔ

Η ΕΧΛΟΥ ΠΕΓΤΙΜΖ

ΤΑΡΙΚ 1880 ΑΒΣ 2

45 ΣΙΝΔΕ ΒΕΦΑΤΜΖ

ΕΥ ΔΖΟΥΜΛΕ ΙΝΣΑΝ

ΟΡΝΕΚ ΟΛΣΟΥΝ ΖΙΚΡΜΖ

ΟΚΟΥΔΟΥΚΔΖΑ ΠΟΥ

ΤΑΡΙΚΙΜΖ

ΣΑΚΗΝΣΗΝ ΚΟΥΝΑΧ

ΔΑΝ ΑΣΚΗ ΧΕΛΛΣ ΚΑΙΡΗΜΗΖ

ΜΙΣΑΚ Γ ΕΛΠΖΙΑΝ

ΑΣΛΗ ΖΑΤΗΜΗΖ

ΙΣΚΙΑΝΗΜΗΖ ΚΕΜΑΧ

ΠΑΚΑΔΖ ΚΑΡΙΕΜΙΖ

ΣΕΝΕ 1820 ΦΕΡ 9 21

ΣΙΝ ΒΕΦΑΤΗΜΗΖ

ΑΧ ΤΖΕΚΔΙΛΕΡ ΔΖΟ

ΥΛΕ ΕΧΛΙ ΠΕΥΤΙΜΙΖ

ΚΕΔΕΡ ΙΛΕ ΔΟΛΔΟΥ

ΧΕΠ ΔΟΣΔΛΑΡΗΜΗΖ

ΚΟΥΒΕΝΜΕΝ ΚΕΝΔΖ

ΛΙΥΕ ΜΑΛΑ ΕΜΒΑΛΑ

ΧΕΠ ΠΑΤΗΛΔΗΡ

ΣΕΜΑΔΑ ΧΙΣΕ ΑΛΑ

Ermeni harfli Türkçe Bölümü:

U

ΙΣ      Տ Է Ր     ΧΣ

Ր

ՄԱՏԹԷՈՍ Պ ԷԼՊԻ

ԶԵՆ ԱՍԼԸ ԶԱԹԸՄԶ

ԱՆ ԱՍԸԼ ՔԷՄՄԱչՏՐ

ԲԱԳԱՐԻՃ ԳԱՐԻԷՄԻԶ

ՏԷՐՏ ՈԻ ԷԼԷՄ ԱԼՏԸ ԷչԼ

ՈԻ ՊԷՑԹԻՄԻԶ

ԹԱՐԻՔ 1880 ՕԳՍ Ձ

ՍԻՆ 45 ՏԷ ՎԷՖԻՄԹԶ

ԷՑ ՃԻԻՄԼԷ ԻՆՍԱՆՄԻԶԷ

ԷՕՐՆԷՔ ՕԼՍՈԻՆ ԶİՔՐՄԶ

ՈԳՍԻՏՈԻՔՃԱ ՊՈԻ

ԹԱՐԻՔԻՄԶ

ՍԱՔԸՆՍԸՆ ԿԻԻՆԱչՏՆ

ԱՇԳԸ ԽԷԼՍՔԵԱՐՄԶ

ՄԻՍԱՔ Ը ԷԼՊԻԶԷՆ

ԱՍԼԸ ԶԱՔԸՄԸԶ

ԻՍՔԷԱՆՄԶ ՔԷՄչ

ԲԱԳՐԻՃ ԳԱՐԻԷՄԻԶ

ՍԷՆԷ 1820 ՓՏՐ 9 21

ՍԻՆ ՎԷՖԱԱԹԸՄԶ

Ա չ ԶԷՔՏԻԼԷՐ ՃԻԻՄԼԷ

ԷչԼԻ ՊԷՑԹԻՄԻԶ

ՔԷՏԷՐ ԻԼԷ ՏՕԼՏՕԻ

չԷՓ ՏՕՍՏԼԱՐԸՄԸԶ

ԿԻԻՎԷՆՄ ՎԷՆՃԼԻՑԷ

ՄԱԼԱ ԷՄԼԱԼԱ

չԷՓ ՊԱԹԸԼ ՏԸ

ՍԷՄԱՏԱչԻՍԷ ԱԼԱ

Çeviri:

Madteos Belbizian

aslı zatımız asıl Kemah’dır(Erzincan’ın bir ilçesi)

Pakariç(Çadırkaya Köyü) karyemiz(köy)

derd u elem aldı

ehli beytimiz(ev ahalisi)

tarih 2 Ağustos 1880

45’şinde vefatımız.

Ey cümle insan

örnek olsun zikrimiz. Okudukça bu

tarihimiz

sakınsın günahdan

aşkı Hells kearımız

Mısak-ı Elbizan

aslı zatımız

iskanımız Kemah

Pakariç karyemiz

sene 21 Şubat 1820 vefatımız

ah çekdiler cümle ehli

beytimiz keder ile doldu hep dostlarımız

güvenmeyin gençliğe mala emvala(mal)

hep batıldır semada ise ala.

KAYNAK: BEYAZ TARİH/YASİN ÇETİN