Sendikadan yapılan yazılı açıklamada;''Sendikamız tarafından düzenlenen 21.Başkanlar Kurulu Toplantısı Sonuç Bildirisinden yola çıkarak Eğitim-Bir-Sen hakkında Türk Eğitim Sen Karaman Şubesi tarafından yapılan basın açıklamasında yer alan yanlış ve çarpıtılmış ifadelere ilişkin olarak kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini sağlamak üzere bu açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur.

Eğitimin ve eğitimcilerin sorunlarıyla her zaman yakından ilgilenen ve sorunları sadece eleştiren değil, çözüm önerileri de getiren Eğitim- Bir -Sen tarafından düzenlenen ve 81 ilden temsilcilerin katıldığı Başkanlar Kurulu Toplantısı’nda alınan kararlar her zaman olduğu gibi bu yıl da kamuoyu ile paylaşılmıştır. Ancak bu şeffaflığa rağmen, çarpıtma ve çamur atma anlayışıyla sendikamızı karalamak isteyen Türk Eğitim Sen Karaman Şubesi tarafından yapılan basın açıklaması her şeyden önce nezaket kurallarının dışında ve kendi içinde çelişkilerle dolu, sadece eleştiren ama hiçbir çözüm önerisinin getirilmediği bir açıklamadır.  Doğu’da başka Batı’da başka gibi yalan yanlış ifadelerin kullanılması her şeyden önce eğitim camiasına yakışmayan bir tavırdır. Bu toplantıya 81 il başkanının katıldığı ve sonuç bildirisinin tüm Türkiye kamuoyu ile paylaşıldığı düşünülürse, TES’in bu açıklamasının tutarsız ve dayanaktan yoksun olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Sonuç bildirisinde yer alan 6.madde aynen şu şekildedir: “Bazı demokratik hak ve bireysel özgürlüklerin kullanılamaması bölücü terör örgütüne propaganda ve hareket alanı oluşturmaktadır. Devlet; Kürt sorununda anadilde savunma hakkı, anadilin öğretilmesi ve yerleşim yerlerinin geçmişten gelen isimlerinin iade edilmesi gibi konularda somut adımlar atmalı, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni kararlılıkla sürdürmelidir.”

Bu maddeden de anlaşılacağı üzere sendikamız farklı dillerde eğitimi hiçbir zaman savunmamıştır. Tam tersine eğitim dilinin Türkçe olması gerektiğini, bunun yanında mensubu olduğumuz medeniyetin ve inancın bir gereği olarak her dilin mensubuna saygılı davranılması gerektiğini, her bireyin anadilini öğrenme ve kendisini anadiliyle savunma hakkı olduğunu vurgulamıştır. Bu her şeyden önce demokratik Türkiye’nin demokrasisini güçlendirecektir. Bu maddeden yola çıkarak sendikamızı terör yandaşı gibi göstermek insaf ve izanın ötesinde bir karalamadır. Türkçe bu ülkenin eğitim dilidir; ancak okullarda her öğrencinin seçmeli olarak istediği dili öğrenme hakkı vardır. Bunun bir hak olmadığını iddia etmek, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir ülke olmasına karşı çıkmaktır. Okullarda seçmeli dil öğretimi konusunda ilgili sendikanın ve terör örgütü yandaşlarının karşı tavırları da manidardır. Nitekim Kürtçe yayın yapan TRT 6 konusunda da çatışmacı zihniyetin uzantılarının aynı tavrı göstermeleri ilginç bir durumdur.

Yine sonuç bildirisinin 10. Maddesinde yer alan “Anayasa’nın 24. maddesinde karşılık bulan din eğitimi; 18. Milli Eğitim Şurası’nda alınan seçmeli din eğitimi kararı gereği ilköğretimin 1. kademesinden başlayıp, ortaöğretimi de içine alacak şekilde uygulamaya geçirilmelidir.” maddesinin temel felsefesi Anayasa’nın 24. maddesinin “Din kültürü ve ahlak eğitimi-öğretimi devletin gözetimi ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitimi öğretimi ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin talebine bağlıdır.” hükmü gereğince isteyen anne ve babaların çocuklarının ahlaki ve manevi değerlerini geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla seçmeli din eğitimi verilebilmesi için düzenlemeler yapılmasıdır. Türkçe olan ve bu kadar net ifadeler içeren bu maddeden yola çıkarak sendikamızı din eğitimine karşıymış gibi göstermek bizleri bir eğitim çalışanı ve bu ülkenin bir vatandaşı olarak derinden üzmüştür. Her platformda ‘din’in ortak değerimiz olduğunu vurgulayan sendikamıza karşı yapılan bu sözde açıklamanın gayri ahlâkî olduğunu özellikle belirtmek istiyoruz. Aynı sonuç bildirisinin 16.maddesini ilgililere hatırlatıyor ve kamuoyu ile bir kez daha ve yeniden paylaşıyoruz: “Başta eğitim kurumları olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların ve öğrencilerin ibadet ihtiyacını karşılayacak yer tahsisi yapılmalıdır.”

3-Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirisinin 11.maddesi: “Milli Eğitim Bakanlığı’nın, 19 Mayıs törenlerinin stadyumlarda kutlanılmaması ve Milli Güvenlik Bilgisi derslerinin kaldırılması gibi, eğitimde sivilleşmeye yönelik attığı adımları olumlu buluyor; Bakanlığın, öğrenci andını kaldırmasını, eğitimdeki militarist yaklaşım ve ritüelleri ayıklamasını; müfredatı değerler eğitimi odaklı olacak şekilde yeniden düzenlemesini istiyoruz. ”şeklindedir. Bu açıklamadan sendikamızı 19 Mayıs’ın kutlanmasına karşıymış gibi gösterenler her şeyden önce eğitim camiasındaki öğrenci, öğretmen ve idarecilerin dertlerinden habersizdir. Sendikamız 19 Mayıs’ın kutlanmasına karşı olmadığı gibi, bayram kutlamalarının gönüllü ve daha cazip etkinliklerle kutlanmasından yana tavır koymuştur. Kuru bir tekrardan öteye geçmeyen Andımız’ın kaldırılması isteğini de çarpıtan malum zihniyet bizleri İstiklal Marşı’na da karşıymış gibi gösterme çabasındadır. Ama bilinmelidir ki İstiklal Marşı bize kurtuluş mücadelemizin ve Mehmet Akif’in en büyük mirasıdır ve de bu milletin ortak mutabakat metnidir. ‘Sıra İstiklal Marşı’na ne zaman gelecek’ diye sormak bile milletimizin bu vazgeçilmez değerine hakarettir.

Sendikamızın milli değerlere savaş açtığını iddia edenlerin, bu ülkede darbelerin olduğu yahut darbe planlarının ayyuka çıktığı dönemlerde millet egemenliği için derin yapılanmalara karşı bir tek cümle bile kurmaya cesaret edemeyenlerin ya da demokrasinin zayıflamasına rağmen sessiz kalmayı yeğleyenlerin, darbecilerin yargılanmasına ‘evet’ bile diyemeyip ‘hayır’ çığırtkanlığı yapanların bu tavrını ucuz kahramanlık olarak gördüğümüzü özellikle ifade etmek istiyoruz. Eğitimin sorunlarını çözmeye yönelik tavrımızı bir tehlike ve bir savaş olarak algılayanlar bu ülkede savaştan ve kaostan nemalananlardır. Bir savaşın olmadığı demokratik bir ortamda savaş hayali kuranlar, bir kez daha vicdanlarına danışmalı ve şunu unutmamalıdırlar: “Bu ülkeyi en çok sevenler, bu ülke için en çok çalışanlardır.”

Sendikamız demokratik değerlerin ve mensubu olduğumuz medeniyetin izinde bu ülke için çalışmaya ve klişe sloganlardan uzak durarak birilerinin ezberlerini bozmaya devam edecektir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.''dendi